Defne’den mektup var

Bu sabah email kutuma sevgili Defne Koryürek’ten bir mektup düştü, Biyogüvenlik Kurulu’nun 3 GDO’lu mısır türüne yem amaçlı onay vermesine dair. Buyurun siz de okuyun, siz de talepkar tüketiciler olun.

Dostlarım, Türkiye’nin fevkalade hızlı gelişen ve pek yoğun yaşadığımız gündem maddeleri arasında gözden kaçırmış olabilirsiniz: Biyogüvenlik Kurulu 3 GDO’lu mısır türüne yem amaçlı ithal onayı verdi! Haber bu kadarla bitmiyor: aynı Biyogüvenlik Kurulu, 6 GDO’lu mısır türüne de “riskli” dedi ve bunlara ithalat onayı vermediği gibi, her bir tür için hazırladığı sosyo-ekonomik risk raporunda GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan üretilen ürünlerin, yani etin, yani sütün, yumurtanın mutlaka etiketlenmesini istedi. Bu çok, çok önemli. Haftalardır tartışılıyor, GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların ürünleri bizi etkiler mi, etkilemez mi, etkilerse nasıl etki eder, diye. Biyogüvenlik Kurulu tartışmaya son noktayı koydu, “Etiketlenmeliler,” dedi. Etiketlenmeliler, diye başlayan bu öneriyi biz tamamlayayım: Etiketlenmeliler, zira bu ürünleri tüketmek riskli olabilir! Ekim 2009’da yayınlanan ilk GDO yönetmeliğinde etiket hakkımız bulunmuyordu. Ağustos 2010’dan bu yana gıdamızın içeriğinde GDO’lu ürün olması durumunda etiketinde yazma mecburiyeti var. Aynı tarih itibarı ile, ürünlerinin içeriğinde GDO bulunmayan imalatçıların da bu özelliklerini ilan etme hakları var. Bu biz, yani tüketiciyi koruyan bir yaklaşım. Uygulama ve denetimi bağlamında şüpheci olsak da, bu hakkın yasalar aracılığı ile teminat altına alınmışlığı fevkalade önemli, hepimiz için. Şimdi de Biyogüvenlik Kurulu bu son “sosyo-ekonomik risk” raporları ile tüketicinin ne tükettiğini bilme hakkını savunuyor. GDO’lu yemle beslenen hayvanların ürünleri etiketlenmeli, diyor. Her ne kadar “GDO’ların yönetilmesini değil, yasaklanmasını istiyoruz!” diyorsak ve Biyogüvenlik Kurulu’nun GDO’lu türlerin Türkiye’ye ithalatına ilişkin verdiği her onay ile bir kez daha hayal kırıklığına uğruyor ve kahroluyorsak da, sosyo-ekonomik risk raporlarının Bakanlık tarafından hızla değerlendirilmesi ve etiketlemeye ilişkin yönetmeliklerde tüm gerekli değişikliklerin bir an önce yapılmak sureti ile tüketicinin ne yediğini bilme hakkının onurlandırılmasını talep etmeliyiz. Gıdamızın içeriğini bilmek, nereden, hangi koşullardan geldiğini bilmek en doğal hakkımız. Zira, ne yiyorsak o’yuz!

Hürmetlerimle,

Defne Koryürek Fikir Sahibi Damaklar Lideri

Yem amaçlı ithalatın yanı sıra gıda amaçlı ithalat izinlerinin de konu edildiği daha kapsamlı bir değerlendirme için Ali Ekber Yıldırım’ın 9 Şubat 2012 tarihli “GDO’lu mısırda tehlike” başlıklı yazısına göz atmanızı öneririm…

BUNU DA OKU:  37'ye hayır demenin faturasını kim ödeyecek?

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Gıda Gündemi
İlaçsız, sağlıklı bir kış için

Pahalı antibakteriyel ilaçların ağına düşmeden kış hastalıklarından kurtulmanın yolları.

Kapat