Maceraya hazır ol!

[vc_row][vc_column][vc_column_text]Yılın en güzel macera belgesellerinin seyredilebildiği festival zamanı geldi yine. Bu yıl yedincisi gerçekleşecek olan Dağ Filmleri Festivali, “Maceraya Hazır Ol” temasıyla 07-11 Mart tarihleri arasında doğa, keşif, macera ve belgesel sevenlere Fransız Kültür Merkezi, Galatasaray Aynalı Geçit ve Pusula Sanat Galerisi gibi mekanlarda harika bir sinema şöleni sunacak. Girişlerin ücretsiz olacağı festivalde 20’si yerli 35’i yabancı olmak üzere 55 macera dolu ve ödüllü film gösterimde olacak. Geçen sene 6.200 kişinin ücretsiz olarak seyrettiği 39 filmle, her geçen sene katılımcı oranını katlayarak artıran festivalin bu sene de bir çok ödüllü seçki filmleriyle adrenalin tutkunlarını toplayacağı belli. Film temaları; rafting, dalış, dağcılık, kaya tırmanışı, base jump, kayak, dağ bisikleti gibi doğa sporlarının yanı sıra, çevre ve doğa belgeselleri ve gezi, keşif ve insan hikayelerini konu alan “Ülkemizden”, “Dünyadan”, “Keşif Ruhu”, “Doğa-Çevre-İnsan”, “Su Dünyası”, “Bisiklet”, “Kayak” ve “Doğa Filmleri Yarışması Finalistleri” olarak sekiz başlık altında toplanıyor.

Bu yılın en çarpıcı teması “Dünyadan”da sekiz film beyaz perdeye yansıyor. Biraz Moğol, Terray İn Yolu, Tchang, Asgaard Projesi, Peygamber, Psikoblok, ve Ağrı Dağına Yolculuk isimli filmler bu yıl gösterimde olacaklar arasında. Bu tema altında yer alan ve ödüllere doymak bilmeyen “Soğuk” filmi oldukça dikkat çekiyor. Film, dünyada gösterime girdiği 49 festivalden topladığı 13 ödül ve çarpıcı kurgusu ile salonları dolduracağa benziyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8660″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]SOĞUK (Cold) Anson Fogel,
2011, A.B.D., 19 dak., İngilizce

Dağcı ve fotoğrafçı Cory Richards’ın penceresinden derin ve karanlık kışın hakim olduğu tırmanma noktaları Gasherbrum II’yi siz de 19 dakika boyunca deneyimleyin. Film; acı, şüphe ve korkuyu ustalıkla birleştiriyor ve tüm bunlara maruz kalan ekibin, iç parçalayıcı inişini gözler önüne seriyor. Film, dolaştığı 49 festivalden topladığı 15 ödül ve içten kurgusu ile bu yılın en çarpıcı filmi olmaya aday…
Richards, geçen 26 yıl boyunca 16 ekspedisyon Pakistan’ın 8.000 metrelik zirvelerine kış tırmanışı denedi ve başarısız oldu. 2 Şubat 2011 tarihinde Simone Moro, Denis Urubko ve Cory Richards bir ilke imza attılar. Cory Richards 8.000 metrelik zirveye kışın çıkabilen ilk Amerikalı oldu. Yolculuk neredeyse onları öldürüyordu. Cory küçük bir kamera taşıyordu ve yaşananları sürekli kaydetti. Yalın, dürüst bir dille Cory’nin objektifinden ekibin hikayesi anlatılıyor filmde. Film boyunca hızlı nefes alışverişi ve fırtına sesi, görüntüdeki acı ve beyazla birleştiğinde size oradaki soğuğu hissettiriyor.
Pedal; Bisiklet Belgeseli, Colorado’yu Seviyoruz, Haydi Didgeridoo Çalalım, İki Tekerlek, Bisikletliller De İnsandır gibi filmlerin yer aldığı “Bisiklet” temasının en etkileyici filmi Amerikan yapımı “Kendi İki Tekerimle” adını taşıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde zorluklarla dolu hayatlar yaşayan insanların hayatlarını ve bu hayatları değiştiren bisikleti etkileyici bir dille anlatıyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8661″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]KENDİ İKİ TEKERİMLE (With My Own Two Wheels) Jacob & Isaac Seigel Boettner
2010, A.B.D., 43 dak., İngilizce

