Paskalyada yumurta yerine karbon yakalayanlar

Paskalya tatilleri sırasında Bati dünyasında çocuklar yumurta yakalama oyunları oynarken iklim dünyasında karbon yakalamayla ilgili önemli gelişmeler yaşandı.

Yazıya başlarken hemen önemli bir denklemi hatırlayalım. NetSıfır dünyasına hızla ilerlerken etrafımızdaki eforların ve konuşmaların (ve hatta bizim yazılarımızın) çoğu emisyonların azaltılması üzerine odaklanmış durumda. Ancak endüstriyel devirden beri insanlık olarak atmosfere salmış olduğumuz milyarlarca tonluk karbon orada duruyor. Emisyonları azaltmak denklemin önemli bir kısmı, ancak var olan karbonun endüstriyel ölçekte bir şekilde geri çekilmesi de önemli bir kısmı.

Nisan başında yayımlanan ve yine alarm zilleri çalan yeni IPCC raporunda da vurgulandığı üzere, 2050’de NetSıfır hedeflenirken denklemde sadece emisyonları azaltmak NetSıfır’a ulaşmaya yeterli olmayacak ve aynı anda atmosferden ciddi miktarlarda karbonun da geri çekilmesi gerekiyor.

Havuz analojisini kullanmak gerekirse, havuzu uzun suredir pislik atarak kirlettik ve simdi attığımız pisliği azaltmak için harıl harıl çalışıyoruz, ancak sağlıklı yüzebilmek için havuzda var olan pislikleri de temizlememiz gerekiyor.

İşte tam bu konu üzerinde çalışan İsviçreli iklim teknoloji şirketi Climeworks önceki hafta 650 milyon dolar yeni yatırım aldığını anons etti. Yatırımcılar arasında yine İsviçreli Partners Group ve Singapurlu GIC’nin yanı sıra Baillie Gifford, Swiss Re, Carbon Removal Partners, Global Founders Capital, John Doerr, M&G ve BigPoint Holding var.

Climeworks atmosferde var olan karbonu vakumlu süpürge misali yeni geliştirdiği teknolojisiyle vantilatörler aracılığıyla direk olarak havadan çekiyor. Filtreler karbon dioksit dolunca 80 ila 100 derece santigrat ısıya yükseltiliyor. Bu ısı karbon dioksitin salınmasını ve yakalanmasını sağlıyor. Sonra jeoloji bilimi devreye giriyor: suyla karıştırılan karbon karışımı yerin altına pompalanıyor ve derinlerdeki bazalt kayalarla doğal reaksiyon sonrası bir kaç sene içerisinde kaya formatına dönüşüyor ve ilelebet yerin altında saklanmış oluyor. Basitçe söylemek gerekirse, küresel ısınmaya çok ciddi negatif etkisi olan karbon atmosferden alınıp toprağın altına gömülmüş oluyor.

BUNU DA OKU:  İklim değişikliği mesajı ile başlayan Rio Olimpiyatları, sürdürülebilirlik vaatlerinde sınıfta kaldı

2009 yılında kurulan Climeworks’ün bir önceki finansman turu Ağustos 2020’de 110 milyon dolar idi. O yatırım ile Eylül 2021’de şirket İzlandalı şirket Carbfix ortaklığıyla Orca adlı dünyanın en büyük atmosferden karbon yakalama tesisini açtı. Tesiste sekiz tane modüler kolektör ekipmanı çalışıyor ve her biri senede 500 ton karbonu atmosferden çekebiliyor, yani su anki kapasite toplamda senede 4,000 ton. Bu konuda çalışan başka şirketlere göre daha ucuz ve etkili bir teknoloji. Eylülden beri çalışan teknolojinin başarısı üzerine ispatlanma sureci ardından gelen bu yeni yüklü finansman ile şirket senede atmosferden milyonlarca ton karbon yakalayacak ölçeklere ulaşmayı hedefliyor.

IPCC senaryolarına göre 2050 yılına kadar havadan senede 10 milyar tona kadar karbon çekmeyi becermemiz gerekebilecek. Yani bu sayılara bakınca yolun ne kadar başında olduğumuzu anlıyoruz.

Climeworks’ün pazarlama öncülüğünü de not etmem gerekiyor. Su anda websitesine girip ayda 27 sterlinlik bir ödemeyle Climeworks’ün ayda 30kg, ayda 45 sterlinlik bir ödemeyle ayda 50kg, veya ayda 90 sterlinlik bir ödemeyle ayda 100kg atmosferden karbon çekip ilelebet yerin altına yollamasına abone olabilirim. Su anda gezegenimizde 13,660 ‘iklim öncüsü’ bu aboneliklerden satın almış durumda. Ayni şekilde şirketler için de bir fırsat var: son bir kaç ayda Swarovski (5 senelik anlaşma), Rothesay (10 senelik anlaşma), LGT (10 senelik anlaşma), ve BCG (10 senelik) gibi şirketler Climeworks ile anlaşmalarını anons etmiş durumdalar. Hatta daha bir kaç hafta önce yazdığımız müzik grubu Coldplay’in de turneleri kapsamında Climeworks ile de çalıştıklarını da ekleyelim.

