Jeffrey Sachs: Türkiye için kömür santrali kurmak kötü bir strateji

11-12 Kasım 2015 tarihli SDSN 20 konferansının ilk ayağı “G20 Ülkelerinde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Konferansı, özel sektör, akademi ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlendi.

JSachs1

UN-SDSN (Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözüm Ağı) tarafından düzenlenen etkinlikte, Birleşmiş Milletler tarafından 25 Eylül 2015 tarihinde 193 ülkenin imzası ile kabul edilen “Küresel Kalkınma Hedefleri” için farklı sektörlerin fikirleri tartışıldı.

JSachs2

17 ana başlık altında toplanan Küresel Kalkınma Hedefleri konusunda maalesef Türkiye çok iyi bir noktada değil. Almanya’nın en büyük düşünce kuruluşlarından biri olan Bertalsmann Stiftung Derneği için Christian Kroll’un yaptığı çalışmada, Küresel Kalkınma Hedeflerini imzalayan ülkelerden arasından seçilmiş 34 ülke arasında Türkiye 33. sırada.

JSachs3

Ortalama ömrün en kısa olduğu ülke olan Türkiye, sağlık ve eğitim konusunda 34 ülke arasında son sırada. Türkiye, biyoçeşitlilik ve fosil yakıt kullanımı konusunda yüksek puanlar alsa da, planlanan İğneada nükleer santrali ve kömür santralleri bu konularda Türkiye’nin geleceğinin çok da parlak olmadığını gösteriyor.

Konferansın en önemli misafirlerinden biri de bizim de üyesi olduğumuz UN-SDSN’in Global DirektörüProf. Dr. Jeffrey Sachs oldu. Sachs Columbia Üniversitesi’nde Dünya Enstitüsü başkanlık görevi ile beraber, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un özel danışmanı olarak çalışmakta.

Daha önce de Kofi Annan için aynı görevi üstlenen Sachs, Birleşmiş Milletler’in dünya üzerinde yoksulluk, borç ve hastalıklara karşı mücadele eden Milenyum Projesi’ni yönettikten sonra, şimdi de Küresel Kalkınma Hedeflerini ve bunun için BM tarafından özel olarak kurulan SDSN girişiminin direktörlüğünü yürütüyor. 7 sene içinde New York Times’ın en çok satanlar listesine giren 3 kitap yazan Sachs, Time dergisi tarafından Dünyanın En Etkili Kişileri listesinin müdavimleri arasında.

JSachs4

 

 

Konferansın açılış konumasını yöneten, Prof. Doktor Jeffrey Sach, içinde bulunduğumuz çağınsürdürülebilir kalkınma için tarihi bir çağ olduğunu belirtti. Yaşadığımız zaman diliminde, özellikle 2015 yılında, aşırı hava sıcaklıklarının görüldüğüne dikkat çeken Sachs, karşılaştığımız zorlukların; yoksulluğun, enerji kaynaklarının ve tarımdaki problemlerin aslında birbirinden çok da bağımsız olmadığını bunların hepsinin sürdürülebilir kalkınma ile alakalı olduğunu söylüyor.

Sachs; SDSN’in özellikle üniversiteleri ve yerel yönetimleri bir araya getirerek, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için hem küreselde hem de yerelde buluşması gereken paydaşlarını bir araya getirmeye devam edeceğinin altını çizdi. Karşı karşıya kaldığımız iklim krizinin farklı alanlarda yapılan karbonsuzlaştırma (decarbonisation) gibi çalışmalarla etkilerinin azaltılabileceğini söyleyen Sachs, SDSN’nin de bu amaçla işlediğini ifade etti.

Biz de bu konular hakkında SDSN 20 konferansı çatısı altında, G20 Zirvesi’ne günler kala ve Paris Konferansı öncesinde Jeffrey Sachs’a birkaç soru yöneltme şansı bulduk.

