Doğa’nın Ritmine Dönüş: Sanat ile Doğa için Acil Çağrı

Ahunur Özkarahan’ın, çinko ve bakır plakalar üzerine çalıştığı, dijital ve klasik baskı tekniklerini birleştirdiği Doğa’nın Ritmine Dönüş sergisi, şehir hayatının insanlar ve çevre üzerinde yarattığı olumsuz etkileri geriye çevirme, tekrar doğal olana dönme idealini yansıtıyor.

Küresel ısınma, iklim değişikliği, nüfus artışı, temiz ve doğal gıdaya ulaşamama ve yeterli yeşil politikaların olmayışı dünyanın şu andaki en önemli sorunlar olarak kabul eden Özkarahan, bu konularda farkındalığı arttırmak için, uzun süredir üzerinde çalışıp bilgi ve deneyim kazandığı baskı resim tekniğini kullanarak, doğada çektiği fotoğrafları plakaya aktarmakta, dokular, çizimler, chine¬collé eklemeler gibi birçok farklı tekniği kullanarak baskılarını oluşturmakta.

Türkiye’de sürdürülebilir yaşamı İngilizce olarak anlattığımız Yeşilist İngilizce’nin yazarlarından uluslararası çevreci belgeseller festivali ECOCUP’ın kurucusu Anastasia Laukkanen sizin için sanatça Ahunur Özkarahan ile bir röportaj yaptı. Ahunur Özkarahan’ın Doğanın Ritmine Dönüş Sergisi 18 Ekim 2016’ya kadar Halka Sanat’ta gösterime sunulacak.

14566247_1830311410535875_8716783591321291964_o

Yeşilist: Serginizin doğal yaşam için bir misyonu olduğunu belirtiyorsunuz. Misyonu tam olarak nedir?

Ahunur Özkarahan: Serginin misyonu, manifestosunda da yayınlandığı gibi, şehir hayatının insanlar ve çevre üzerinde yarattığı olumsuz etkileri geriye çevirme, tekrar doğal olana dönme adına farkındalık yaratmaktır. Küresel ısınma, iklim değişikliği, nüfus artışı, temiz ve doğal gıdaya ulaşamama ve yeterli yeşil politikaların olmayışı dünyanın şu andaki en önemli sorunlarıdır.

Bunların yanısıra ölçüsüz tüketim alışkanlığı da doğaya son derece zarar vermektedir. Hepimiz bu sistemin içindeyiz maalesef. Bireysel anlamda doğal olanı seçmek ve bunu yaşam felsefesi haline getirmek yeterli değildir, problemlerle birlikte savaşmalıyız.

Kendi özel yaşamınızda her şeyi doğru yapsanız bile sokağa çıktığınız anda yine yanlışlarla dolu bir sisteme adım atıyorsunuz %100 doğal yaşam, arınma, doğru olanı yapmak mümkün olmuyor ne yazık ki, hepimiz birbirimize bağlıyız.

BUNU DA OKU:  AlışDeğiş 15 Ekim'de

Bu sebeple, herkes kendi evi, hayatı, ailesi, mahallesi ve işinden başlayarak olumsuz etkileri geriye çevirmelidir, tümden iyileşme ve düzelme ancak böyle mümkün olacaktır. Bu sergi, özellikle acil olarak farkındalık gerektiren küresel ısınma, nüfus artışı, temiz ve doğal gıdaya ulaşamama ve yeterli yeşil politikaların olmayışına dikkat çekmek ve herkesin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi için acil bir çağrıdır.

55-4

Y: Bu misyon sanatınızda hep var mıydı, yoksa doğal olana yeni mi döndünüz?

AÖ: Kendi hayatımda, herkes gibi ilk önce doğal ve temiz gıda arayışlarım vardı. Bu, zamanla beni atalık tohum bulma isteği, kendi temiz gıdamı yetiştirme, doğal olmayan maddelerden yapılmış malzeme ve araç gereçleri kullanmama/yeniden almama yoluna da sevk etti. Çoğu insan gibi ben de bir geçiş dönemindeyim, yukarıda bahsettiğim birbirimize fazlaca bağlı olmamız nedeni ile ve doğal olana ulaşımın aslında o kadar da kolay olmayışı sebebiyle değişim birden ve kolay olamıyor.

Doğal olana ulaşmak isteyenlerin genelde çokça çaba sarf etmesi ve araştırma yapması gerekiyor. Şehir hayatının bize sunduğu alternatifler doğal olanlar anlamında yeterli değil, şehirdeki yoğun ve kaotik hayatın yorgun düşürmesine ilaveten ayrıca bu arayışlar için de ekstra çaba ve enerjiye ihtiyaç olmaktadır, bu sebeple geçişlerin çok hızlı olamadığını düşünüyorum.

Kendi mesleğim adına şunu söyleyebilirim: Kullandığım malzemelerin çoğunun %100 doğal versiyonları yok. Atölyemde kendim yapmalı veya daha önceden bu malzemeleri yapanları bulup onlardan satın almalıyım, isteğim ve çabam da bu yönde. Özellikle sanat alanında kullanılan boyalar ve temizleyeci kimyasallar çok zararlı, hem kendimize hem çevremize. Bu konuda çalışmalarım var, başladı, en kısa sürede %100 doğal olanlara geçmeyi planlıyorum.

dut_agaci

Y: Serginizdeki eserlerden biri hakkında bilgi verebilir misiniz?