Gecen hafta bu konuda çok önemli bir başka anons daha yapıldı. Alphabet, Meta, Stripe, Shopify ve McKinsey 925 milyon dolarlık The Frontier Fund adlı yeni bir fon ortaklığına girdiler. Fonun hedefi yine atmosferden karbon temizlemek. Yeni kurulan şirket ve girişimcilerin fona başvurması ve fonun seçimleri sonrası bu şirketlerin desteklenmesi hedefleniyor. Seçim kriterleri:

BUNU DA OKU:  Biliminsanları: Dünya 'sıcak seraya' dönüşme riski taşıyor ve bu durumdan geri dönülemez

1-yakalanan karbon ne kadar uzun süre yakalanmış kalabiliyor,

2-teknolojinin kurulması ne kadar çok yer kaplayacak,

3-teknoloji ölçeklendiğinde yakaladığı ton başına maliyeti 100 doların altına inme ihtimali var mı,

4-ölçeklendiğinde senede en az 500 milyon ton yakalama potansiyeli var mı,

5-tesislerin yer aldığı bölgelerde lokal topluluk ve halka etkisi nasıl olacak? Gelişmeleri merakla izleyeceğiz.

Yine geçen hafta ABD’li ünlü teknoloji yatırımcısı Chris Sacca’nın iklim teknoloji yatırım şirketi Lowercarbon Capital yeni bir fon toparladığını açıkladı. Yeni fonun adı Karbon Fonu ve ulaştığı miktar 350 milyon dolar (Stripe bu fonda da yatırımcı). Sacca ve ekibi bu yeni fon ile aynen atmosferden karbon temizleme teknolojilerine yatırımlar yapacaklar. Yaptığı anonsta Sacca her zamanki rahat ve esprili yazış stiliyle yeni Karbon Fonunun hedeflerini ve konudaki heyecanını güzel anlatıyor. Yukarıdaki havuz analojisinde ondan esinlendim (ama o ‘pislik’ yerine başka bir kelime seçmiş).

Yatırımcıların emisyonları azaltan teknolojiler yanı sıra atmosferden karbon temizleme teknolojilerine de yatırım yapmaya başlamaları gerçekten epey heyecan verici bir gelişme. Bir kaç sene önce var olmayan ve devasa ebatlara ulaşma potansiyeli olan yepyeni bir sektörden bahsediyoruz. Henüz endüstriyel ölçekte bir temizleme yapamıyoruz ama bu bahsettiğimiz yatırımlar hayal bile etmekte zorlandığımız bir geleceğin başlangıcı anlamına geliyor olabilir.

Tabi bu yeni karbon yakalama teknolojilerinden bahsederken son bir hatırlatma yapmak zorunda hissediyorum. Aslında elimizde kendimizi bildik bileli atmosferden karbon çeken ve toprakta saklayan bir teknolojimiz var. Hem patentli değil ve ücreti akıl almayacak kadar çok düşük, hem de dünyanın zengin-fakir bütün ülkeleri bu teknolojiden yararlanabiliyor. Evet, ölçeklenmesi biraz uzun sürüyor ve bu teknoloji ilelebet karbonu saklayamıyor ve bir noktada geri bırakmak zorunda ama yüzlerce yıllık bir depolama kapasitesine sahip. Akıl sağlığımıza kadar uzanan pozitif yan etkileri bile var. Ancak bu teknolojinin ekipman ve aplikasyonları bizden önceki nesiller tarafından gayet güzel yüklenmiş olmasına rağmen bizim nesiller bu ekipmanları hızla yerlerinden söküyorlar. Halbuki bu teknolojiyi tekrar dünyanın her köşesinde yaygın şekilde kullanmak iklim krizine karşı çok önemli bir silahımız.

BUNU DA OKU:  Yeşil Politika Online Eğitim Programı başlıyor

Bu teknolojinin adı da ağaç.

Dini inançlara göre Paskalya Hazreti İsa’nın ölüp dirilişini kutluyor. İsa ölürken kendinden önceki günahları sahiplenmişti. Biz de bir nevi bizden önceki atmosfer günahlarını temizlemek zorundayız.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Yalın Karadoğan

Doğasever, amatӧr doğal hayat gӧzlemcisi, ara-sıra yazar, Londra’da sivil toplum kuruluşu Turkey Mozaik Foundation kurucularından, private equity yatırımcısı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Banner Right Side, Finans, İklim Değişikliği, Yenilenebilir Enerji
İzmir’de yeşil alanlar sulama gerektirmeyen bitkilerle tasarlanıyor

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, iklim krizi ve kuraklığa dirençli bir kent yaratma çalışmaları çerçevesinde İzmir'de yeşil alanlara sulama...

Kapat