Jsachs5

Yeşilist: Bizimle paylaştığınız raporda da görüldüğü üzere Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini oldukça geriden takip ediyor. Aynı zamanda, enerji konusunda atılan adımlar, örnek vermek gerekirse Avrupa’nın tüm kömür santrali projelerinin 3/4’üne denk gelen 75 adet kömür santrali projesinin planlanması, ileride de çok büyük sorunların bizi beklediğini gösteriyor. Bu konuları baz alarak, sizin de 2013 senesinde Guardian’da yazdığınız bir makalede Türkiye’nin ekonomisinin iyi bir yolda ilerlediği konusundaki fikirleriniz değişti mi acaba?

BUNU DA OKU:  Çevreci Etkinlikler VEGGistanbul ile video-röportajı yaptı

Jeffrey Sachs(JS): Bence kömür santrali kurmak kötü bir fikir. Bunun ileride problemler yaratacağına inanıyorum. Türkiye de dünyadaki diğer ülkeler gibi karbon emisyonunu aşağı çekmeye çağırılacak. Tabii ki var olan kömür santralleri veya şu anda inşaatı devam eden kömür santralleri projeleri olabilir ama bu iyi bir strateji değil.

Bence bundan 3 hafta sonra (Paris Konferansı) tüm ülkelere oldukça güçlü bir mesaj verilecek. Tabii ki bu Paris Konferansı’ndan bir anlaşma çıkmasına bağlı ama bence bir anlaşma olacak ve bu anlaşma dünyanın enerji sistemini dekarbonize etme (karbonsuzlaştırma) hedefli olacak. Şu anda hükümetleri dramatik değişimler beklemezken, konferans sonrasında belirtilen yön çok açık olacak.

Şuna inanıyorum ki, kömüre oldukça bağımlı olan herhangi bir ülke, stratejisini yeniden düşünmeli ve diğer seçeneklere bakmalı. Burada benim önerdiğim en önemli şeylerden biri 2050 yılına kadar enerji seçeneklerini ele alan ciddi bir çalışma. Bu çalışmaya biz Derin Karbonsuzlaştırma Yolu (Deep Decarbonization Pathway) ismini verdik.

Bunun çok önemli bir soru olduğuna inanıyorum ve bu problem, çözülene kadar bir yere gitmiyor. Benim ülkemde de (Amerika Birleşik Devletleri) durum aynı. Biz birkaç yıldır Kanada’nın katran kumu kaynaklarından ABD’ye bir petrol boru hattı (Keystone XL) inşaa etmeyi tartıştık ve sonunda bu proje son buldu.

Çok büyük politik ve ekonomik çıkarlar vardı ama en sonunda bu projenin iklim değişikliği kontrol altına alınmadıkça mantıklı bir yatırım olmadığını anladılar. Yani eğer Türkiye’nin enerji projesi ana kaynak olarak kömürü kullanıyorsa bu; sonucu iyi olan bir strateji değil. Nükleer enerji karbon açısından ele alındığında tartışılabilir bir strateji iken, kömür santralleri en yüksek karbon salımına sahip ve tartışılabilir bir yanı yok.

Yeşilist: Hükümetin şu anki resmî planı Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olan 2023’e kadar var olan yerli kömür kaynaklarının hepsini kullanmak. Sizin de daha önce bahsettiğiniz gibi eğer 2070 yılında “net sıfır karbon” dünyasına ulaşmak istiyorsak, kömürün %80’ini, petrolün yarısını ve doğalgazın %30’u yer altında bırakmamız gerekiyor.

JS: Dediğim gibi Tükiye’nin geleceğini ve ekonomik gelişmesini kömüre bağlaması iyi bir strateji değil, çünkü sadece kamuoyu fikri açısından değil, ekonomide karbona yapılan yatırımların getirisinin azalacağını öngördüğümüzden, akıllı bir yatırım da değil.

Guardian’da yazdığım makaleye gelince, o makaleyi yazdığım sırada Türkiye’nin ekonomik gelişimini başarılı buluyordum, çünkü öyleydi. Son dönemlerde gelişme yavaşladı ve Suriye’deki kriz oldukça kötüye gitti. Bu iki konunun birbiri ile bağlı olduğunu düşünüyorum.

Jsachs6

Türkiye’nin jeopolitik durumunun bir problem yarattığı bir gerçek. Bence bir savaş alanında kalkınmak mümkün değil, o yüzden bu problemi çözecek bir yol bulmanın Türkiye’nin yararına olduğuna ama Türkiye bunu tek başına yapamayacağına inanıyorum. Çünkü bu durum jeopolitik bir çözüm gerektiriyor.

