Türkiye’de ve dünyada organik tarım

Giderek gündelik hayatımızda daha çok kullanmaya başladığımız “organik” kelimesi, alışkanlıklarımızın değişmeye başladığının bir göstergesi.

Bu kavramın her gün biraz daha popülerleşmesinin sebebi etrafımızı saran betonlaşma, seri üretimin içine karışan kimyasallar, hayatımızın bir parçası haline gelen GDO’lu ürünler ve kâr amacıyla göz ardı edilen standartlar ile tüketicinin ürüne karşı olan güvensizliği olarak sıralanabilir.

Gıda sektörünün de etkilendiği bu yönelim, şehirlerde giderek yaygınlaşırken, tüketicinin de daha sık karşısına çıkmaya başlıyor. Genel olarak organik gıdanın pahalı oluşu akıllara ilk gelen özelliklerinden biri olurken, yapılan harcamaların daha sağlıklı bir yaşam için yapılan bir yatırım olduğunu unutmamalı.

Organik gıda ve tarım ile ilgili bilip bilmediklerinizi tekrar gözden geçirmeniz için hazırladığımız bu yazıyı sizlere sunuyoruz.

Neden organik tarım?

“Organik tarım tüm canlılara ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren; yetiştirilicikte, insana ve çevreye zararlı sentetik kimyasal ilaç, hormon ve gübrenin kullanılmadığı bir tarım yöntemidir.”

42332423

Organik tarım sadece toprağın işlenmesi ve bu süreçle sınırlı kalan bir pratik değil; paketlemeden, pazarlamasına kadar sürdürülebilir prensiplere sahip olan bir uygulama. Tohumdan sofralarımıza ulaşıncaya kadar; yetiştiricilik, işletme, paketleme, etiketleme ve depolama uygulamaları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın takip ettiği kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından denetleniyor.

Bugün modern tarım olarak da adlandırdığımız konvansiyonel tarımın amaçlarından biri başta artan dünya nüfusunu doyurmak olsa da, kullanılan yöntemler büyük sağlık tehditleri oluşturuyor.

Ekonomik büyüme adı altında, ticarete açılan seri üretimde kullanılan sentetik gübreler, kimyasal ilaçlar ve toprağı verimsizleştiren monokültür (belirli bir bitki türünün bir bölgede çok yaygın olarak uzun yıllar boyunca yetiştirilmesine dayanan bir tarımsal yöntem), modern tarımın doğaya verdiği zararlardan birkaçı.

34534534(14)

Toprağı verimsizleştiren kimyasal ilaçlar, yer altı sularına kadar işleyerek ekosistemi olumsuz yönde etkilenmesine ve pek çok canlının ölümüne sebep oluyor.

BUNU DA OKU:  Artvin artık daha yavaş

Bu durumdan sadece doğanın değil, bizim de etkilendiğimiz su götürmez bir gerçek.

Foodnews.org’da yayınlanan bir çalışmaya göre, konvansiyonel yolla bize ulaşan gıdaların üzerinde bulunan ilaç kalıntılarının kanser, üreme ve doğum bozukluklarına; hormonal etkileşimde beyin, sinir ve bağışıklık sisteminde hasara yol açtığını ortaya koyuyor.

Organik tarımda verimlilik düşük mü?

Bu soruya yanıt verirken konvansiyonel tarımda doğanın gördüğü zararın getirdiği verimsizlik problemini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün yayımladığı rapora göre, 1961- 2006 yılları arasında, sentetik azotlu gübrelerin kullanımı kat ve kat artarken, dünya çapında tahıl grubunun verim artışı yalnızca %1,5 olmuş.

Konvansiyonel tarımda, sentetik gübrenin kullanımı toprağın kalitesine zarar verirken, her sene daha fazla sentetik gübre kullanımına ihtiyaç duyulur. Bu durum maliyetin artmasına sebep olur ve toprağın verimini azaltır.

Peki ya besin değerleri?

medicine versus fruit

2001’de yürütülen bağımsız bir araştırmaya göre, 21 vitaminin ve mineral öğesinin organik ürünlerde daha bol olduğu belirlendi. Bu vitaminlerin içinde tabii ki hepimizin ihtiyaç duyduğu magnezyum, fosfat ve C vitamini de var.

Organik tarımın iklim değişikliğine etkisi

Organik ürünlerin iklim değişikliğini önlemede rol oynadığını biliyor muydunuz?

Rodale Enstitüsü’nün 30 yıllık uygulamalı ve karşılaştırmalı araştırmalarına göre, organik tarım konvansiyonel tarıma göre %45 daha az enerji kullanıyor.

