Çevre dostu bir talep: Yaya Hakları Yasası ihtiyacımız var

İstanbul’a dönüp şöyle bir bakınca, hiç de çevre dostu bir şehir olarak göremiyorum onu. Bütün dünyada bilinç sahipleri sera gazı emisyonlarını azaltalım diye bağırırlarken, aklı başında yönetimler de şehir planlarken bu hususları göz önünde bulunduruyorlar.

Ama İstanbul adeta sera gazı emisyonunu mümkün mertebe arttırmaya sebep olacak özelliklere sahip.

Zaten kentsel dönüşüm yüzünden her taraf inşaat, hafriyat, toz toprak, geçişe kapalı. Bu inşaat yığınlarının bulunduğu bölgelerden yürümek çok zor. Hatta bu inşaat halindeki alanlar olmasa bile şehrin bir yerinden başka bir konumuna yürümeyi zorlaştıran bir planlaması var. Keyifli bir yürüme araç sahiplerinin daha fazla yol ve hak sahibi gibi davranması yüzünden, tepelerden dolanmayı, olmadık taş yığınları üzerinden atlamayı gerektirince ayaklarımıza kara sular indiren yorucu bir aktivite halini alıyor.

Bir de yaya yolu yokluğundan otomobillere paralel ve ezilmeme stresi altında yürümeyi gerektiren durumlar var. Böyle olunca yürümek stres, gerilim, sinir getiriyor hâlbuki iyi hissettiren bir şeydir.

İstanbul’da yayalar için hayatın ne kadar zor olduğunu rastgele bir yerlere ısrarla yürümeyi seçmeden anlayamazsınız. Merak ediyorum siz o iklim fonlarını nasıl aldınız? Bırakın şimdi bisiklet yolunu, dümdüz yürüyebilecek yolumuz yok.

Bunlar zamanla yapılacaktır belki fakat hâlâ büyük bir eksik söz konusu: Yaya Hakları Yasası

Eğer yaya haklarımız olsaydı, çoğumuz kalabalık, konforsuz ve trafik ortamında ortalama bir insandan daha fazla hak sahibi gibi görülen toplu taşıma araçlarına binmeyecektik. Birçoğumuz da, zamanı boşu boşuna beklemekle tüketen, hiçbir şey yapmama aktivitesi olan trafikte sıkışmamak için bireysel araçlarımızdan inecektik. Böylece çevrecilik adına, sera gazı emisyonlarını azaltma adına son derece basit ama etkili bir adım atılmış olacaktı.

Mevcut sistem arabalara, otobüslere veya minibüslere - ve diğer araçlara- normal vatandaştan daha iyi muamele edecek şekilde oturmuş durumda. Yolların sürüş için konforlu olması düşünülüyor fakat yaya için konfor göz ardı ediliyor. O durmadan taşları yerlerinden çıkan kaldırımlar bile yayayı düşürmek için tuzak gibi, adeta yayaya düşman.

BUNU DA OKU:  "Türkiye'de israf edilen gıdalar ile 10 milyon nüfuslu bir ülke doyar"

Belli mesafeye kadar yürüyelim, belli mesafeyi otobüsle gidelim dersek ayrıca zaman kaybı. Otobüsler çok seyrek geçiyor. Yoğun saatlerde bile. Kimi zaman oturup hesap edince koşarak eve varmak 20 dakika otobüs beklemekle harcanan zaman kaybından daha faydalı bir şey. Tabii öyle bir imkân yok. Yolumuz yok, süregelen, durmadan yürünecek, koşulacak yollar yok.

4 vagonlu metro diye bir şey var. Bunu merak ediyorum yaz mevsiminde nüfusu azıp 15 milyonu aşan şehirde neden tüm trenler 8 vagon değil?

En azından yürüyemediğimiz yolu serin ve konforlu alabilelim.

Bütün bu şartlarda siz herkese şahsi arabalarınıza binin diyorsunuz. Çünkü şahsi arabalara, sürücüsüne değil arabalara VIP vatandaş muamelesi yapıyor sistem.

Yan yana park edebiliyorlar, yazın sahil kenarlarına bakın.

Yaya geçitlerinde yavaşlamaları gerekmiyor. Geçitte yayalar arabaya yol veriyor, sürücü adına yaya utanıyor.

Milyonda bir yol veriyorlar. Kızarmadan, utanmadan basıp geçiyorlar. Sosyal medya çağında bir yaya bir gün kameraya alsa da tek tek plakalarını izlesek.

İşte bunların tüm bu rahatlığı yaya hakları yokluğundan kaynaklanıyor.

Türkiye Yaya Hakları Yasası çıkarmalı. Bu yasaya uymayanlara para cezası kesilmeli ve buradan elde edilen gelir iklim finansı olarak kullanılmalı.

Bunu iklim ve çevrecilik adına atılacak hem kolay hem de faydalı bir adım olur.

Not: Bahsedilen, mevcut yasalara ekleme niteliğinde ”yaya …. hakkına sahiptir…” gibi yok sayılan hakların tekrarının talebi değil, başlı başına Yaya Hakları Yasası diye bir yasanın çıkarılmasıdır.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ayşegül Yalvaç

Deniz kirliliği ve çevre teknolojileri konusunda çalışan bir çevre mühendisi. Çevre, bilim, sürdürülebilirlik konularında yazmanın yanı sıra doğa üstü ve fantastik öyküler uydurmayı seviyor. Profesyonel bir hayalperest ve dünyayı değiştirmenin peşinde.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Kent, Mimari, Topluluklar, Yeşil alanlar
Greta Thunberg hakkında bilmeniz gereken 10 şey

Dünya çapında İklim İçin Okul Grevi hareketini başlatan 16 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg, geçtiğimiz günlerde gazeteci ve düşünce lideri...

Kapat