BUNU DA OKU:  Nükleer geliyorum demez

Suriye’deki bu savaş, birçok çıkarı da karşı karşıya getiriyor. Bu savaşın sürmesi, bölge için problemlerin de büyüyerek süreceği anlamına geliyor. Bu yüzden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ortak bir çalışma yapılması lazım. Başkan Putin, bugün, politik yaklaşımı olan bir plan sundu, bence bunun gibi projelerin tartışılması lazım, çünkü, ben, sadece askerî müdahaleye inanmıyorum.

Y: Özel sektöre gelirsek, karbon emisyonlarından da bahsetmişken, sizce ucuz üretim ve fosil yakıtlara bağımlı şirketleri, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin adapte edilmesi ile birlikte gelecekte neler bekliyor?

JS: Bence özellikle büyük ekonomiler, ki buna Türkiye’de dahil, teknolojiyi değiştirmeleri konusunda sorumlu tutulacaklar. Eğer bir şirket şu an bu hedeflere ulaşmaya çalışmazsa, gelecekte bir noktada çok büyük zorluklarla karşılaşacak. Bu aynı zamanda şirketin mal varlıklarını kaybetmesine de yol açacak.

Bu şirketleri sorumlu tutmanın yolları ise Paris’te tartışılacak konulardan biri. Yani bir şirket “Ben hiçbir şeyin değişeceğine inanmıyorum, yaptıklarıma aynen devam edeceğim” diye düşünürse ben onların belki bu yıl, belki 3-5 yıl sonra haksız çıkacağına inanıyorum.

Keystone XL konuşulduğunda ben “İnşa edin ama emin olun bütün yatırımlarınızı kaybedeceksiniz,çünkü eninde sonunda bunu kullanmayacağız” diye uyarmıştım ve dediğim gibi projeyi iptal etmek zorunda kaldılar.

Yeşilist: Yani küresel pazarın bir noktada bu yeni yatırımları yapmayan şirketleri de cezalandıracağına inanıyorsunuz.

JS: Bir noktada küresel market, yasal düzenlemeler, fiyat artışları ve kamuoyu düşüncesi ile eski tür yatırımlar artık geçersiz kabul edecek.

Yeşilist: Çok teşekkürler bize zaman ayırdığınız için.

SDSN 20 Konferansının ana temalarından biri ise, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 17 ana başlığının benimsenmesi ve SDSN (Sürdürülebilir Kalkınma Çözüm Ağı) ülkelerinin farklı paydaşlarını Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri hakkında sorumlu tutmak için bir araya getirmek… Peki ülkeler bunu nasıl başaracak?

Jsachs7

SDSN Global Eş Başkanı ve Indian Institute İnsan Yerleştirme Direktörü Aromar Revi, bu süreçte yaşanan ana hedeflerden birinin, yerel toplulukları karar mekanizmasının bir parçası haline getirmek olduğunu ifade etti. Revi, daha önceden iletişim sağlayamamış aktörleri konuşturmadan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin başarıya ulaşamayacağını belirtti.

Oturumun dikkat çeken yanlarından biri ise, OECD Büyükelçisi Mitat Revi’nin, 90 trilyon dolar değerinde yatırımla ulaşılabilecek korbonsuz ekonominin ulaşmasında önerdiği atılacak gerekli adımlardı. Revi, yenilenebilir enerjinin tek başına yeterli olmadığını, bu projelerin doğal gaz ve nükleer enerji ile desteklenmesi gerektiğini, özellikle nükleer enerjinin bazyükte kullanılması gerektiğini belirtti.

G20 ülkelerinde Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin desteklenmesi konulu panelde, SDSN Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cemil Arıkan özel sektör ve kamunun ortaklık içinde karar süreçlerini gözden geçirmesine değinirken, bir diğer yandan üniversitelerin bu süreci denetlemesi gerektiğine değindi. Bu işleyişte, en önemli noktanın belirgin sorunlara odaklanmak olduğunun altını çizdi.

BUNU DA OKU:  Starbucks suça ortak mı?