Greenpeace’in 2009 yılında yayımladığı rapor ise, organik tarım uygulamasının sera gazı yayılımını %70 azaltabileceğini ortaya çıkarıyor.

Organik tarım ve istihdam

Greenpeace’in 2009’da yayımladığı “Defining Ecological Farming” raporuna göre, organik tarım yoksul ve kırsal kesimde çiftçilerin maliyetlerini artırmadan istihdam yaratıyor. Özellikle pahalı olan kimyasalları kullanmadan, çiftçiler harcamalarının büyük bir kısmını iş gücüne harcayabiliyor.

Ayrıca Birleşmiş Milletler raporuna göre, organik tarım konvansiyonel tarıma göre %30 oranında daha fazla iş gücü sağlıyor.

BUNU DA OKU:  "Hiç farkında olmadan insanları, hayatı, kültürü sömüren bir sistemi destekliyor olabiliriz."

Dünyada organik tarım

5645645

Dünyada organik tarım, 1980’li yıllarda aile işletmelerinin elinde başlamış olsa da, şimdilerde ticari bir boyut kazandı. IFOAM raporuna göre dünya genelinde sertifikalı ekolojik tarım yapan ülke sayısı 162. Bu üretim 37,2 milyon hektar alanda 1,8 milyon çiftçi tarafından gerçekleştiriliyor.

Dünya sıralamasına göre ise, Avustralya 12 milyon hektar alanla birinci. 4,5 hektar alanla Arjantin ikinci ve üçüncü ise 2 milyon hektar alanla ABD.

Türkiye’de ise, organik tarım Avrupa ülkelerinin ekolojik tarım talepleri doğrultusunda başlamış. IFOAM’ın 2012 raporlamalarına göre Türkiye’de 42 bin 460 çifçi, 442 bin 581 hektarda oragnik tarım yapıyor. Bu miktar Türkiye’deki tarım alanlarının %1,81’ini oluşturuyor.

Organik ürün pahalı mı ucuz mu ?

Pahalılık göreceli bir kavram. Sağlıklı gıdaya harcanılan bedel, hastalıkları evinizden uzaklaştıracağı gibi, ilaç masraflarınızı da azaltır. Pazar fiyatlarına göre, organik ürünlerin konvansiyonel ürünlerden her zaman pahalı olmasının başlıca sebepleri şunlar:

  • Organik tarımda, mekanizasyonun yeri iş gücü dolduruyor.
  • Kontrol sertifikasyonları ve denetleme maliyeti artırıyor.
  • Bu duruma pazarın darlığı da eklendiğinde fiyatlandırma her zaman daha yüksek oluyor.

Kısaca ne kadar fazla organik gıda üretip tüketirsek, bu gıdaların satış fiyatı o kadar düşüyor.

Organik ürün etiketlerinde nelere dikkat etmeliyiz?

34534534543(4)

Organik ürünün tanımı kişiye göre değişir. Kimine göre köyden gelmiş olduğu için bir ürünün organik olduğuna karar veririz, kimine göre ise gıda katkı maddesi kullanılmadığı için o ürün bizim için organiktir.

Bu konuya kesinlik getirmek için, belirli kriter ve standartlara ihtiyaç vardır. Aksi halde, doğal, köy ürünü gibi ifadeler tüketici için yanıltıcı olabilir.

Organik tarımın standartlarına uygun olarak üretilen ürünlerin paketlemelerinde, organik tarım logosu kullanma zorunluluğu vardır.

Türkiye’de, organik sertifikalı gıdaların iki logosu olmak zorunda: Organik Tarım Türkiye Cumhuriyeti Logosu ile denetleyen kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının logosu.

BUNU DA OKU:  GDO'ya hayır demek için Cumartesi sizi bekliyoruz!

Organik ürünlere nasıl ulaşabiliriz?

Organik ürünlere hızla yayılan organik pazarlardan, internet pazarlama projelerinden, organik ürün satan dükkânlardan ulaşabiliriz.

Buğday Derneği işbirliği ile kurulan %100 Ekolojik Pazarlar İstanbul’da Şişli, Kartal, Beylikdüzü, Küçükçekmece ve Bakırköy’de bulunuyor. Ekolojik Üreticiler Derneği ortaklığında kurulan, Zeytinburnu, Kadıköy ve Maltepe organik pazarlarında da organik sebze ve meyveler bulunabiliyor.

Kaynak: National Geographic Türkiye, IFOAM Annual Report 2012

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Beslenme, Çocuk ve Bebek, Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gıda, Gıda Gündemi
Hükümet liderleri New York’ta halk sokakta

20-21 Eylül tarihlerinde dünyanın dört bir yanında milyonlar sokaklara çıkacak, "Laf Değil Eylem" isteyecekler

Kapat