Her duyduğumuz kuş sesi serçe değil!

Change.org ekibinde program yöneticisi Yaz Güvendi ile İstanbul ve Türkiye’nin kuşlarını konuştuk.

Merhaba Yaz Hanım, ilk olarak Birdlife International tarafından yayımlanan Dünya Kuş Raporu ile başlamak isterim. Raporda size göre en dikkat çeken veriler hangileridir?

Merhaba! Dört yılda bir hazırlanan ve kuşların durumunu analiz eden bu raporu Türkiye’de Doğa Derneği sayesinde duyduk. Rapor, kuş nüfuslarının hızlı bir şekilde düştüğünü ve dünya üzerindeki kuşların durumunun kötüye gittiğini açık bir şekilde gösteriyor. Öne çıkan veriler arasında dünya genelinde kuş türlerinin sayısının %49 azalması, her 8 kuştan birinin yok olma tehdidiyle karşı karşıya olması ve Avrupa’da 1980-2020 yıllarında tarım alanında yaşayan kuşların %57,  dağlarda yaşayan kuşların %10, ormanları kullanan kuşların %3 azalmasını sayabiliriz. Rapor sadece tehlike altındaki kuşların değil yaygın kuşların da sayılarının azaldığını söylüyor. Ancak hemen ümitsizliğe kapılmayalım: Rapor, “Acil önlem alınırsa bu yok oluş önlenebilir” diyor ve acilen uygulanması gereken kilit eylemleri de sıralıyor. 

Ek soru: Bu eylemlerden birkaçını sayabilir misiniz? 

Önemli doğa koruma alanlarını korumak ve etkin bir şekilde yönetmek, biyoçeşitlilik konusunda kamuoyu oluşturmak, farkındalığı arttırmak, yapılan koruma çalışmalarına yerel toplulukların tam ve etkin bir şekilde katılımını sağlamak, kuşların yasa dışı öldürülmesini, yakalanmasını ve ticaretini ortadan kaldırmak için çalışmak, yenilikçi finansman mekanizmalarıyla doğaya yapılan yatırımı arttırmak, sivil toplum kuruluşlarının savunuculuk kapasitelerini güçlendirmek raporda sayılan eylemlerin birkaçı. Rapora buradan göz atabilirsiniz.

Ülkemiz birçok kuş türünün de evi. Küresel ısınmanın etkileriyle sulak alanlarındaki kuraklık haliyle yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Bu anlamda Türkiye’deki kuş biyoçeşitliliği nasıl etkileniyor? Mevcutsa önceki yıllara oranla veriler ne diyor?

‘Türkiye’de yuvalayan ördekler’ posterini hazırlarken WWF’in ve Doğa Derneği’nin kaynaklarını taramıştım ve sulak alanların, yeryüzünde küçük bir alan kaplamalarına rağmen yağmur ormanlarından sonra en üretken ekosistemler olduğunu öğrendim. Türkiye sulak alanlarının coğrafi konumu, ölçeği ve barındırdığı göçmen kuş türleri açısından içinde bulunduğu bölgenin en önemli ülkesiymiş ve büyüklüğü 8 hektarın üzerinde 307 sulak alanımız varmış.

Doğa koruma kuruluşlarının bu sene 2 Şubat Sulak Alanlar Günü açıklamasını hatırlarsınız belki: “3 Van Gölü büyüklüğünde sulak alan yitirdik” demişlerdi. İklim değişikliği sonucu yaşanan kuraklık, sulak alanların yok olmasındaki tek sorumluymuş gibi gösteriliyor ancak sulak alanlar barajlar ve HES’ler, yer altı sularının aşırı kullanımı, kirlilik, yapılaşma, maden ve taş ocakları, sulak alanlara yabancı türlerin aşılanması gibi tehditlere maruz kalıyor. 

