Gökyüzünde bir şehir, Meteora
Geçen sene bu zamanlarda Beşiktaş ışıklardan karşıya geçerken bir otobüs firmasının “Yunanistan’a seferlerimiz başladı” ilanı dikkatimi çekmişti. Çok yakın bir arkadaşımla birlikte tam da finaller öncesi kafa dağıtmak, yeni yerler keşfetmek ve motivasyonumuzu artırmak için mükemmel bir fırsat olduğunu düşündük ve hiç düşünmeden ertesi güne aldık biletleri. Ne de olsa önemli olan istemek. Geriye bir sırt çantası ve online hostel rezervasyonlarından başka bir şey kalmıyor:)
Bu arada Yunanistan’ın yeşil pasaporta vizeyi kaldırdığını da hatırlatmakta fayda var. Hemen o günün akşamında seyahat rotamızı ardından da rezervasyonlarımızı ayarladıktan sonra aldık sırt çantalarımızı ve düştük yollara…
Öncelikle otobüs ile Atina’ya oradan trenle Meteora’ya ve son olarak Selanik’e uğrayıp beş gecelik seyahatimizi tamamlayacatık. Nereden bilebilirdik bu spontane planın bizde bu kadar büyük bir etki bırakabileceğini.. Nede olsa spontane olan her şeyin tadı bir farklıdır değil mi? Benim üzerinde duracağım yer ne Atina ne de Selanik. Belki daha önceden hiç duymadığınız ama ölmeden önce görülmesi gereken yerler arasında bulunan Meteora. Atina; tarihçesi ve Acropolis’i ile ilgi çekerken Selanik ise; Atatürk’ün evi ve İzmir’e olan benzerliğiyle dikkat çekiyor. Ancak Meteora’nın tadı ise bir başka, üstelik İstanbul’a sadece 890 km mesafede. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alan Meteora’nın kelime anlamı ise “havada asılı” demek.
Bundan milyonlarca yıl önce burası bir iç denizmiş ve yaşanan doğa hareketleri ile deniz dibi yeryüzüne çıkmış ve kayalar şekillenerek bugünkü halini almış. Yunanistan’ın en ilgi çekici yerlerinden biri olan Meteora’yı benzersiz kılan şey ise yaklaşık 300m yükseklikteki kayalara kurulmuş olan manastırlar.
İlk Hristiyanlık döneminde keşişlerin inzivaya çekildikleri ve Tanrı’ya yakın olup insanlardan uzaklaştıkları bir yermiş burası. Toplam 24 manastırdan oluşan Meteora’da bugün halen içinde keşişlerin olduğu ve ziyarete açık olan altı manastır bulunmakta. Bunlar, Megalo (manastırların en büyüğü ve müze olarak kullanılıyor), Varlaam, St.Stephanos (bu da müze olarak kullanılıyor), St.Nikolaos Anapafsa,St.Triada (ulaşması çok güç olan, vadiden karşıya geçmek gerekiyor) ve Rausanou. Meteora turizm potansiyeline Roger Moore’un ünlü filmi ‘For Your Eyes Only’ sayesinde ulaşmaya başlamış. Filimde James Bond halat merdivenlerden Agia Triada manastırına tırmanıyordu ve bu sebeple burası ‘‘James Bond’un manastırı’’ diye de anılıyor. Biz, zamanımız kısıtlı olduğundan bütün manastırları gezemedik onun yerine trende tanıştığımız iki Amerikalı’yla Meteora’nın güzel doğasında trekking yapmaya karar verdik.
Bu arada ad
renalin sevenler için manastırlara kara yolu yerine ormanın içinden geçen biraz zorlu trekking yolu ile ulaşmak ta mümkün:) Akşamları ise yöreye özgü tavernalarda eğlenebilirsiniz. Uzun lafın kısası buranın insana hissettirdiği ruh hali bambaşka. İstanbul’a yakın oluşu, gizemli geçmişi ve inanılmaz doğasıyla görmeniz gereken yerlerden birisi Meteora. Zaman yok demeyin, tek bir hafta sonu yeter bu dinginliğe erişmek için. Gökyüzünde bir şehir Meteora… Konaklama için: San Giorgio Villa