Özel sektörle ilgili görüşlerini dile getiren SDSN Almanya Başkanı Adolf Kloke-Lesh ise, Devlet politikalarının, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile örtüşen çalışma gruplarıyla iş birliği içinde olması gerektiğini ve ayrıca özel sektörü de bu ortaklığın içine çekmesi gerektiğini vurguladı.

SDSN Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Erkin Erimez ise paydaşlar arasındaki bağlantıların zayıf olduğuna dikkat çekti. Markaların Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden kendilerine değer yaratması gerektiğine dikkat çekerken, bu hedeflerin iş planı içinde ayrı bir öneme sahip olması gerektiğini de ekledi.

Krize karşı artık yeni bir zihniyetle yol alınması gerektiğini ifade eden Kurumsal Yönetim ve Finansal Düzenleme, Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü ve Sermaye Piyasası Kurulu Eski Başkanı Prof. Doktor Vedat Akgiray ise, artık özel sektörün düzenlemeler yolu ile değil, özel şirketler ve kamu partnerlikleri ile paydaş olarak çözümün bir parçası haline gelmesi gerektiğinin altını çizdi. Aynı zamanda, yapılan 21 trilyon dolarlık yatırımın Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile alakadar yatırımlar olduğunu vurguladı.

Jsachs8

 

Kapanış oturumunda, Amazon Bölgesi, İtalya ve Türkiye’deki SDSN ağlarının çözüm pratiklerine dikkat çekildi.

Örneklendirme olarak, SDSN Amazon sorumlusu Emma Torres, yapılan çalışmalarda coğrafyanın biyoçeşitlilğine olan tehdidin öncelikli olduğuna dikkat çekti. Bundan dolayı doğal kaynakların korunmasının SDSN Amazon’un önecelikleri içerisinde blunduğunu, bunun için Google ile bir bölgesel haritalandırma projesine gidildiğini ifade ettti.

SDSN İtalya örnek alındığında ise, Prof. Angelo Riccaboni yöneticilerin bağımsız araştırma şirketlerinden daha çok Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri projelerini seçtiğini vurguladı. Hedefleri yaygınlaştıracak metodlar arasında, Küresel Hedeflerin basit ve eğlenceli bir “oyun” haline getirilmesinin, üniversitelerin ve diğer oluşumların etkileşimlerini artıracak bir metod olduğu belirtildi.

Prof. Doktor Nilgün Cılız ise, direktörü olduğu SDSN Türkiye için Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde kritik olan dört başlığa değindi; sürdürülebilir turizm, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir şehirler ve sürdürülebilir üniversiteler.

Bu başlıklarla bağdaşan hedeflerin üzerine çalışmanın kolay olmadığını belirten Prof. Dr. Cılız,bürokrasi ile ileriye dönük işbirliği kurmakta büyük eksikliklerin olduğunu belirtti. Prof. Doktor Cılız ancak yerel odaklı çözümlerin bizleri hedefleri gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştırabileceğinin altını çizdi.

Konferansın kapanış konuşmasını yapan Jefrrey Sachs ise konuşmasında şunları söyledi:

Jsachs9

“Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Hakkında son olarak şunları söyleyebilirim:

1. Bunlar önemli şeyler

2. Umutsuz bir vaka değiller

Hükümetler her ne kadar farkında olmasalar da, bunların altında imzalarını attılar. Bize ise sivil aktivistlik görevi düşüyor. Onlara gidip: “Bunu imzaladınız, sadece siz değil 192 ülke imzaladı ve bizi temsil ediyorsunuz, bu işin sonu ne olacak?” diye sormamız lazım.

Önümüzdeki en büyük problem odak kaybı. Her ne kadar kısa dönemli “acil” işlerin altında kalsak da, sürekli olarak şunu hatırlatmamız lazım:

Küresel Hedeflerimiz var biliyorsunuz değil mi?”

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Etkinlikler, Gündem, Kent, Topluluklar, Yenilenebilir Enerji
Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali başlıyor!

Dünyanın dört bir yanında daha iyi bir gelecek yaratmak için çaba gösterenlerin ilham verici hikayeleri 19-22 Kasım tarihlerinde izleyicilerle buluşacak!

Kapat