BUNU DA OKU:  Kaçırılmayacak yeşil podcast'ler: İkinci Bölüm

Biyoçeşitlilik ve kültürel değerler açısından öneme sahip sulak alanlar, Türkiye’de son 70 yıldır yanlış tarım ve su politikaları sonucunda yok ediliyor. Bu yok oluş elbette kuş biyoçeşitliliğini de etkiliyor. Türkiye’nin en büyük ikinci gölü ve bir zamanların “flamingo cenneti” Tuz Gölü’nde son iki yıldır yaşanan flamingo katliamını da böylece hatırlatmış olalım…

Av sezonunun açılmasıyla birçok canlı türünün insan kaynaklı yok edilmesinin de önü açıldı. Türkiye’de avına izin verilen kuş türleri hangileridir?

2022-2023 Av Dönemi Merkez Av Komisyonu Kararı’na göre 22 Ağustos 2022 itibarıyla alakarga, bıldırcın, ekin kargası, karabatak, küçük karga, leş kargası, saksağan ve üveyik vurmak serbest. 15 Ekim 2022’de ise bu izin genişledi: Bir önceki kuş türlerine ek olarak artık kum kekliği, kınalı keklik, çil keklik, sakarmeke, sakarca, yeşilbaş, boz ördek, fiyu, çamurcun, macar ördeği, tepeli patka, kılkuyruk, elmabaş patka, çıkrıkçın, suçulluğu, kaya güvercini, tahtalı, karatavuk, öter ardıç, kaşıkgaga ve çulluğun da avına izin var. 

İstanbul Boğazı birçok kuş türünün seslerini de duyabileceğimiz bir alan. Edebiyatta, tiyatroda ve birçok yaratıcı disiplinde bahsi geçen boğazın kuşlarına dair bilgi verebilir misiniz?

Bu soruya bir kitap önerisiyle cevap vermek istiyorum: Süreyya İsfandiyaroğlu, Ahmet Karataş, Zeynel Arslangündoğdu ve Ömral Ünsal Özkoç’un bu sene çıkardıkları İstanbul’un Kuşları kitabını almadıysanız kesinlikle almanızı tavsiye ederim. Kitapta da bahsedildiği gibi, dünyadaki süzülerek kuş göçünün ana arterinin geçtiği İstanbul Boğazı kıtalar arası göç yapan birçok türden yırtıcı kuşa ve leyleğe köprü olur, onlara ev sahipliği yapar. İstanbul ve kuşlar denince akla ilk önce kuş göçü ardından yelkovan kuşları ve martılar gelir. Bu simge türler İstanbul’un önemli kuş alanlarındaki yaşam döngüsünü de gösterirler. Sadece İstanbul’da 13 tür martı görmek mümkün: Kışın vapurları takip eden martı grubunda en baskın tür karabaş martılardır. Küçük gümüş martılar ve gümüş martılar da onlara eşlik eder. Vapur seyahatlerimde en sevdiğim aktivite kuş gözlemlemek olur hep: Martıların dışında yelkovan, karabatak, sakarmeke, gri balıkçıl, bahri, sumru gözlemleyebilirsiniz.

BUNU DA OKU:  Yeşil Posta: Ülkemizden ve dünyadan haberler

Türkiye’de seslerini en sık duyduğumuz kuşlar hangileridir? (bölge bölge de ele alarak cevaplama imkanınız olursa şahane olur!)

“Ah bu kuşun sesi çok güzel!” deriz zaman zaman sohbet aralarımızda ve genelde o kuşu serçe zanneder geçeriz ama şehirde her duyduğumuz kuş serçe değil. Ben de pandemiyle kuş kulağımı geliştirmeye başladım (hala yolun çok başındayım!) ve bir süredir şehirde duyduğumuz yaygın kuşlardan bir video serisi paylaşıyorum, videoları hazırladıkça ben de öğreniyorum. Park ve bahçelerde en yaygın duyabileceğimiz kuşlar arasında serçe, kumru, kızılgerdan, büyük baştankara, ispinoz, alakarga, çitkuşu, florya, saka ve karatavuğu sayabilirim.

