3. İstanbul Karbon Zirvesi’nde Düşük Karbon Kahramanları Ödüllendirildi

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin düzenlediği 3. Karbon Zirvesi 14 Nisan Perşembe Günü itibari le Türkiye’de Yeşil Büyüme oturumlarına start verdi. Zirvenin ilk gününde Paris Anlaşması’nın etkileri ve Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanları ile birlikte, Karbon Yönetimi ve Endüstri ile beraber İklim Finansmanı ve Karbon Fiyatlandırılması başlıkları analiz edildi.

3.karbon_zirvesi_1

3. İstanbul Karbon Zirvesi’ne başkanlık eden Siddarth Yadav, açılış konuşmasında Paris Antlaşması sonrasında belirlenen hedeflerin için hem ülkelerin hem de finans kuruluşlarının beraber çalışmasının öneminin tartışılamaz derecede büyük önem taşıdığını savundu.

Global Offset Research CEO’su Yadav, finansmanlar ile şirketlerin yapacağı yatırımların düşük karbonlu çözümlere ve iklim değişikliğini öneleyici projeleri gitmesi gerektiğinin altını çizdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Yeşil Kampüsü Ayazağa’da düzenlenen zirvenin ev sahibi rektör Mehmet Karaca, konferansın amacının enerjiden, ulaşıma, yaşam tarzımızı ve dünyayı şekillendiren iklim değişikliğini öne çıkarmak ve değişikliğe adapte olmanın yollarını keşfetmek olduğunu söyledi.

Açılış konuşmalarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Nihat Macit de söz aldı. İklim değişikliği sorununa karşı çabaların arttırılmasıgerektiğini belirten Macit, İstanbul’un rehabilitasyon ve adaptasyon projeleri için çalışmalarını öne çıkardı.

Özellikle metro ve metrobüse yönelik raylı sistem ve toplu ulaşım yatırımlarının yanında yenilebilir enerji ve ileri biyolojik arıtma tesisleri gibi projelere de yatırımlar yapttıklarını belirten Macit, şehirlerde kültürel, yaratıcı ve etkili projeler üretmenin önemine dikkat çekti.

3.karbon_zirvesi_2

Günün ilk oturumunda Paris Anlaşması’nın sonuçları ve uygulamaları analiz edildi. Avrupa Komisyonu İklim Hareketi Genel Müdürlüğü’nden Dimitrios Zevgolis, AB’nin İlk defa küresel bir probleme karşı bu kadar büyük bir çapta ve süreçte bir yapılan anlaşmaya pozitif baktığını belirtti.

Bu yüzyılın ikinci yarısında karbon emisyonlarının en üst dereceyi çıkmasının beklendiğini belirten Zevgolis, küresel sıcaklık artışının 1,5 de tutulsa bile iklim değişikliğinin etkilerine karşı adaptasyon politiklarının özel olarak belirtilmiş kayıplara yönelik olmasını savundu.

AB’nin bu konuda kendi içerisinde bir çok alanda 2030 yılına kadar 2005 karbon emisyon seviyelerinden %43 oranında azalma yapmasını beklediğini belirten Zevgolis, AB’nin Türkiye ile de beraber çalışmak adına 900 milyon Euro’luk bir fon ayırdıklarına dikkat çekti.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Dr. Nilüfer Oral ise Paris Anlaşmasının hukuksal açıdan inceleyerek her kelimenin özenle seçilmiş olduğuna dikkat çekti. Paris Anlaşması’nın tam bağlayıcı olmadığını ama kendisi ile beraber başka yükümlülükler getirdiğini belirten Oral, anlaşmanın cezadan ziyade yardım edecek mekanizlara sahip olduğunu savundu.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)’dan oturuma katılan Damiano Borgogno, kapasite oluşturma ihtiyaçları yüzünden Paris anlaşmasının imzalayan ülkelerin %70’inin Ulusal Katkı Beyanları projelerini daha hayata geçirmediğini belirtti.

