“Doğadaki Son Çocuk”

Uzun bir Kurban Bayramı’nın ardından oğlumdaki değişim fark edilmeyecek gibi değil. Çevremdeki herkes ve buna Atlas’ın öğretmeni de dahil sakinleştiğini fark ettiklerini söylüyorlar. Ben de farkındayım ama okuduğum kitabın etkisi altında kalmış olma ihtimalimden dolayı kelimelere dökmüyordum pek.

Bayramdan önce oğlum biraz sinirli ve can sıkıcı davranışlar içindeydi. Bayramda ise doğadaydık, hem de bütün bir hafta boyunca topraklarda oynadı, kirlendi, ıslandı, aklınıza ne geliyorsa hepsini doğanın göbeğinde yaşadı. Ve şimdi çok mutlu bir anneyim çünkü artık Atlas da mutlu bir çocuk. Okuduğum kitap ise çocukların doğa deneyimlerinden yoksun kalmasının getirdiği fiziksel, zihinsel, ruhsal ve kültürel sorunları anlatan, “Doğadaki Son Çocuk”.

213213123

Çocuklarının doğayla anlamlı bir bağ kurmadan büyüyen bir kuşağa ait olmasını istemeyen anne-babaların başucu kitabı. Ne yazık ki bugünün çocuklarına baktığımızda doğayla ilgili deneyimlerinin olmadığını görüyoruz. Bırakın doğayı sokakta ya da parkta açık havada oynayamayan çocuklar var. Onların bir etkinlikten diğer etkinliğe koşturdukları oldukça yoğun bir programları var. Sebebi her ne olursa olsun, ister ailelerin ve çocukların zamansızlıkları, ister oyun alanlarının azalması, sokakların trafik açısından güvenilir yerler olmaması, ister annelerin açık havada koşunca çocuğum terler, üşütür endişeleri, ya da son senelerde ortaya çıkan hayvan ya da haşerelerden geçen hastalıklar, sonuç olarak çocukların artık özgürce serbest bir şekilde sokakta ya da parklarda oynamasına engel oluyor. Çocuklar gittikçe sokaklarındaki doğadan uzaklaşıyorlar.

Televizyon, bilgisayar ekranları ve alışveriş merkezleri çocukların en büyük oyun alanları haline geldi. Kısacası son yıllarda hızla değişen ailelerin yaşam tarzı ve tempoları çocukları olumsuz yönde etkilemeye başladı. Çocuklarda aşırı kilo ve kolestrol gibi sağlık problemleri, duygusal tatminsizlikler, hırçınlıklar, aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ile ilgili problemler, zayıflayan sosyal beceriler ve hatta küçük yaşta ortaya çıkan depresyonlar gibi. Çocuklar duyularının hepsini kullanabildikleri ortamda daha kolay, kalıcı ve hızlı öğrenebilmektedirler.

BUNU DA OKU:  Bayramın tadı

Oysa eskiden yavru kedi ya da köpeklere bahçede yuva yapar, evden getirdiğimiz yiyeceklerle beslerdik. Yaz günlerinin o kavurucu sıcaklarında kurumasınlar diye aramızda paylaştığımız sokağımızın ağaçlarını her akşam kovayla su taşır sulardık. Kışın karlı günlerinde yiyecek bulamayan kuşlara ekmek kırıntıları bıraktığımız köşeler vardı, yazın okulumuzun bahçesinde, yuvalarına uzun yollar halinde yürüyen karıncalarla ay çekirdeklerimizi paylaşırdık. Kısacası sokakta oynamak ve dolayısıyla doğayla doğal olarak iç içe olmak hayatımızın doğal bir parçası olmuştu. Doğayla aramızda bir bağ oluşmuştu. Ben şehirde yaşayan bir anne olarak TÜBİTAK‘tan çıkmış, Richard Louv tarafından yazılmış bu kitaptan çok etkilendim. Çocukların doğaya ve doğanın çocuklara olan ihtiyacını birey olarak hissetmemek zaten imkansız. Gelin çocuklarımızı daha çok doğaya çıkaralım. Korkmayalım hasta olacaklarından, başlarına bir şey geleceğinden. Onlar hayatın en güzelini orada yaşayabiliyorlar çünkü.

Kitaptan bir kaç alıntı:

Carlos geçen haftalarda bitki ve hayvanları yakından incelemişti, şimdi de bunları defterine çiziyordu. Diğer öğrencilerle birlikte bir doru vaşağın avını sessizce izleyip avlanmasını görmüş, rahatsız edilen bir çıngıraklı yılanın yuvasından gelen ani vınlama sesini duymuş ve daha yüksek bir müziğin ritmini hissetmişlerdi. ‘Buraya geldiğinde nefes alabiliyorum,’ diyor Carlos. “Burada varlıkları duyabiliyorsun. Şehirde her şey apaçık. Burada ne kadar yakından bakarsan o kadar çok şey görüyorsun.'”

“Doğanın sessiz bilgeliği, şehir görüntüleri gibi her yerdeki ilan tabelaları ve reklamlarla sizi aldatmaya çalışmaz. Sizi herhangi bir örneğe uymak zorundaymışsınız gibi hissettirmez. Sadece oradadır ve herkesi kabul eder..!”

“The Necessity of Experience (Deneyim Gerekliliği) kitabında şöyle yazıyordu: ‘Herkese her yerde işlenmiş bilgi süprüntüleri sunmak uğruna bunca para ve saatlerce insan gücü harcayan ama dünyayı kendi başımıza keşfetmemiz için neredeyse hiçbir şey yapmayan bir toplumda yanlış olan bir şey vardır gibi hissettirmez. Sadece oradadır ve herkesi kabul eder..!'”

“Biz bir U dönüşü ile şu ikisi arasındaki dengeyi yeniden bulan kuşak olabiliriz: Sanal gerçeklik ve bütün yaşamı destekleyen şey, yani Doğa. Doğadaki çocuk, soyu tehlike altında olan bir türdür ve çocukların sağlığı ile Yeryüzü’nün sağlığı birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.”

Konu ile ilgili iseniz bu siteler ilginizi çekebilir:

BUNU DA OKU:  Moyyatölye ile tanışmanız şart

http://www.cocukvedoga.com/bilgilendirici-yazilar/cocuklarimizin-neden-dogaya-ihtiyaci-var

http://www.oncecocuklar.com/

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Çocuk ve Bebek, Eğitim, Hayat, Sanat ve Tasarım
Phtalates denen canavar

Plastikleri daha esnek ve kokuları daha kalıcı yapan phtalatesin zararları neler?

Kapat