Ağaç Dikmek, Orman Ekosistemi, Yaban Kedileri ve Kurtlar Üstüne

Çevre konusunda çalışırken yatırımın yanında filantropinin de büyük yeri var. Aslında gösteriş amaçlı veya yeşil yıkama olmayan filantropi yatırımdan çok da farklı olmamalı. Yatırım yapıldığında yatırımın getirisi hesaplanıyor ve bekleniyor, eğer getirisi zayıf ise o yatırımdan ileride uzak duruluyor ve başka yatırımlar kovalanıyor. Filantropi de öyle olmalı, eğer çevre veya herhangi bir konuda bir kuruma bağış yaptıysanız sizi o bağış ile nasıl bir etki yapmaya yardımcı olduğunuzu ve nasıl bir – evet, aynı kelimeyi kullanacağım – getiri beklediğinizi düşünmeye davet ediyorum. Eğer beklediğiniz getiriyi ve etkiyi göremezseniz o kuruma bir daha destek olmayacaksınızdır.

2021 Akdeniz yaz orman yangınları sonrası duyguların yoğun olduğu dönemde para bağışları ve ağaç dikme kampanyaları yapıldı. Akabinde orman uzmanlarından ağaç dikme konusunda bilimsel açıklamalar yapılarak Akdeniz ağaçlarının orman yangınları sonrası popülasyonu yenileme kapasitesine sahip olduğu, yanan ormanların yerine bilinçsizce ağaç ekmenin faydalı olmayabileceği, zaten bakanlık ile çalışmadan ormanlaştırmanın söz konusu olmadığı halka hatırlatıldı. Elbette ki çölleşmekte olan Türkiye’nin ormanlaştırılması için dört bir yandan dört kolla çalışılmalı ama bilimsellikten uzaklaşılmamalı ve konuya gönülden destek olan bireyler de yapmış oldukları değerli bağışlarla tam olarak ne yapıldığını takip etmeli, bu soruya tatmin edici cevap veremeyen aracı kurumlara da bir daha güvenmemeli.

Yeri gelmişken Doğal Kapital adli son yıllarda telaffuz edilmeye başlanan yeni bir kavramı anlatalım. Ağaç dikmek filantropi, nasıl yatırım olsun…değil mi? Doğal Kapital kavramı doğada yapılan ağaç dikme, ekolojiyi onarma, denizleri temizleme veya ekoturizm gibi yatırımlara bir değer biçmeyi hedefliyor. Örneğin belediyenin diktiği ağaçlar sel felaketlerinde ekonomik hasarı önlüyor ve bu değer hesaplanabiliyor, veya karbon yakalama hesaplaması sayesinde büyük şirketlere karbon kredileri verilebiliyor. Yatırımcı da yine başka finansal enstrümanlar gibi yatırımından ölçülebilir bir getiri bekliyor. Özellikle karbon kredileri kısmı uluslararası bir şirket için NetSıfır dünyasına yaklaşırken bir rol oynayacağı için, örneğin çokuluslu şirket yatırımcının parasıyla Türkiye’de ağaç dikerek karbon kredisi alabiliyor, bu işten de hem Türkiye hem yatırımcı hem de şirket kazanıyor. Tahmin ediyorum ki bu kavramı önümüzdeki yıllarda daha çok konuşacağız.

BUNU DA OKU:  Tarımın doğa dostu olması için organik olması gerekli mi?

Ormanlar çok karışık ekosistemler. İçinde yaşayan canlıların aralarındaki komplike ilişkileri ve birbirilerine olan bağımlılıkları üzerinde biliminsanları sayesinde sürekli yeni şeyler öğreniyoruz.

Benim de kurucularından olduğum sivil toplum kuruluşu Turkey Mozaik Foundation da Türkiye’deki orman yangınları sonrası bir destek fonu açtı. Bağışçıların muazzam desteği ile başvurular sonrası seçilen beş tane kurumun kısa ve uzun vadeli çalışmalarına destek oldu. Bu kurumlar Doğa Koruma Merkezi Vakfı, Emek Benim Kadın Derneği, Hayata Destek Derneği, Yuva Derneği ve Natura Derneği.

Her biri birbirinden değerli bu çalışmaların arasında, Natura’nın başvurusu yanan alanlarda yaşayan ve habitatının kötü etkilendiği yaban kedisinin popülasyonu ve yaşamıyla ilgili. Yaban kedisinin yangınlar sonrası durumunu ve rekabete girdiği türleri çalışmanın yanı sıra, iki yaban kedisi ve bir karakulağa uydu vericisi takarak ve fotokapanla izleme çalışmaları yapmayı da amaçlıyor. Anafikir, Anadolu’da yaşayan yaban kedisini korumak.

Başvuruları değerlendirirken Yönetim Kurulumuzda yaban kedisini korumanın orman için önemini konuştuk. Benim de aklıma ABD’de Yellowstone Milli Parkındaki kurtların hikayesi geldi.

On dokuzuncu yüzyıldan itibaren Yellowstone civarlarındaki çiftlik sahipleri kurtları sistematik bir şekilde yok etmek için büyük çabalar sarf ettiler. Ve başardılar da: 1926’da son kurt sürüsü de yok edildi. 1930’lardan sonra artık Yellowstone’da tek tük kurt bile görülmez oldu. Çiftlik sahipleri nasıl korkunç bir yanlış yaptıklarını bilmiyorlardı.

