Elon Musk en iyi karbon yakalama teknolojisine 100 milyon dolar verecek

Geçtiğimiz hafta Tesla markasıyla , uzaya yolladığı Space X ve yenilikçi teknojilere yatırıyımla tanıdığımız Elon Musk Twitter’da en iyi ‘karbon yakalama’ teknolojisini geliştiren  kişiye 100 milyon dolar vereceğini vaad etti.

Peki son yıllarda çok sıklıkla duyduğumuz ‘karbon yakalama’ nedir? İklim değişikliğine bir çözüm müdür?

Bilim insanlarının yaptığı araştırmaların çıktılarına bakınca iklim değişikliğinin etkilerini değiştirmek için az zamanımız kaldı. Paris Anlaşması’na tarafa olan birçok ülke sıfır emisyon hedefleri belirledi. (Önemli not:Türkiye Paris Anlaşması’na taraf olmayan dünyadaki 7 ülkeden biridir. Ülke olarak karbon ayak emisyonlarına dair hiçbir taahhütte bulunmamıştır). Geçtiğimiz yıl Uluslararası Enerji Ajansı’nın (International Energy Agency) yaptığı bir açıklamaya göre, pek çok ülkenin bu hedeflere ulaşması için yapması gereken karbon yakalama teknolojilerini kullanmak olabileceğini belirtti.

Karbon yakalama ve depolama (carbon capture and storage), karbondioksit atmosfere salınmadan öncesi yakalamak ve böylece iklim değişikliğine sebep olan bu sera gazının negatif etkisini yok etmek için kullanılan teknoloji ve metodların tümüne verilen isimdir.  

İlk karbon yakalama projesi 1972 yılında Teksas’ta bir petrol sahasında uygulanmıştır.  24 yıl sonra, Norveç, Kuzey Denizi’nde Sleipner olarak bilinen dünyanın ilk entegre karbon yakalama ve depolama projesini hayata geçirmiştir. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinde 43 adet ticari amaçla kullanılan büyük ölçekli karbon yakalama ve depolama tesisi bulunmaktadır. Ancak bu endüstriyel tesisler Paris Anlaşması hedefleri dahilinde azaltılması gereken karbondioksit miktarının %1’inden azını yakalayabilmektedirler. Karbon yakalama ve depolama teknolojileri aslında daha ziyade büyük sanayi ve enerji santrallerinden çıkan emisyonları yakalamayı hedeflemektedirler. Sanayi tesislerinde bacalara konabilecek solventlerle, karbondioksit yakalamak mümkün olabilir. Karbondioksiti yakaladıktan sonra önemli bir adım da bunun nerede saklanacağıdır. Daha çok yerkürenin derinliklerinde saklanması konuşulsa da bu aslında oldukça maaliyetlidir. Ancak bazı akıllı projeler, saklanan karbondioksiti gazlı içecekler için kullanmaktan bitki yetiştirmeye kadar farklı yöntemlerle kullanmışlardır.  Bu teknolojilerin özellikle daha çok gündeme gelmesinin sebebi, demir çelik, çimento gibi sera gazı salımına katkısı büyük tesislerin değişmesinin ve temiz enerjiye dönmesinin zorluğundandaır. Bir diğer sebep ise son yıllarda sıklıkça duyduğumuz hidrojenin potansiyelidir. Hidrojen temiz yanan bir gaz olarak fosil yakıtların yerini alabilir. Hidrojeni, su moleküllerini hidrojen ve oksijen gazlarına ayırmak oldukça maaliyetli olduğundan, karbon yakalama hidrojeni kullanma için de oldukça etkin bir yöntem olabilir.  

BUNU DA OKU:  Kritik noktaya yaklaşıyoruz

En etkili karbon yakalama ve depolama yöntemi nedir?

Ağaçlandırma ve Ağaçsızlanmaya Engel Olma

En etkili karbon yakalama  yolu her zaman ağaçlandırma ve ağaçsızlaşmaya engel olmaktır. Ormanlar yeryüzünün karbon emisyonlarının 1/3’ini depolamaktadırlar. En etkili karbon saklama yöntemi olmasına rağmen yeni ormanlar yetiştirmek çok zaman almaktadır. Bunun yanında olan ormanlarımıza sahip çıkmak halen en etkili yöntemlerden biridir. Ancak son yıllarda dünya nüfusunun gittikçe artmasıyla ortaya çıkan gıda ihtiyacı ormansızlaştırma için beklenmedik bir tehdit oluşturmaktadır. 