Dünyanın çeşitli ülkelerinde zorluklarla dolu hayatlar yaşayan insanların hayatlarını ve bu hayatları değiştiren bisikleti etkileyici bir dille anlatıyor.
Çoğu Amerikalı için bisiklet bir tercihtir. Pahalı bir oyuncaktır. Eko-bilinçli bir ulaşım şeklidir. Dünya genelindeki pek çok kişi için ise daha fazlasıdır. Zambiya’daki bir sağlık çalışanı, Fred için bisiklet iki kat daha fazla hastaya ulaşmasının yoludur. Hindistan’daki bir genç, Bharati için bisiklet okula gittiği araçtır. Ganalı engelli bir kadın, Mirriam için bisiklet tamiri yaşadığı toplumda engelli insanlara vurulan damgadan kaçıştır. Kaliforniyalı Sharkey için ise bisiklet pek çok yaşıtını harcayan çetelerden kaçıştır. With My Own Two Wheels bu beş bireyin yaşantılarını bisikletin – çevrilen tek bir pedalın – dünyayı nasıl değiştirebileceğini anlatan tek bir hikâyede bir araya getirir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8662″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]DEMİR ATLI ADAM, Gürkan Genç,
2011, Türkiye, 25 dak, Türkçe

Festivalin ilginç yapımlarından bir diğeri ise yine “Bisiklet” teması altında yer alan Türk yapımı, Samsun’dan Japonya’ya unutulmaz ve serüven dolu bir yolculuk yapan “Demir Atlı Adam” adıyla bilinen Gürkan Genç’e ait. Gürkan Genç, bu olağandışı yolculuğu “Demir Atlı Adam” isimli filminde seyirciye yaşatıyor. Gürkan Genç, 32 yaşında iletişim fakültesi mezunu. Türkiye ve dünyanın en iyi seyyahı olma yolunda adım adım ilerliyor. Yol tecrübelerini döndüğü günden beri yani yaklaşık dokuz aydır 62 eğitim kurumunda 20 şirkette anlatmayı başardı. Fotoğraf sergileri açtı. Gençlere sunumlarında hayallerinin bir gün işleri olabileceğini anlatan ve seyyahların anlatmakta zorlandığı “ yolda olmak başka bir şeydir” sözünü en iyi şekilde anlatmaya çalışan, karşılaştığı dünyayı paylaşan Demir Atlı Adam.
Film 3 Nisan 2010 – 7 Mart 2011 tarihleri arasında Gürkan Genç’in bisikletle 11 ayda 12.500 km pedallayarak Samsun’dan Tokyo’ya ulaştığı rotasını beyaz perdeye taşımakta.
Gürkan Genç, 2010 yılının Nisan ayında Samsun’dan yola çıkarak Gürcistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan Çin, Moğolistan ve Güney Kore rotasını takip ederek Japonya’ya ulaştı. “Doğa İçin Pedalla” adını verdiği bu projesinde pek çok ilke imza attı: Kuzey Asya’nın tamamını, Orta Asya Türk Devletlerini İpek Yolu’nun tamamını Türkmenistan’da bulunanan dünyanın en büyük sekizinci çölü olan Kara-Gum Çölü’nü Dünya’nın araçla çıkılan en yüksek üçüncü geçidi olan 4650 metrelik Tacikistan Pamir tırmanışını ve Dünyanın en büyük üçüncü çölü olan Moğolistan’daki Gobi Çölü’nü bisikletle geçmeyi başaran ilk Türk olarak tarihe geçmiş. Çöller ülkesi olan Türkmenistan’ı bir ucundan diğer ucuna bisikletle resmi olarak tek başına geçen ilk kişidir. Bu başarısı Türkmenistan Başbakanı tarafından ödüllendirilmiş. “Türk” ve “Türkçe” kelimelerinin tarihte ilk defa geçtiği Moğolistan’daki Tonyukuk Anıtı’na bisikletle giderek Moğolistan medyasında ‘’Atalarının çekik gözle, at sırtında terk ettiği diyarlara, badem gözü ve demir atı ile gelen Türk’’ olarak yer almıştır. 11 ay boyunca bisikletin arkasında dalgalanan Türkiye den yola çıkan Türk bayrağı Azerbaycan, Güney Kore ve Japonya da ki Türk şehitliklerine ulaşmış ve Japonya da ki Türk müzesine armağan edilerek sergilenmeye başlanmıştır. Japonya Kushimato şehrinde bisikletin arkasında dalgalanmaya başlayan ikinci bayrak Tokyo ya varıldığında Tokyo Belediye Başkanına armağan edilmiş ve bu haber Japonya da 65 gazetede yer almıştır. Film bu gezintiyi anlatmaktadır…
Yerli ve yabancı toplam sekiz öyküyü içeren ve festivalin bir diğer güçlü teması olan “Doğa Çevre ve İnsan” bizim de favorilerimiz arasında. Özgür Kurtlar, Kaçkarlar Dört Mevsim, Anadolu’nun Son Göçerleri; Sarı Keçililer, Gezegen Z, Küresel Uyarı ve Tuz filmleri bu kategori altında yer alıyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8663″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]KIRIK AY (Broken Moon) Marcos Negrao, Andre Rangel
2010, Brezilya 72 dak, Ladaki