BUNU DA OKU:  Flamingolar ve İzmir için nihai karar: İzmir Körfez Geçişi iptal edildi




Kâr ve finansman problemleri yüzünden harekete geçemeyen bu projeler, Borgogno’ya göre ancak özel sektör veya hükümet yetkilileri dışında üniversite, STK, yerel politika liderlerinin katılımı ile daha da güçlenme ihtimali kazanabiliyor.

Uluslararası Emisyon Ticaret Derneği AB Politikaları Yetkilisi Sarh Deblock, Paris Anlaşmasını imzalayan ülkelerin hedefleri arasında bir karbon pazarının kurulması olduğuna dikkat çekti. Özellikle uluslararası bir derecede bir karbon pazarının oluşmasının işbirliğini daha da arttıracağını öne çıkaran Deblock, bu marketlerin ihtiyacı olan güçlü iktisadi değerlerin bu işbirliği ile düzenleneceğini belirtti.

3.karbon_zirvesi_3

Zirvenin ikinci oturumunda İklim Finansmanı ve karbon Fiyatlandırılması için Uluslararası Seçenekler öne çıkarıldı. İslami Kalkınma Bankası’ndan Tolga Yakar iklim değişikliğinin sadece insanlığı değil ve kalkınmayıda etkileyeceğini öne çıkararak daha fazla çözüm ortağı bulunabileceğini öne sürdü.

Paris Anlaşması için oluşturulan çoğu Ulusal Katkı Beyanının finansmana güvendiğini belirten Yakar, özellikle İslami Kalkınma Bankası’nın üye ülkelerinde temel hizmetler sektörüne odaklanarak büyük değişiklikler yapılabileceğini savundu.

Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (EPRD)’dan oturuma karılan Jan Willem Van de Ven, iki derecelik bir artışı durdurmak için 6 ile 4 trilyon dolar arasında bir bütçenin 2029 yılına kadar yaratılması gerektiğini savundui. Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile Türkiye’nin finans olasılıklarının arttığını belirten Van de Ven, finansman şirketlerin daha fazla şirkete ulaşması gerektiğine dikkat çekti.

Uluslararası Finans Kurumu için zirvede bulunan Patrick Avato ise IFC olarak Türkiye’nin en büyük ikinci ofisleri ve yatırım alanları olduğunu belirtti. Giderek artan yatırımlarım artık sadece yenilenebilir enerjiye odaklanmadığını belirten Avato, daha fazla sektöre ulaşmanın çözüm olanaklarını da arttırdığını öne sürdü.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Pazar Oluşturmak için Partnerlik (PMR) programı Teknik Koordinatörü Zeren Erik Yaşar, Türkiye ve diğer 18 ülkenin üyesi olduğu bu programın, Dünya Bankası Çatısı altında kurulduğundan bahsetti. Karbon fiyatlandırma için çalışan PMR’in iklim değişikliği ve çevreye etkilerini azaltmaya yönelik şekilde yapılandırılabileceğini belirten Yaşar, 2014 yılında karbon pazarlerı ve vergilerinden 15 milyar dolarlık bir bütçe oluşturulduğuna dikkat çekti.

Carbon Trust (Karbon Vakfı)’dan zirveye katılan Alexander Farsan yeşil büyüme için ölçünün para değil, yapılan yatırımın karbon salımını azaltan etkisi olduğunu savundu. En azından bu konu hakkında yatırımcıların bu yöne doğru ilerlediğini belirten Farsan, Bilimsel Bazlı Hedefler çalışmaları ile daha etkili yatırım imkanları sunduklarını belirtti.

3.karbon_zirvesi_4

Zirvenin 3. oturumunda ise Türkiye’nin Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanları üzerinden Türkiye’nin Ekonomisi için Çıkarımlar analiz edildi. Zirveye başkanlık eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk, binaların enerji verimliliğini arttıracak kanun tasarıları ile insan odaklı, yaşam standartını yükseltecek şehirler oluşturmak için önümüzdeki günlerde çalışmaları olduğunu açıkladı.

