Ballıkayalar’da bir gün

Yaz aylarında çokça tatil-dinlence-macera hevesiyle buluştuğumuz yeşil, kahverengi, mavi tonlarıyla nedense kışın selamı sabahı kesiyoruz. Havaların soğuması ve başlı başına “kış” mevsimi çoğumuzu kapalı mekanlara, her ne yapıyorsak sadece ona iten bir sebep. Ama bana göre bu sadece bir “bahane”.

Durum böyleyken, “yolculuk” kelimesinin sadece “yaz” ile çağrışım yapması hep beni düşündürmüştür. Elbette ki gezmek görmek her mevsim harikadır ama kış mevsimi birçoğumuz için bu “yolculuk” algısından dışlanıyor.

Geçtiğimiz hafta sonu yolum bir tırmanışçı grubuyla Gebze ilçesindeki Ballıkayalar’a düştü. İyi ki de düştü! Birkaç hafta önce bulunduğum Harmankaya tırmanışından sonra, üzerine iyi bir pratik fırsatını yakalamış oldum.

000987678

Ballıkayalar, doğal sit alanı olma özelliği ile kendi dokusunu doğa severler ile buluşturan bir vadi. 1,5 km’lik uzunluğu ile Ballıkaya Deresi iki bloğu birbirinden ayırarak kanyon olma özelliğini kendi tabiatına ekliyor.

Pazar sabahı saat 8 sularında evden ayrıldım ve 2 saat sonra Gebze’nin Tavşanlı köyüne ulaşarak güne başladık. Günlük ihtiyacımız olan yiyecek ve içeceği edindikten sonra hızlı bir kahvaltı eşliğinde son durak olan Ballıkayalar Tabiat Parkı’na 10 dakika içinde ulaştık.

3335646567

Karşılaştığımız görüntüden günün ne kadar güzel geçeceği belliydi. Yağmurlu bir gün planlayarak çıktığımız yol bize öyle bir kıyak geçmişti ki güneş ışıkları gözümüzü kamaştırıyordu. Bu görüntü çoğumuzu harekete geçirecekti. Sonuçta tırmanışçılar, bizi karşılayan parktaki havuz etrafında çoktan toplanmıştı bile.

Bu arada Ballıkayalar’ın hikayesini es geçemem. Eğer tırmanış geçmişinden bahsedecek olursam, bu vadinin Türkiye’de tırmanış deyince akla gelen ilk yer olduğununun altını çizmeliyim. Coğrafi özelliklerinden öte, Türkiye’deki kaya tırmanışının da tarihçesini başlatan bir niteliğe sahip diyebiliriz belki.

1970 yıllarda bir avuç tırmanışçının rota açmasıyla başlayan bu serüven artık 100’ü aşkın rotasıyla, pek çok kişiyi doğası ile buluşturuyor ve tırmanışı sevdiriyor. Bize de mis tabiat harikasını solumak ve yaşamak kalıyor.

BUNU DA OKU:  Bombalara Karşı Sofralar 1 yaşında!

5555987890_(1)

O gün kanyonun kalabalık oluşu tırmanış seçeneklerimizi biraz daraltmış olsa da, kendimize uygun ve tırmanışı çok da kolay olmayan bir kayaya ulaştık. Ve ardından iki arkadaşımız lider çıkışıyla tırmanışı başlatmış oldu.

İstanbul’a belki de en yakın kaçış rotası olarak nitelendirebileceğimiz Ballıkayalar’a eğer tırmanmak üzere geliyorsanız öncelikle, kanyonundaki yükselen kayalarında zorlu-zorsuz patika yollarından yürüyüp geçmeniz gerekiyor. Sonrasında ise, yükselerek ilerlediğiniz kayalıklardan, kanyonun tepelerindeki 10 metreden başlayıp 20 metreyi bulan taş duvarlara sarılabilirsiniz.

Ballıkaylar’ın bu noktada bizlere sunduğu seçenek ise her seviyeye uygun rotalara sahip olması. Eğer tırmanışa olan hevesinizi gidermek veya bir başlangıç yapmak istiyorsanız, büyük ihtimalle buraya pek çok kez yolunuz düşecektir. Biz bu aşamada orta derecede zorluğa sahip bir noktadan başlayarak bol bol pratik yaptık.

9999987987(1)

Park o kadar zengin ki karşı blokta sizin gibi tırmanışçıları uzak bir mesafeden de olsa izlemek mümkün. Ayrıca rotaların boşluğuna göre yer değiştirme imkanınız da var, ama gözünüzü dört açmanız gerekiyor. Buraya çok talep var.

Soğuk taş ve karşılaştığınız çeşitli zorluklar sabrederek elinize kolunuza nasıl sahip çıkmanız gerektiğini size öğretiyor. Üstelik sadece tırmanarak değil izleyerek de olsa pek çok tecrübe edinmeniz mümkün.

10.30 civarında vardığımız bölgeyi 15.30’da terk ettik ve 4’ten fazla farklı rota ile haşır neşir olduk. Tırmanış kadar dinlenmenin de eğlenceli olduğu bu bölgede tabii ki karşılaştığımız sorunlar olmadı değil.

Maalesef, kanyonun kimi misafirleri kanyon kadar sessiz değildi. Sonuçta oraya sadece kafamızı dinlemeye değil, doğayı da dinlemek için gitmiştik.Daha da önemlisi bu durum tırmanışçılar için konsantrasyon sağlamayı engeller vaziyetteydi.

Bu kahverengili habitatta sayınız ne kadar olursa olsun çıkardığınız gürültü, attığınız çöp kadar kalabalık oluyorsunuz. Bu durumda doğanın sizin üzerinizde bırakacağı iz yerine, siz doğa üzerinde bir iz bırakmış oluyorsunuz.

BUNU DA OKU:  Altı ülke grip aşılarına 'hayır' diyor


35654567656765

Günün sonunda dar yolları izleyerek girişteki başka bir rotaya ilerledik. Gün ışığını fırsat bilerek tırmandık. Dönüş yoluna geçtiğimizde hava neredeyse tamamen kararmıştı. Güzel bir gün geçirmiştik. Ve ardından pazar akşamı İstanbul’a dönmekten pek memnun olmasak da yola çıkmıştık.

Hızlı kentleşme ve çevremizi saran teknoloji, alternatif olarak kapalı veya açık alanda yapılan spor ve aktivite sektörünü harekete geçirdi. Hızlıca artan ‘fitness center’lar, “fit olmak”, “mutlu kalmak” hayatlarımızda ayrı bir önem kazandı.

Bir günlük kısa bir macera sonunda, defalarca deneyimlediğim şey tekrar kendi üzerimde doğrulanıp kanıtlandı. Yürüme bantlarına karşı bir günlük tabiat deneyimi, kendinize yapabileceğiniz en verimli iyilik.

Tabii ki bunun bir de şartı var: Siz doğaya iyi bakın, ki o da size iyi bakabilsin!

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoturizm, Hayat, Kent, Spor
2014’te hayalini gerçekleştiren bisikletli gezginler

'Bilmek isteyen yola çıkar' diyeyim, farazi konuşmayalım ve bu sene hayallerini gerçekleştiren bisikletli gezginlerin hikayelerini paylaşayım.

Kapat