Temanın en dikkat çekici filmi olan ve dünya festivallerinde 19 ödül toplayan “Kırık Ay” sizleri çok uzaklara, Himalayalara kadar götürecek. İklim değişikliğinin en çok dağlarda yaşayan göçerleri etkilediğini biliyor muydunuz? Klimayı her açtığınızda, aracınıza her benzin aldığınızda en yakınınızdan en uzağınıza dünyayı paylaştığınız komşuları hatırlatan bir yapım.
Himalaya’daki bir göçebe, gezegenin en izole yerlerinden birinde yaşamaktadır. Ancak iklimdeki ani bir değişimle ırmaklar kurumaya başlar ve birçok vadi çöle dönüşür. Kendi halkının çöküşüne şahit olan Sonam, geleceklerini değiştirmek amacıyla umutsuz bir maceraya atılır…
19. Yüzyılda “İçmek için viski ve uğruna savaşmak için su.” diyen Amerikalı yazar Mark Twain’in bu unutulmaz sözü ile başlayan “Beyaz Su, Siyah Altın”sadece ABD’nin değil sudan sebepler yüzünden otoriteyle sorun yaşayan herkesin izlemesi gereken Doğa Çevre ve İnsan temasıaltında müthiş bir belgesel.
Doğa, Çevre ve İnsan” teması arasında ilgimizi çeken bir başka film olan “Demir Delik” ise kanyonların Everest’i sayılan en ulaşılmaz noktalara götürüyor izleyenleri. Ulaşmanın en zor olduğu bu kanyonlardan biri olan bu yerden asıl zor olan ise ulaştığınız noktadan çıkabilmek.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8664″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]DEMİR DELİK (Trou De Fer) Pavol Barabas
2011, Slovenya, 55 dak., Slovakça

Çok az insan bu kanyonun içini görebildi. Onlar derinliklerine ip inişi yapabildiler. Bir kez içine girdikten sonra dışarı çıkma garantileri yoktu, çünkü yıllık 10 metre ile dünyanın en yağışlı bölgesindeydiler. Ve kaderleri gerçekten de doğanın ellerindeydi…
Demir Delik. Hint Okyanusunda Reunion Ulusal Parkının ortasında bulunan benzersiz ve görülmeye değer doğal alandır. Volkanik aktivite sayesinde tabanda muazzam derinliklerde çökmeler oluşmuş ve ısrarcı yağmur suyu benzersiz bir sanat eserinin oluşmasını sağlamıştır.Bu kanyona girdikten sonra dışarı çıkabilmenin tek yolu yeraltından geçmektir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8665″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]BEYAZ SU, SİYAH ALTIN (White Water, Black Gold) David Lavallee
2011, Kanada, 83 dak, İngilizce

“Beyaz Su, Siyah Altın” belgeseli David Lavallee’nin Kanada’nın batısı boyunca yaptığı, dünyada otuzuncu sırada olan petrol endüstrisinin etkileri hakkında gerçeği aradığı üç yıllık bir yolcuğu konu alır. Bu yolculuk, sanayi suyunun kaynağı halindeki el değmemiş dağın buz sahalarından, katranlı toprağın atık havuzuna kadar uzanan sarsıcı bir karşıtlığın hikâyesidir. “White Water, Black Gold” bilinenden farklı “petrol” ile ilgili sayısız zararı son derece net bir bakış açısıyla sunuyor.
Adrenalin düzeyini yükselten tema “Keşif Ruhu” altında toplam yedi film gösterilecek.Volkan Dalışı-Kamçatka, Base Jump – Antarktika, Karanlığın İçine ve Biatlon isimli filmlerden oluşan temada bizim dikkatimizi iki film çekti. “İnanıyorum, Uçabilirim” bu temanın en çarpıcı filmi. Fransız tırmanıcı ve base jump sporcularının yükseklerde oynadıkları yürek hoplatan “Denge” oyununu muhteşem görüntülerle aktarıyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8666″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]İNANIYORUM, UÇABİLİRİM (I believe I can fly), Sebastien Montaz Rosset
2011, Fransa, 43 dak, İngilizce/Fransızca