BUNU DA OKU:  Kuzey Kutbu'ndaki ozon deliği de nereden çıktı?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Mehrail Ecer ise Türkiye’de iklim değişikliği bazlı afet sayılarının arttığına öne sürdü. Türkiye’nin ekonomik olarak büyüdüğünü belirten Ecer, 2030’a kadar olan büyüme hedeflerinden vazgeçilmeyecek şekilde karbon emisyonunun artış oranından azaltım yapacaklarını öne sürdü.

Oturumda Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığını temsil eden Murat Hardalaç an itibari ile yenilenebilir enerjinin pahalı olduğunu ve özellikle rüzgar enerjisi yatırımlarının önünde ÇED engelleri olduğuna dikkat çekti.

Bölgesel Çevre Merkezi’nden Rıfat Ünal Sayman ise Türkiye’nin nüfus ve milli gelir olarak benzeştiği üst-orta gelirli ülkelerden daha iyi bir performans sergilediğini anca AB aday statüsünde olan bir ülkenin vizyonunun AB ülkelerin performansları olması gerektiğini savundu.

3.karbon_zirvesi_5

Zirvenin son oturumunda ise Karbon Yönetimi ve Endüstri başlığı altında farklı sektörlerden şirketler sürdürülebilirlik projelerini öne çıkardı. DOW Türkiye ve Orta Asya Cumhuriyetleri sorumlusu İhsan Necipoğlu DOW’un sürdürülebilirlik konusunda oldukça ilerlediğini belirterek, özellikle ambalaj ve bina yalıtımı konusundaki projelerine dikkat çekti.

Borusan Danışmanlık ve Ortak Hizmetler Yönetim Kurulu başkanı Canan Ercan Çelik, karbon salımından daha genel bir sürdürülenbilirlik anlayışları ile ilerleyerek, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları bir tutarak sürdürülebilirlik konusunda çalıştıklarını belirtti.

Hexagon Katı Atık Yönetimi Kurucusu Jan Nahum ise kimyasal tarım ilaçlarının çevreye verdikleri zararı önleyen, katı atıklardan ürettikleri organik tarım besleyicileri ile eve gittikleri zaman iyi bir iş yaparak evlerinin kapısından girdiklerini ve çevre için sorumluluğun kalbinde bu felsefenin yattığını savundu.

Zorlu Enerji’den Sinan Ak ise petroldan dolayı düşen ithal kömür fiyatlarının yerli kömür kullanılarak yapılması planlanan kömür santrallerini ekonomik olarak tehlikeye sokacağını belirtti. 2020 yılından itibaren yenilenebilir enerji sistemlerinin fosil kaynaklardan daha ucuz yatırım imkanları sunacağını belirten Ak, Türkiye’nin Paris taahütleri oldukça muhafazakar ve çocuk oyuncağı olduğunu özellikle güneş enerjisi konusunda Türkiye’nin potansiyelinin planlandan çok daha fazla olduğuna dikkat çekti.

3. İstanbul Karbon Zirvesi’nin son bölümünde ise Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından Düşük Karbon Kahramanları ödüllendirildi. Uluslararası Emisyon Ticareti Derneği (IETA), İTÜ Arı Teknokent ve İTÜNOVA TTO desteğiyle SÜT-D tarafından düzenlenen zirvede, Türkiye’den ve yurt dışından katılan 58 proje değerlendirildi. Başarılarıyla dikkat çeken 19 şirket, kurum ve kişi Düşük Karbon Kahramanı ödülünü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün elinden aldı.

3.karbon_zirvesi_5

Başvurularda enerji projeleri öne çıktı. Atıktan enerji üretiminde sürdürülebilir atık yönetimi karbon azaltımı başarıları ile İzaydaş, Körfez Enerji, Hexagon Katı Atık Yönetimi firmaları Düşük Karbon Kahramanı olurken, DB Tarımsal Enerji tarladan egzoza biyodizel üretimi, Borusan EnBW Enerji Balabanlı Rüzgar Enerji Santrali, Türk Hava Yolları yakıt tasarrufu azaltımı projeleriyle Düşük Karbon Kahramanı ilan edildiler.