Toprağın Karbon Depolması

Bitkiler ölünce, fotosentezleme ile atmosferden aldıkları karbondioksit toprağın parçası olur. Toprakta saklanan bu karbondioksit ellenmediği takdirde 1000 yıldan fazla orada kalabilir ya da iklim koşulları ve tarım şartlarına göre hızlıca atmosfere salınabilir.  Uluslararası İklim Değişikliği Komisyonu (IPCC) raporuna göre karbondioksiti toprakta depolayabilme yöntemi en ucuz yöntemlerden biri olmakla beraber, atmosferden 2 ile 5 gigaton karbondioksiti de 2050’ye kadar yok etme kapasitesine sahiptir.  Karşılaştırmak için, sadece 2017’de dünyadaki tüm enerji santralleri 32.5 gigaton karbondioksit salımı yaptılar.

Toprakta karbonu depolamak sadece sera gazları salımını azaltmakla kalmıyor aynı zamanda toprak sağlığını iyileştirirken, tarım verimlerini de arttırıyor.

Bazı karbon yakalama ve depolama yöntemleri

Biyoenerjiyle Karbon Depolama

Biyokütelenin yakılmasıyla ortaya çıkan karbondioksit yakalanabilir. Halen oldukça pahalı bir yöntem olmasına rağmen en çok potansiyeli olan çözümlerden biri olarak görülmektedir. Amerika’nın İllinois eyaletindeki bir etanol tesisi 1.4 milyon tondan fazla karbondioksit yakalamış ve saklamıştır.

Karbon Mineralizasyonu

Doğal kimyasal yöntemler kullanarak olsa da muhtemelen suyu ve doğayı kirletebilen bir teknoloji olduğu için halen doğa dostu demek zordur. Farklı kaya formasyonlarının içine sıvı verilerek oradaki karbondioksiti ortaya çıkaran bir yöntemdir. Daha çok kireç taşı ve kalkerli kayalarda kullanılan bu yöntemde şu ana kadar en başarılı projelerden birisi İzlanda’da Reykjavik’tedir. Yenilenebilir bir enerji kaynağı olan jeotermal enerjiyle çalışan bu tesis oldukça az karbondioksit salımı yapmaktadır.

BUNU DA OKU:  İklim değişikliği diyeti: Klimataryen nedir, nasıl olunur?

Karbondioksiti havada yakalamak

Arizona Eyalet Üniversitesi’nden bir bilim insanın ‘yapay ağaç’ adını verdiği bir projenin üzerine inşa edilmiş bir fikirdir. Pleksiglas içinde bir yapay ağaç hayal edin. Yaprakları ve dalları yerine, havadaki karbondioksiti bir filtre içine çekiyor. Karbondioksit ağaçtaki gibi meyveye, köklere dönüşmez ama ters kimyasal bir yöntemle toplanır. 2019’dan bu yana oldukça ilgi çeken bu yöntem her geçen gün daha da geliştirilmektedir.

Mavi karbon-Okyanusların gücü

Yakın zamana kadar, mavi karbon, yani okyanusta karbon yakalama çok az ilgi gören bir konuydu. Ancak okyanusların karbon depolamadaki bilinmeyen gücünü farkeden yatırımcılar ve iş insanları şimdi bu konuya eğilmiş durumdalar. Örneğin, e-ticaretle tanıdığımız Shopify bu yıl 5 milyon doları bu teknolojileri araştırmak için yatırım yaptı. Yosun ormanlarının, denizin derinliklerinde karbon saklamanın imkanları konuşuluyor. Ancak tabii bütün bunlar olurken okyanustaki ekosistem nasıl zarar görmeyecek bunu kestirmek güç.

Karbon salımı ve yakalamak doğru bir yaklaşım mıdır?

İklim değişikliğini azaltmak bizim elimizde. Bir yanden endüstri devriminden beri gittikçe büyüyen ve doğayı hiçe sayan bir mekanizma, diğer yandan acilen harekete geçmemizi gerektiren gerçekler. Karbon yakalamak ve saklamak atmosere karbondioksit salımı yapan tesisleri aklamak için bir yöntem midir? Asıl yapmamız gereken aslında bu tesisleri ortadan kaldırmak mıdır? Tek bir yanlış veya doğrunun olmadığı ama harekete geçmemizin elzem olduğu bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. Elon Musk’a dönüp, en iyi teknoloji doğaya sahip çıkmamız, ağaçsızlandırmaya dur dememiz gerekiyor diyesim geliyor ancak içinde olduğumuz çarkın büyük ve kompleksliği yeni teknolojileri de gözardı etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Geri Dönüşüm, İklim Değişikliği, Yenilenebilir Enerji
Montreal’den Topraksız Tarım Örneği

Susuzluğun gittikçe hayatımızı tehdit ettiği şu günlerde, hidroponik tarım (topraksız tarım) hem su tüketimini azaltmak, hem de gıda talebimizi karşılamak

Kapat