Filmde Tancrède ve Julien bizleri serbest uçuş dünyasında bir keşfe çıkarıyor. İki arkadaş, adına “Highlining” denen, yükseklerde kurulan bir ip üzerinde denge yürüyüşü yapmayı gerektiren sporu çok seviyorlar. İkili, tırmanıcı olarak yetenek ve tecrübelerini kullanıyor ve limitlerini zorlayarak yaptıkları spora yeni bir boyut kazandırıyorlar. Aylar süren plan ve antrenman acaba onları hayalini kurdukları mutlak özgürlüğe, uçma özgürlüğüne ulaştırabilecek mi ?
Festivalin olmazsa olması “Kayak” ve çiçeği burnunda teması “Su dünyası” temaları ise dünyanın çarpıcı hikayelerini farklı sporlara ilgi duyan sporseverlerin ayağına getirecek. “Kayak” teması altında gösterilecek filmler Elimden Gelen, İmzalar, Birinci Afgan Kayak Yarışı. Seveceğinizi düşündüğümüz, olağanüstü kompozisyonları ve kendine has estetiği ile kalplerimizde taht kuran yönetmen Nick Waggoner’den şiirsel bir kayak filmi daha programda : “Yapayalnız”.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8667″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]YAPAYALNIZ (Solitaire) Nick Waggoner
2011, A. B. D. 52 dak, İspanyolca

Güney Amerika’nın yüksek çölünde, obur kış; çıplak kemikleri ve terk edilmiş barakaları yutarak hüküm sürer. Arjantin’in efsanevi Las Lenas kulelerinde doğan, yapayalnız iki yıllık macera, terk edilmiş bir dünyayla başlar. Peru’nun Cordillera Blanca’sından Şili’nin Patagonya’sına bir kıtanın uçlarında gezinen “Yapayalnız”; kovboy-esintili taşra kumar masallarını, filmlerde daha önce hiç gidilmemiş manzaraların içinde eritir.
Ülkemizden beyaz perdeye yansıyan hikayelerin anlatıldığı bu tema altında festivallerin gözdesi olmuş Yurt, Kar Beyaz, Sözcüklerin Ötesinde ve Zefir gibi bizden hikayeler yer alıyor. Galanın filmi ise Rampa belgeseli. 1945 yılında Erzurum’da inşa edilen ve çok sonraları Erzurum’a bir olimpiyat kazandıracak olan kayakla atlama rampasının hikayesi. Bir fotoğraftan yola çıkılarak yapılan “Rampa” belgeseli galasını Erzurum’da birkaç ay önce yaptı ve ayağının tozu ile festivalde izleyici ile buluşuyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8668″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]RAMPA “KARDA UÇMAK” Cengiz Yüzsever-Filiz Kaynak
2011, Türkiye, 64 dak., Türkçe

1945 yılında Erzurum’da inşa edilen ve sonraları Erzurum’a bir olimpiyat kazandıracak olan kayakla atlama rampasının hikayesi. Bir fotoğraftan yola çıkılarak yapılan “Rampa” belgeseli, galasını Erzurum’da birkaç ay önce yaptı ve ayağının tozu ile festivalimizde izleyici ile buluşuyor.
Cengiz Yüzsever’in ilk belgesel projesi olan “Rampa – Karda Uçmak”, 1945 yılında, savaşın moral çöküntüsü tüm dünyayı sarmışken Türkiye’nin doğusunda, Erzurum’da, yerel halkın katılımıyla, tüm yokluklara rağmen, inançla inşa edilip umut ve cesaret sembolüne dönüşen abidevi “Ahşap Atlama Rampası-Trampleni” ve varlıklarını kayak sporu ile gerçekleştiren bir avuç kahramanın; “2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları”na uzanan hikayesini konu almaktadır. Zamanında şehrin en önemli motivasyon kaynaklarından biri ve 15 bine ulaşan seyircisi ile çekim merkezi olan ‘Rampa – Tramplen’ 1970’lerde çetin geçen kış koşulları, düzensiz yapılaşma, kırsal göç alma sonucu yavaş yavaş ve hüzünlü bir şekilde yok olmuştur.Müzedeki eski ve silik fotoğrafıyla Universiade 2011’in karar mekanizmasını derinden etkileyen “Ahşap Atlama Rampası”, Erzurum’da yeni kurulacak modern tesislere, pistlere ve dünya standartlarında atlama kulelerine vesile olmasıyla geleceğe umut olma misyonunu devam ettirmektedir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/1″][vc_column_text]

BUNU DA OKU:  Dağ Fimleri Festivali başlıyor

Ücretsiz film gösterilerinin yanı sıra kitap sergileri, söyleşiler ve ödüllü yarışmaların da düzenlendiği festival, dağ ve doğa bilincine dikkat çekerek ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. Ayağımıza kadar bu filmlerin ve diğer etkinliklerin ücretsiz olarak da getirildiğini düşünürseniz, gitmemekle çok şey kaçıracağınızı düşünüyoruz. Detaylı bilgi için dagfilmfest.org’a gidebilirsiniz.

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Etkinlikler, Hayat, Kent, Sanat ve Tasarım
Su altı ormanları sizi bekliyor

Kaliforniya'da deniz altında bulunan Kelp ormanları doğa harikası.

Kapat