BUNU DA OKU:  İklim değişikliği hakkında her şey – Bölüm: 4

“Sıfır Karbon Ayak İzi Ormanları Projesi” ile başardıkları karbon yönetimi teknik ve sosyal çıktıları Zorlu Enerji Grubu’nu Düşük Karbon Kahramanı yaptı. Akçansa, klinker üretim hattı baca gazından mikroalg üretiminde karbondioksit tutulması, Esan Eczacıbaşı sıfır karbon salım hedefli maden stok sahası yönetimi, Enat Endüstriyel Ağaç, hızlı büyüyen ağaçlı yeni ormanlarla karbon yutak alanları kazandırılması çalışmaları ile ödüllendirildi.

Dow Türkiye, mevcutlara göre küresel ısınma potansiyeli düşük, yeni nesil, geri dönüşebilir membran ürünü ile Green Chemicals ise çevre dostu atık su arıtımı kimyasalı ile Düşük Karbon Kahramanı ödüllerini aldılar. “İklim Değişikliği Eylem Planı ve Uygulamaları” ile Garanti Bankası, “Karbon- Nötr Bankacılık” projesi ile Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ödüle layık bulundular.

Yerli şirketler yanı sıra Almanya’dan Bonn İklim Projesi ile başvuran Uluslararası Temiz Enerji Ortaklık Vakfı İklim Teknolojisi Merkezi, Biyokütle Enerjisi Kullanımı ile Sera Gazı Azaltımı Projesi ile ABD’deki Rutgers EcoComplex, Karbon Tutma ve Depolama konulu çalışmasıyla İngiltere’deki Coventry Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Seyed Shariatipour Düşük Karbon Kahramanı ödülünün sahibi oldular.

SÜT-D bu yıl bir kişi ve sivil toplum örgütünü kendi izleme ve değerlendirmesi ile Düşük Karbon Kahramanı olarak belirledi. Türkiye Kojenerasyon ve Temiz Enerji Teknolojileri Derneği (TÜRKOTED) Onursal Başkanı Özkan Ağış ve TÜRKOTED, 1998’dan bu yana, aynı anda elektrik, ısı ve/veya buhar üretimi (kojenerasyon) için uğraş verirlerken, enerji üretimde karbon azaltımı konusunun önemi ve bilinirliği için yaptıkları çalışmalarla Düşük Karbon Kahramanı ilan edildiler.

Kapanış konuşmasında ise İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, karbon ayak izini düşürmek için bireylerden şirketlere kadar herkese önemli sorumluluklar düştüğüne dikkat çekti. Prof. Dr. Karaosmanoğlu, bu yıl ikincisini verdikleri Düşük Karbon Kahramanları Ödülleriyle dünyamızın geleceğini kurtarmak için adımlar atan, yalnızca bugünü değil yarını da düşünen kişi, kurum ve kuruluşları ödüllendirdiklerini belirterek, şirketlerin sürdürülebilirlik yönetimleri stratejilerinin temel öğesi olmalıdır dedi.

Karaosmanoğlu, verdikleri bu ödülle karbon salımını azaltma konusunda bilinci artırmayı hedeflediklerini söyleyerek “Karbon konusunda eli sıkı şirketlere, karbon cimrilerine daha fazla ihtiyacımız var” mesajını verdi.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Yenilenebilir Enerji
Sadece 3 kimyasal tarım ilacı tehlike altındaki canlıların %97’sini etkiliyor

Özellikle Türkiye’de de kullanılan kloropirifos ve malatiyon, ABD’nin tehlike altındaki 1.782 canlının %97’si yani 1.728’si için açıkça bir tehlike oluşturmakta....

Kapat