Ormansızlaştır(ma)

Artan dünya nüfusunu doyurmakta olan tarım ilk bakışta mantıklı gözükse de, neredeyse 1 milyar insan açlık sınırında yaşamakta.

Öyleyse, açılan onca tarım arazisi, ormansızlaştırma ve ekilen tohumlar nerelere gidiyor?

999999999999

Yapılan araştırmalara göre dünya 11 milyar insanı besleyecek kadar ürün vereblmekte, fakat bu ürünlerin önemli bir oranı bizi besleyen hayvanların yemi olarak kullanılmakta.

2013’de Environmental Research Letters gazetesinde yayımlanan habere göre, tarımdan elde edilen mahsullerin %50’si insanları beslemekte, %36’sı hayvancılık için kullanılmakta, %9’u ise biyoyakıta dönüşmekte.

Yalnızca nefes almakla kalmayıp vahşi yaşama da yuva olan ormanlar yeryüzünün %31’lik bir bölümünü kaplamakta. Öyle ya da böyle her yıl ortalama 16 milyon hektar orman yok olmakta. Ormansızlaştırma insanoğluna en büyük kötülük. Yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan bir katliam. Gözümüze görünmese de neredeyse her an gerçekleşen bir eylem. Çünkü her dakika 36 futbol sahası büyüklüğünde orman ortadan kaybolmakta ve “orman olma” özelliğini kaybetmekte.

Yangınlar, tarım ve hayvancılık, rant, gelişime göre ağaç baltalama ve tabii ki iklim değişikliği. Bunların içindeki döngü çoğu zaman gündemimizde yer değiştirse de, kendilerini yıkım sırasına sokmakta zorlanıyorum.

Ama eğer rakamlarla açıklayacak olursak, ormansızlaştımanın iklim değişikliğine etkisi büyük, sera gazı yayılımının %15’lik bir bölümüne sebep olmakta.

Ayrıca ormansızlaştırmanın ayrı bir kaygı uyandırdığı yanı da yağmur ormanlarının akıbeti. Biyoçeşitliliğin neredeyse anavatanı olan yağmur ormanları, bize durumu türleri tehlikede olan canlıların sayısıyla açıklar vaziyette. Son 50 sene içerisinde Amazon ormanlarının %17’sini kaybetti.

Ormansızlaştırma hızlı bir şekilde gerçekleşebilir. Buna en etkin yöntemler tabii ki nereden geldiğini bilmediğimiz yangınlar. Burada akla ilk gelen, ormansızlaştırmanın % 80’inden tropik tarıma dayalı olan palm yağı üretimi ve iklim değişikliğinin getirdiği hızlı artan sıcaklığın sonucundaki yok olmanın sorumlu olması.

BUNU DA OKU:  Durban Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Toplantıları’ndan gözlemler-4

111111111

 

Türkiye’nin şu andaki gündeminde pek oturmasa da, palm yağı şu anda dünyanın değerli ormanlarının bulunduğu ülkelere çok büyük tehditler savurmakta. Örnek olarak, Endonezya yok ettiği alanlarla, senede 20,9 milyon tondan daha fazla yağ üretiyor. Malezya ikinci olarak 5 milyon hektar üzerinde 18,8 milyon ton yağ elde ediyor.

Palm yağı yalnızca abur cuburda değil, ucuz oluşundan dolayı siz fark etmeseniz de tabağınıza ve evinize girmiş olabilir. En azından yapabileceğimiz bir şey var: Ambalajlı gıdaların etiketlerini okumak.

Dünya topraklarının %40’ı tarıma ayırılmış durumda. Bunda palm yağı büyük rol üstlenmekte. Fakat hayvansal tarımın da verdiği zarar göz ardı edilemez. Dünyadaki tarım alanlarının 3’te 1’inin ise hayvan tarımı için kullanıldığını unutmayalım.

Akıllarda yer edem palm yağı dışında ise, bilinmeyen bir tehlike soya dikkatimizi çekmekte.

Edindiğimiz verilere göre Türkiye 2011 yılında ise, 26,421 hektar alandan 106,722 ton üretim sağlayabilmiş. Türkiye’de tarım arazisinin 28 milyon hektar civarında olduğunu hatırlatalım.

2222222222222

En çok yem üretim sanayisinde kullanılan soya ayrıca çocuk mamasında da kullanılması talep edilen bir gıda.

Arjantin ise bu durumdan sosyo-ekonomik olarak müzdarip. Yediğimiz tabağın bir diğer politik yönünü ise, artan soya fiyatları ile birlikte daha çok herbisit ve daha çok kanser vakası.

Arjantin’de, soya fasülyesi tarlalarının %40’ı uluslararası şirkteler tarafından kiralanıyor. Büyük ekim havuzları ile çalıştıklarından, küçük ölçekli çifliklerden daha fazla kira ödeyebiliyorlar. Bu durum kente hareketi başlatıyor. Ve ardından fazla verim almak isteyen yatırımcıların da toprağı verimsizleştirmesi ile sonu gelmeyen sağlık tehditleri savuruyor.

1990’dan beri soya fasulyesi ekimi 4 katına çıkmış. Bunula birlikte bazı ekim alanlarındaki herbisit kullanımı ise 11 katına çıktı.

Et Atlası verilerine göre Arjantin genelinde yaşanan ölüm sebeplerinin %10’u kanserden kaynaklanıyor. Ekimlerin yapıldığı alanlarda ise bu oran %30’dan bile fazla.

BUNU DA OKU:  Amazon'dan mektup var: "Biz dehşet içerisindeyiz, yakında sizler de aynı durumda olacaksınız"

Soya hakkında daha fazla bilmeniz gerekenler ve ormansızlaştırma ile ilgili olarak kapladığı alandan bahsedelim. Üretilen soya fasülyesinin sadece %6’sı tabağa ulaşabiliyor. Geriye kalanarı ise hayvan yemi için tüketiliyor.

88888888888

Şu ana kadar dünyayı kaplayan soyaya ayrılmış tarım alanı yüz milyon metre kare. Bu alan Fransa, Almanya, Belçika ve Hollanda’nın toplamına eşit.

WWF Almanya’dan gelen umut dolu hesaplamalar da şu yönde; eğer Alman popülasyonu, et tüketimini azaltacak olursa, tarım alanı için ihtiyaç duyulan toprak 1,8 milyon hektar azalabilir.

Dünyada doymayı bekleyen 1 milyar birey varken, tüketilen gıdaların nereden tabağınıza geldiğini unutmayın. Belki birkaç ağacı ve belki de insanlığı kurtarabilirsiniz.

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Hayvanlar, Kent, Topluluklar
Avrupa turundan Bisikletli Sahaf’a

Rüzgar Yolgezer hiçbir şıkkı seçmedi ve kendi rotasını çizdi. İlk röportajımızı okuyanlar bilir “Havuçlu Pırasanın Gücü Adına” diyerek ideallerini bisikletiyle...

Kapat