Yırtıcı türlerden kurt doğal olmayan bir şekilde ekosistemden çıkınca geyik nüfusu sadece boz ayılar tarafından yeterince azaltılamadığı için bir anda patlamaya başladı. Artan geyik nüfusu da ormanları damdazlak etmeye başladı. Geyikler boz ayıların çok sevdiği dut ve benzeri meyveleri tamamen temizledikleri için ayılar yemek bulmakta zorlandılar. Özellikle nehir kenarlarını tamamen temizleyen geyikler oralardaki küçük ağaç fidanlarını yok ettiler. Normalde sürekli tetikte ve hareket halinde olan geyikler Yellowstone’da yırtıcı türden kaçma dertleri olmadığı için uzun süreler su da içebilecekleri nehir kenarları gibi sabit noktalarda afiyetle karınlarını doldurabildiler. Nehir kenarlarındaki söğüt ve kavak gibi ağaçlara çok ihtiyacı olan kunduzlar bundan çok kötü etkilendiler ve nüfusları azalmaya başladı. Kunduzların ve kunduz barajlarının azalması nehir akış hızının artmasına yol açtı. Mühendis kunduzların barajlarının azalması amfibi ve balık türlerinin de azalması anlamına geldi. Bu durumda ormandaki kuşlar yeterince gıda ve yuva bulamamaya başladılar ve kuş tür ve nüfuslarında azalmalar gözlemlenmeye başladı. Özellikle kuzgun veya kartal gibi kurtların öldürdüğü hayvanların kalan leşini temizleyen kuş türleri Yellowstone’da pek görülmez oldular. Kuş sesleri artık ovalara yayılmıyordu. Kuşların azalması tohumların dışkı yoluyla taşınmasını azalttı ve ormanın türlülüğüne negatif etkide bulundu. Kurtların artık dalaşmadığı çakal nüfusları artarken tavşan ve fare gibi küçük kurbanların sayısı azaldı, onlar azalınca da onları yiyen şahin, tilki veya gelincik gibi diğer türler de azaldılar. Nehir kenarları fidanlardan, yaban hayattan ve besinlerden arınınca vejetasyon yok olmaya başladı ve çorak alanlara dönüştü. Nehir kenarları çoraklaşınca toprak tamamen etkisiz hale geldi ve sel durumlarında toprak sürüklenip gitti. Nehirler sürekli yer değiştirip durdu. Erozyon vakalarında ciddi artışlar görüldü. Orman ve coğrafya darmadağın olmaktaydı.

BUNU DA OKU:  Glifosat ve kanser tartışmaları: Monsanto Roundup ile ilgili raporları etkiledi mi?

1995 yılına kadar Yellowstone böyle berbat bir devir geçirdi. O sene artık büyük yanlışın farkına varan bilim insanları Kanada’dan özellikle bu iş için yakalanan kurt sürülerini yavaş yavaş Yellowstone’a geri getirmeye başladılar. Tabi ki geyik dolu orman ortamlarında kurt nüfusu artmaya ve geyik nüfusu azalmaya başladı, geyikler sürekli hareket halinde nerede besin bulabiliyorlarsa orada beslenmeye başladılar ve ağaçlar hızla tekrar büyürken son yirmi beş yılda bütün yukarıda saydıklarımız tersten yaşanmaya ve ekolojik denge, biyoçeşitlilik ve coğrafya yavaş yavaş tekrar yerine oturmaya başladı.

Yaban kedilerinin Akdeniz ormanlarındaki önemini düşünürken yaban kurtların Yellowstone’daki hikayesi ormanın ne kadar karmaşık ilişkiler barındıran bir ekosistem olduğuna dair harika ve klasik bir örnek. En iyisi mümkün mertebe insanlık olarak ormanın işine dışarıdan pek karışmamak ve dengesini bozmamak. Bir ormana bir canlı türünü eklemek ya da çıkartmak, veya bir ağaç türünü eklemek ya da çıkartmak gibi müdahaleler iyi niyetli de olsalar bilimsel olarak çalışılmalı. Yaban kedisi, kurt, şahin, kunduz, gelincik, geyik, hepsinin düzende bir yeri var ve bu vahşi hayvanların ne kadarını ormanda tutabilirsek ormanın sağlığı için, ormanın sağlığı da insanlık için o kadar iyi olacak.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Yalın Karadoğan

Doğasever, amatӧr doğal hayat gӧzlemcisi, ara-sıra yazar, Londra’da sivil toplum kuruluşu Turkey Mozaik Foundation kurucularından, private equity yatırımcısı.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Banner Right Side, Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Hayvanlar, İklim Değişikliği
“Yanan evimi tekrar ayağa kaldırabilirim ama denizi kaybettiğimizde bu geri döndürülemez”

Mimar Sinan Üniversitesi resim bölümünü büyüdüğü Çamburnu'na taşınmış, Çamburnu Doğa Sanat ve Kültür Derneği'ni kurarak bölgedeki çevre sorunları ile mücadele...

Kapat