Deniz Bitti!

“Balığı Ziyan Etme” diyen NTV, sosyal sorumluluk projesinde yavru balık avlanmaması, alınmaması ve satılmaması için seferberlik çağrısı yaparken, özel yayınlarıyla bilinçlendirme kampanyası yürütüyor.. Geçen Cuma NTV’de şahane bir yapım olan ve aşırı avlanmanın yıkıcı etkileri hakkında dünyada yapılmış ilk ve en önemli belgesel olan “Deniz Bitti” (The End Of The Line) isimli filmi seyrettim.

NTV’nin14 Mart’ta başlattığı sosyal sorumluluk kampanyası, “Balığın olmadığı bir dünya düşünün,” diyen çarpıcı, sarsıcı, rahatsız edici gerçekleri göz önüne seren “Deniz Bitti” (“The End of The Line”) belgeseli ile 15 Nisan Cuma 21.00’de final yapmış oldu.

theendoftheline_filmstill4

Denizler ve okyanuslardaki balıkçılığın tehlikeli boyutlarını gözler önüne seren belgesel 2009’da Sundance Film Festivali’nde ilk kez gösterilmiş. Deniz canlılarının biz insanların en büyük besin öğelerinden biri olduğunu göstererek başlayan belgesel sonrasında kendi hayatlarımızı aslında denizdeki hayatı katlederek nasıl yok ettiğimizi anlatıyor.

Balık olmayan bir okyanus düşünün! Yemeklerinizde deniz ürünü olmadığını düşünün! Tüm bunların küresel sonuçlarını düşünün! Eğer durmazsak gelecekte bizi bekleyen bu! Durun ve düşünün!

Okyanuslardaki aşırı avlanmanın etkilerini gözler önüne seren ilk ve en önemli belgesel olma niteliğini taşıyan filmde, balık ve gıda arasındaki aşk macerasının etkilerini ilk elden görebiliyoruz. Belgesel batıda artan suşi talebinin mavi yüzgeçli orkinos neslini tehdit etmesini, deniz anası nüfusundaki aşırı artışın deniz yaşamı üzerindeki etkilerini ve gelecekte balıksız bir dünyanın getireceği kitlesel açlık konusunu ele alıyor.

İki yılda çekilen “Deniz Bitti”, politikacıların ve ünlü restorancıların okyanuslara verdikleri zararları ortaya koyan araştırmacı yazar Charles Clover’ı izleyerek filme alır. En önemli müttefiklerinden biri eski orkinos çiftliği sahibi Roberto Mielgo dünyanın en muhteşem mavi yüzgeçli orkinos nüfusunu tahrip edenlerin peşinde.

BUNU DA OKU:  Montunu üşüyen sokak köpeğine örten işçiye belediyeden takdir belgesi, altın ve yeni mont

“End Of The Line” (“Deniz Bitti”), en büyük bilim adamlarının, yerel balıkçıların ve balıkçılık güvenlik görevlilerinin öncülüğünde Cebelitarık Boğazı’ndan Senegal kıyılarına, Alaska’dan Tokyo balık pazarına kadar dünyanın dört bir yanında çektikleri filmle dünyaya bir uyanış çağrısında bulunuyor.

deniz-bitti2

Bilim insanları, eğer bu şekilde devam edersek 2048 yılında deniz canlılarını tamamen yok edeceğimizi ve hiçbir şekilde artık tabaklarımızda deniz mahsulleri göremeyeceğimizi söylüyor. Örnek olarak da 1990’larda Newfoundland’da bol bulunan Morina balığının aşırı avlanmalar sonucu yok olmakla burun buruna geldiğini ve bunun önüne nasıl geçildiğini anlatıyor.

Film oldukça adil olarak balıkların yok olmasında sorumluluğu soyu tükenmekte olan balığı masumca satın alan tüketiciden, bilim adamlarına kulak asmayan politikacılara, kotalarını aşan balıkçılara, tükenişi engellemekte geciken balıkçılık endüstrisine kadar herkese eşit paylarda dağıtıyor.

Belgesel bu konu yapılacakları basit ve yapılabilir olarak gözler önüne sererken, dünya çapında politik ve aktivist hareketlerin de gerekliliğini ifade ediyor.

Denizlere balık avcılığı amaçlı çıkan tüm balıkçı teknelerinin kontrol edilerek okyanuslarda belirlenecek koruma alanlarına girmelerini engellemek ve tüketicilerin de sertifikalı sürdürülebilir balıkçılardan balık almalarını teşvik etmek gibi birkaç çözüm önerisinde bulunan belgesel kesinlikle iyileştirilmiş balıkçılık politikalarına gereksinim duyulduğunun da altını çiziyor.

Denizlerimizi balık fabrikası olarak görmekten vazgeçip deniz canlılarını birbirlerinin varlığı ile yaşayabilen büyük bir topluluk olarak görmenin zamanı geldi de geçiyor. Aşırı balıkçılığın zararlarını anlayıp çocuklarımızın ve torunlarımızın da deniz mahsullerini yiyebilmeleri için farkındalık içinde bulunmalı ve kurallara göre davranmalıyız.

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Hayat, Sanat ve Tasarım
Kuş eviniz var mı?

Meyve kartonundan kuşlara yuva yapın.

Kapat