Dünya ne sana ne bana kalmaz

Dünya bir tane ama hepimizin küçük dünyaları bir sürü.

Küçüklüğüme dair çok şey hatırlamam, biraz balık hafızalıymışım sanırım o yaşlarda ama bana söylenen ve hatırladığım şeylerden biri paylaşımcı olmam. Yani oyuncaklarımı, yediklerimi falan hep paylaşırmışım etrafımdakilerle. Bir de kendimi bildim bileli ceplerimde çöp taşırım. Asla yere çöp atmazdım küçükken de, çöp kutusu bulamayınca biriktirirdim. Büyüdükçe eşyalarıma, sahip olduklarıma daha çok bağlanmaya başladım. Çünkü bence büyüdükçe daha da fazla anlam yüklemeye başlıyor insan sahip olduklarına, maddi ve manevi anlamlar. Bir dönem biriktirmeyi çok sevdim. Kağıtlar, posterler, dergiler, kibrit kutusu, biblolar, incik boncuk, kartpostal, resimler, yazılar, oyuncaklar, giysiler, düğmeler… Birçok şey. Sanırım oyalanıyordum hayatımdaki zorlukları göğüslemek ve boşlukları doldurmak için.

Psikolojiye ilgi duyuyorum liseden beri. Hatta çok istedim psikoloji okumayı fakat şartlar izin vermedi. Ben de akademik olmasa da kendi çapımda okudum hep. Kişisel gelişim, psikoloji derken yaşamdaki keyfin daha çok maddelerle değil de maneviyatla ilgili olduğunu kavradıkça, ruhumda bunu oturttukça; fazlalıklardan sıkılmaya, rahatsız olmaya başladım. Sadelikle ilgili şeyler ilgimi çekmeye başladı. Fazlalıklar beni yoruyordu. Hem yaşadığım bazı deneyimler ben de fazla olandan, başkasında hiç olmadığını gösterdi bana. Adaleti sağlamak haddim değildi ama yardımseverlik, paylaşımcılık bir güzellik değil miydi insan ruhuna verilen?

İnsanları mutlu görmeyi, güldürmeyi hep sevdim. Çünkü onlar güldükçe ben de gülüyordum. Dünyayı seven insan dünyayı güldüren insandır bence. Ben de kendi etimde budumda dünyamı, dünyayı güldürmeye çalışıyorum. Yeşil dünyalar düşlemede bana gaz veren çok şey vardı, hala var ve var olacak. Mesela kardeşim; kağıtları, ambalajları hep ayırırdı ailemle yaşarken, bu alışkanlığı onun sayesinde kazandım. Evimizde çöpe ekmek, yemek atılmazdı. Kardeşim ve eşim belgesel çok izlerler, bu sayede de beslendim. Blog’lar çıktıkça meydana, meraklı ben farklı bilgiler, yenilikler, deneyimler okumaya, öğrenmeye başladım. Kanser gibi kötü hastalıklar çoğaldıkça, teknolojik aletlere düşkünlük abartıldıkça, etrafta uyaranlar arttıkça ( bir sürü marka, ambalaj, reklam, renk, tat, vs. ), mevsimler sapıttıkça; geleceği, çocukları daha çok düşünmeye başladım. Bir gün anne olursam (ki umarım yakındır) bilinçli ve çevreci bir anne olmak istiyordum.

İşte bu yüzden bazı şeyleri uyguladıkça hem maddi hem manevi faydalarını gördüm. Hevesim damlaya damlaya göl, okyanus oluyordu içimde. Adım adım bir şeyler yapıyordum. Yaptıkça da kendimi iyi hissediyordum, hissediyorum. Hala atamadığım, bağlandığım şeyler oluyor. Hala eksikliklerim, zaaflarım var. Mükemmel biri olmaya çalışmıyorum. Çünkü biliyorum mükemmel yok. Zaten baskıdan, zorlamadan hoşlanmıyorum. İçimden geleni, sindirdiğimi yapmak beni iyi hissettiriyor.

BUNU DA OKU:  Temmuz’da Plastik Atık Üretmiyoruz: Plastic Free July

Tek istediğim işe yarar biri olmak ve mutlu olmak, mutlu etmek.

Dünya’m için neler yapıyorum;

* Mutfağımda kağıt havlu yerine bez mutfak havluları kullanıyorum.
* Çöplerimden cam, kağıt, metal ve plastikleri ayırıyorum.
* Yumurtanın haşlama, sebze ve meyvelerin yıkama suyunu çiçeklerim için biriktiriyorum.
* File, kağıt ve kumaş torba taşıyorum. Geri dönüşümlü çöp poşeti kullanıyorum.
* Alüminyum ve streç folyo kullanmıyorum.
* Fırında veya ocakta ısıyı erken kesiyorum. Biraz da kendi sıcaklığıyla pişmeye devam etmesini sağlıyorum.
* Sıkça evdeki eşyaları eleme huyum vardır. Uzun süre giyilmemişler, kullanmadığım eşyalar vs.
* Minik dostlara ahşap oyuncuklar hediye ediyorum. Plastikten uzak durmaya çabalıyorum.
* Damacana su kullanmıyorum. Üç veya beş litrelik su alıp hemen cam sürahi ve şişelerime boşaltıyorum.
* Kullanmadığım elektrikli eşyaların fişini çekiyorum.
* Saçımı ender kurutuyorum.
* Ojelerimi çabuk bozulmasın diye buzdolabında tutuyorum.
* Çamaşır makinesi dolmadan çalıştıramıyorum.
* Pilleri pil kutusuna atıyorum.
* Tuz ve sirkeyi sık kullanıyorum. Özellikle tencere ve fırın tepsisi temizliğinde tuz çok iyi oluyor.
* Eskimiş çorap ve iç çamaşırlarını kirli yerleri temizlemede kullanıyorum.
* Asla ve asla yere çöp atmıyorum. Hatta bazen yerden çöp topluyorum. Çöp kutusu bulamazsam çantama, cebime çöp koyuyorum.
* Hava güneşliyse kalın giyip kombiyi ya kısıyor ya da kapatıyorum. Binamıza dış yalıtım yaptırdık çok faydası oldu.
* Kendi evimde ve nerede olursam olayım gereksiz yere yanan lambaları kapatma huyum var. Çalıştığım şirkette de tuvaletten çıkarken bakıyorum kimsecikler var mı? Yoksa hemen ışığı söndürüyorum. Boşa yanan lambalara çok içim acır.

Eksiklerim;
* Kızartma çok ender yaptığım için çıkan yağ az diye lavaboya döküyordum. Ama karar verdim az da olsa yağ biriktirme işlemini yapmaya başlayacağım. Atık yağ hattıyla irtibat kuracağım. ( 444 28 45 numaralı Alo Atık hattı )
* Buzdolabı poşeti kullanımımı aza indirmek için minik saklama (cam) kapları almalıyım.
* Daha az peçete, kolonyalı mendil kullanmalıyım.

BUNU DA OKU:  Boğaziçi Üniversitesi'nde e-atık hareketi: BounToGreen

Aslı Güzel Yıldız

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Genel, Geri Dönüşüm, İklim Değişikliği, Yenilenebilir Enerji
Yarımadalı onu yemez!

Ülkenin dört bir yanından çevrecileri, sivil toplum kuruluşlarını, sanatçıları, basını aldı arkasına Seferihisar 'Sığacık Körfezi'ni vermeyeceğiz!' diyor bu pazar.

Kapat