Bölge bölge ele almak için ise bilgisinden sık sık yararlandığım kuş uzmanı, biyolog arkadaşım Lider Sinav’a soruyu yönelttim: Orta Anadolu bölgesinde step habitatına uyum sağlamış türlerin sesini daha çok duyabilirmişiz: Toygar ağırlıklı olsa da bazen kızıl şahin sesi de kulağımıza gelir. Ege ve Akdeniz’de çam ormanlarında yaşayan türler olan çam baştankarası, ispinoz, orman alaca ağaçkakanı, ortanca ağaçkakan, çaprazgaga, kızılkuyruk gibi türlerin seslerini duyabiliriz. Karadeniz ormanlarında kızılkuyruk, karabaşlı ötleğen, çitkuşu, ispinoz, çıvgın, yeşil çıvgın sık duyulabilir. Doğu Anadolu’da yine toygarların sesini duyabiliriz, aynı şekilde su kuşları bol bir bölge olduğu için sulak alanların çevresinde su kuşlarının seslerini de sık sık duyabiliriz. Kayalık, dağlık alanlarda doğu kirazkuşu, alamecekleri duyup görürüz. Batı Anadolu’nun kıyı şeridinde ise, Adalık bölgelerde deniz kuşlarını duyarız. Trakya’nın ormanlarında kara ağaçkakan, yeşil ağaçkakan, ortanca ağaçkakan, ispinoz, çıvgın yaygın olarak duyulan sesler arasında.

Bitmek bilmeyen havai fişek gösterilerine gelmek istiyorum. Kuşlar başta olmak üzere canlıları rahatsız eden ve hatta ölümlerine sebebiyet veren bu durum yasaklandı mı? Yasaklandıysa hala şahit olduğumuz havai fişek gösterilerini hangi kuruma şikayet edebiliriz?

2020 yazında Türkiye genelinde Edirne, İzmir, Kars ve İstanbul dahil olmak üzere birçok belediye, Sakarya’da 6 gün arayla yaşanan havai fişek patlamalarının ardından etkinliklerinde havai fişek kullanımını yasaklamıştı ancak ben en son yılbaşında yine İstanbul’da büyük bir havai fişek şölenine üzülerek şahit oldum. Konuyla ilgili Change.org’da imza kampanyaları var, buradan takip edebilir, imza verip karar vericilerden havai fişekleri tamamen yasaklamalarını talep edebilirsiniz.

BUNU DA OKU:  Yaşadığınız şehir siz doğduğunuzdan beri ne kadar ısındı, daha ne kadar ısınacak?

Profesyonel alanınıza dönecek olursam, Change.org olarak birçok kampanyanın düzenlenmesine aracı oluyorsun. Dijitalde gerçekleşen farkındalık gündelik hayatta ne gibi etkiler yaratıyor? Kampanyalarla gerçekleşen kazanımlar nelerdir?

Biliyorsunuz Change.org Türkiye bu yıl 10. yaşını kutluyor. 10 yılda 1800’den fazla kampanyanın başarıyla sonuçlandığını görüyoruz. Yani her yıl ortalama olarak yaklaşık 180 kampanya, her iki günde bir kampanya başarıya ulaşıyor demek. “Bir imza ile ne değişir ki?” gibi soruları sık sık duyuyoruz ama biz her yıl çok fazla değişime tanıklık ediyoruz. Konumuz kuşlar olduğu için iki başarılı kuş kampanyasını örnek verebilirim: Geçtiğimiz yıl Simurg Kuş Yuvası Derneği’nden Alaz, Galata Kulesi’nin dış restorasyonu kulenin cephesinde üreyen ebabil kuşlarını tehdit ettiği için bir kampanya başlattı ve 3 gün içerisinde 11 bin 927 destekçiyle başarıya ulaştı. Figen Ant ise açtığı kampanyayla 1,5 sene ilgilendi, Kırmıtlı Kuş Cenneti’ni 15.566 kişinin desteğiyle sulak alan ilan ettirip bir statü kazanmasını ve bölgenin tamamen ava kapatılmasını sağladı. Bir değişim talebi ile aslında hikaye başlıyor, Change.org bu bağlamda bu talebi dile getirmek ve gerekli kamuoyunun oluşmasını sağlamak için bir zemin hazırlıyor. Sonrasında kampanyaya destek verenlerle birlikte hikayenin sadece dijital bir mecrada kalmadığını, değişimin mümkün olduğunu görüyoruz. 