BUNU DA OKU:  ODTÜ Ormanı direniyor

AÖ: Bu yaz, özellikle %100 doğal olan kağıdın nasıl yapıldığını görmek ve bunu baskı resimlerimde kullanabilmek için Yalova’da bulunan İbrahim Mütefferika Kağıt Müzesi’ni ziyaret ettim. Burada dut ağacının dallarından kaynatılarak elde edilen kağıtları görme şansım oldu. Burada yaptığım kağıtlardan baskılarımda da kullandım.

Sergide dut ağacından yapılma kağıda basılı bir eserim bulunmaktadır. Görünüşü ve dokusu bile insanı içine çeken, doğal olduğunu hissettiren bir hali var, gelen herkesin çok beğendiğini duydum. Aslında demek ki bizi çeken, bizlerde güzel duygular uyandıran, doğal olanın kendisi. Kağıda baktığınızda, gerçekten dalların dokusunu ve hissini alabiliyorsunuz.

Y: Eserin ardında bir hikaye var mı?

AÖ: Kağıdının doğal olması dışında, aktardığım görüntü, doğada kendi çektiğim fotoğraflardan bir foto montaj. Bu montajlı fotoğrafı çinko veya bakır plakaya da aktarırken, birebir aktarmıyorum, o anda da inisiyatif kullanıp görüntüyü daha da değiştirip mümkün olduğunca soyutlaştırıyorum. Bir nevi doğanın kendisinin içine doğru bir sarmal, birebir kendisini yansıtmıyor ama ondan bir parça, aslında o.

14563389_1830310713869278_966092815086275098_n

Y: Beklentiniz nelerdi?

AÖ: Doğal yaşam adına bildiklerimiz ve farkındalık gerektiren konular üzerine okumak bilgilenmek ve bilgilendirmek. Bazen görüyorum, bu iş çok ciddi ve acil olmasına rağmen, çevresini ürküterek veya üzerek uyarmaya çalışanlar var veya arkadaş toplantılarında da, onu yemeğin böyle yapmayın gibi buyurgan davrananlar.

Bu ancak insanların bu acil konuları daha itici bulmasına ve tepki göstermesine sebep oluyor. Yapılması gereken, sorunları belirgin hale getirmek ve kişilerin kendi hayatlarındaki sorumluluklarını fark edip, o bahsettiğimiz “birbirimize bağlı” zincirlerde kendi halkasını düzeltmesine sebep olmak.

Sorunlar acil evet, ama insanların harekete geçmemesinin bir çok sebebi olabilir bunlar bilgisizlik, duyarsızlık veya tepkisel olabilir. Tüm bu sebepleri ekarte edecek şekilde sorumluluk almalarına teşvik etmeli ve destek olmalıyız. Ben iyi olmazsam sen de iyi olamazsın, sen iyi olmazsan ben iyi olamam, hepimiz bağlıyız ve birbirimizden sorumluyuz.

BUNU DA OKU:  İstanbul'un 5 köyüyle tanışın

dsc_0003

Y: Serginizi gezenlerden nasıl bir tepki ve geri bildirim bekliyorsunuz?

AÖ: Kendi hayatlarına dönüp “Neleri yanlış yapıyorum, neleri düzeltebilir veya geriye çevirebilirim, iş yerimde veya ailemde nasıl bir farkındalık yaratabilirim, yaptığım iş doğaya ne kadar zarar veriyor ve ben bunların farkında mıyım” gibi soruları kendilerine sormaları ve harekete geçmeleri.

Y: Bu temayı ileride yapacağınız sergilerde de kullanacak mısınız? Veya gelecek planlarınız nelerdir?

AÖ: Bu temayı ilerideki sergilerimde kullanmanın yanı sıra, bir sonraki sergimde kullandığım tüm malzemelerin de %100 doğal olması hedefim. Boyadan kağıda, çerçeveden kullandığım gravür tekniklerine kadar, tüm aşamaların ve sonucun doğal olmasını planlıyorum.

Sergi hakkında daha fazla bilgiye Halka Sanat’ın websitesinden ulaşabilirsiniz.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Anastasia Laukkanen

Rusya'nın Moskova şehrinde bir gazeteci olan Anastasia şu an İstanbul'da yaşamakta. 2010 yılında kurduğu ECOCUP Yeşil Belgesel Film Festivali, şu anda Rusya'nın 10 şehrinde, Ukrayna, Kırgızıstan ve Kazakistan’da düzenlenmekte. Sürdürülebilir yaşam eğitimi ve iletişimi konularıyla ilgilenen Anastasia, aynı zamanda Moskova'da bu konularda etkinlik ve eğitimler vermekte.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Etkinlikler, Genel, Hayat, Kent, Sanat ve Tasarım, Topluluklar
Yıllarca yetiştirebileceğiniz uzun ömürlü 8 meyve ve sebze

Bazı yıllık bitkileri siz de evinizde yetiştirebilir, bir yıldan daha uzun bir süre ürünlerinizin tadını çıkarabilirsiniz.

Kapat