Documentarist’in yeşile dokunan filmleri

Her yıl birbirinden güzel belgesellere ev sahipliği yapan Documentarist bu haftasonu başlıyor. 28 Mayıs – 2 Haziran arasında gerçekleşecek festivalin yeşile dokunan filmlerini seçtik. İyi seyirler!

Bisikletler Arabalara Karşı (Bikes vs Cars)

“Bisikletler Arabalara Karşı” hepimizin üzerinde konuşmamız gerektiğini bildiğimiz bir küresel krizi; iklim, dünyanın kaynakları ve arabalarla kaplı şehirleri bizlere gösteriyor. Sürekli büyüyen, kirli ve gürültülü bir trafik kaosu. Bisiklet bu değişim için harika bir araç ancak şahsi araba satışından her yıl milyarlarca dolar kazanan güçlü menfaat sahipleri işlerini korumak için lobi ve reklam yapmaya devam ediyorlar. Filmde daha iyi şehirler için mücadele eden ve trafikte dikkatsiz sürücüler yüzünden ölen bisikletçilere rağmen bisiklete binmekten vazgeçmeyen aktivistlerle tanışıyoruz.

Yol (The Road)

Yönetmen Zhang Zanbo, Hunan bölgesindeki büyük bir otoyolun etrafındaki inşaatta yaşanan hak ihlallerini çevre halkı, inşaat şirketi ve çalışanların gözünden dört ayrı bölümde belgeliyor. 2008 yılında Çin hükümeti, ekonomiyi hızlandırmak için alt yapı çalışmalarına 586 milyar dolar yatırır. Yeni otoyol yatırımı Başkan Hu’nun üç aşamalı stratejisinin ve 30 yıldır süregelen modernizasyon projesinin bir parçası. Ancak uygulamada projeye parti üyeleri, kötü niyetli çalışanlar ve yerel mafya sebebiyle işin içine rüşvet karışır. Yerel halka ait birçok ev yol yapımı için kullanılan patlayıcılar sebebiyle zarar görürken inşaat şirketi zararı tazmin etmekte direnir. İnşaat şirketinin kapalı kapılarının ardında ise inşaatı engellemeye çalıştıkları durumda halka saldırı, hatta onları tutuklatma planları yapılmaktadır. Bu sırada bir müfettiş inşaatın hem çürük hem de kaçak olduğunu keşfeder. Bununla birlikte bir çok işçiye ücretlerinin ödenmediği ve yol yapımı sırasında kullanılan patlayıcılar yüzünden 19 işçinin öldüğü ortaya çıkar. Uzak bir diyardan, bize fazlasıyla yakın bir hikâye…

Ben Chut Wutty

Ormanların yok edilmesiyle yerli halkların yaşam alanlarının da azaldığı Kampoçya’da, Prey Lang ormanlarını korumak için halkın direniş örgütleyen karizmatik çevre aktivisti Chut Wutty, “Önce beni hedef almazlar sandım” diyordu. Ancak ordu geldiğinde Wutty kendini yerde ve namlulun ucunda bulur, halkın desteği ile kurtulur. Wutty ne kadar sarsılsa da yıkımı durdurmak için direnmeye devam eder. Ta ki beş ay sonra, dağların içindeki tomruk alanında vurularak öldürülene kadar. Sonrasında bu cinayetin ardında kim var ve onsuz devam edebilir miyiz sorularıyla baş başayız.

Gözyaşı Yolu

Gözyaşı Yolu Başta Yeşil Yol projesi olmak üzere Karadeniz yaşam alanında gerçekleştirilen hidroelektrik santraller, Karadeniz sahil yolu, maden ocakları, Cerattepe gibi talan projelerinin yöre halkı, kültür, ekoloji, insan, doğa ve yaşam üzerinde etkilerini konu alan bir belgesel. ‘Devlet Benim!’ söylemiyle tanınan Havva Ana’dan Sunay Akın’a koca bir yaşam mücadelesinin hikâyesi…

Kavar

Kavar, Van gölüne bakan bir grup köyün ortak coğrafi adıdır. Kavarlılar, 90’lı yıllarda terk etmek zorunda kaldıkları köylerine, 2000’li yılların başında geri dönebildiklerinde yeniden kurmak zorunda oldukları bir yaşamla karşılaşırlar. “Kavar”, haksızlıklar, yorgunluklar ve yoksunluklara yenik düşmeden, yaşamı yeniden kurma heyecanını yitirmeyen insanların tanıklığıdır. Belki de daha çok Kavarlı kadınların ve doğanın coşkusunun hikâyesi…
#direnayol

#direnayol, trans aktivist Şevval Kılıç’a Gezi direnişinin coşkusuna yakalanmış 21. Istanbul LGBTI Onur Haftası’nda eşlik ediyor. Belgesel, günümüz Türkiye siyasetinde hatırlamamız gereken umut, mizah ve dayanışma dalgasına tanıklık eden kanunsuz bir görsel işitsel yolculuk.

Katık

Geri dönüşüm sektöründe çalışan insanların geçim sıkıntılarını ve iktidar odaklarının bu işi ele geçirip sokakta bu işi yapan insanları nasıl saf dışı bırakmak istediklerini anlatan bir kısa belgesel.

Rest

İzmir’in Karaburun ilçesine bağlı 400 yıllık Yörük köyü olan Yaylaköyü’nde Rüzgâr Elektrik Santrallerinin (RES) kurulmasından itibaren köyde bir takım sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunlar, köy ahalisinin ayrışmasına ve kurucu rmayı da içerisine alarak, birbirleriyle restleşmesine sebebiyet vermiştir. Film ortaya çıkan bu sorunları sosyolojik, ekolojik, psikolojik ve ekonomik yönleriyle irdeleyerek gözler önüne sermektedir.

Son Nefes

Soma maden faciasının ardından epey zaman geçti ve bugün hala acılar taze. Unutuldu mu unutturuldu mu? Kesin olan bir şey var o da bu ailelerin yüreğinde asla silinmeyecek derin bir acı bıraktığı. Kazadan 336 gün sonra başlayacak olan mahkemeye hak ve adalet arayışı için acıları kalplerinde tazeyken, yumruklarını sıkarak yürüyorlar. İsmail Çolak 26 yaşındaki oğlunu (Uğur Çolak) maden kazasında kaybetmiş bir baba. Eve ekmek götürebilmek için madene girdiğini söylediği Uğur’un cesareti ve onuru, babanın gözlerini dolduruyor. Uğur kazadan sağ çıkmasına rağmen arkadaşlarını kurtarmak için madene tekrar girmiş ve bir daha çıkamamış. Eşlerini kaybetmiş kadınlar bu mücadeleyi omuzlarında yükseltiyorlar. Tek dertleri “bundan sonra iş kazalarının olmaması”. Kaybettikleri, evlatları ve diğer işçilerin geleceği için mücadele ediyorlar. Hepsinin ortak duygusu hesap sormak! Ateş düştüğü yeri yakıyor, Soma’da acı bir kelimenin çok ötesinde ve tarifsiz. İşte bu film, onların hikâyesi.

Filmlerin seans bilgileri ve bilet satın almak için burayı ziyaret edebilirsiniz.