Şimdi 10. yılımız için bir web sitesinde de bunları toparladık. Dileyen herkes Change10yil.org adresini ziyaret ederek, başarıları, kampanyaların yansımalarını detaylıca görebilir. 

Peki kendinizi 4 kelime ile tanımlayacak olsanız veya 4 kuş türü ile bunlar neler olur?

Hayat kısa kuşlar uçuyor :) 

Eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Fotoğraflar:

Boğaz’ın ev sahipleri posterindeki türleri çeken fotoğrafçılar:

Kuş fotoğrafları: Cenk Polat

Tırtak ve afalina fotoğrafı: Mustafa Sözen

Mutur fotoğrafı: Tuncer Tozsin

Avına izin verilen türler posterindeki türleri çeken fotoğrafçılar:

Cahit Ağçal, Engin Bıyıkoğlu, Hüseyin Meşe, İrfan İlker Özek, Kenan Ulukaya, Orhan Gül, Suha Aray, Ümit Malkoçoğlu, Yaşar Yılmazdöl

Portre: Mahmut Koyaş 

Kızılgerdan ve ispinoz fotoğrafı: İnci Şardağ

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ayça Ceylan

Performans sanatçısı, sürdürülebilirlik yazarı ve Body in Perform’un kurucusu Ayça Ceylan; karşılaştırmalı mitoloji,  dans, psikoloji, herbalizm, edebiyat ve teknoloji gibi disiplinleri bir arada kullanarak algılama süreçlerimiz hakkında  mekana özgü performanslar üretmektedir. Performanslarında bedenin ve mekanın birbirini nasıl inşa ettiği,  onarım, beden politikaları ve türlerarası çeşitlilik üzerine araştırmalar yapar. Ceylan, performanslarında ve  atölyelerinde sanat alanları haricinde arketipsel hafızayı etkileyecek kamusal alan, terkedilmiş alan, doğa ve antik  kent gibi birçok alanı tercih eder. Ritueller, tanrıça kültleri, sembolizm ve doğa ile uyumlanmak en büyük  destekçilerindendir. Üretimlerinde canlı sanat, video, fotoğraf, yerleştirme ve sanatçı kitabı gibi araçları kullanır. Ceylan; Türkiye, Japonya, Hindistan, ABD ve İngiltere’de birçok sanat alanında performanslar gerçekleştirmiş,  atölyeler düzenlemiş ve konuk sanatçı programlarına davet edilmiştir. Ayrıca Duru, Reflect Studio, Mesele Slow  Design ve Giyi gibi sürdürülebilir markalarla performatif işbirlikleri yapmıştır. Ceylan, Milliyet Sanat’ta sanat  yazarlığı yaptı. Cumhuriyet Gazetesi Pazar Eki’nde “Dairesel Flora” köşesiyle çevre yazarlığı yapmaktadır.  Performans belgeleri bazı özel sanat koleksiyonlarında bulunmaktadır.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Banner Right Side, Ekoloji
Türkiye’nin kömür haritası yayınlandı

Kömür üretiminden istihdama, termik santralların elektrik üretimindeki payından Avrupa’da kömür kullanmaktan vazgeçen ülkeleri gösteren haritaya kadar bu haritada çok farklı

Kapat