Bu Benim Balığım!

“Ben böyle gördüm, bizde balık böyle pişer.”
17-20 Ekim tarihlerinde İstanbul ilk kez bir uluslararası Slow Food etkinliğine ev sahipliği yapacak: Slow Fish İstanbul!

Bu etkinlikte film festivalinden sohbetlere, akademik sunumlardan aşçılarla pişirme atölyelerine, çocuklarla etkinliklerden sohbetlere ve panellere geniş bir yelpazede pek çok etkinlik gerçekleşecek.

Bu vesile ile Slow Food sizleri denizlerimizin, sucul hayatın ve bağlantılı kültürlerin sürdürülebilirliğine katkı vermeye çağırıyor: Deniz besin zincirinin en alt halkasında bulunan hamsi gibi küçük balıklar, pek çok deniz canlısı için önemli birer besin kaynağı.
Elbette bizler için de!

Normal koşullarda hızlı üremeleri ve kısa yaşam döngüsüne sahip olmaları bu küçük fakat çok değerli balıkların stoklarını sağlıklı tutuyordu. Ancak son zamanlarda kimi sorumsuz ve hesapsız uygulamalar belirli bölgelerde bu küçük balıkların varoluşunu tehlikeye soktu. Bugün, dünya genelinde, tutulan balığın (FAO verilerine göre) % 40’ı balık ve tavuklara yedirilmek üzere yem yapımında kullanılmakta!
İnanabiliyor musunuz?

Balığın küçüğüne herkes “ucuz protein” diye bakıyor!
Ne haksızlık!
Halbuki o balığı avlayan reislerin denizde çektikleri çile, bu balığı bize veren denizin bizim taleplerimize yetişmek için kaybettiği bereket ortada: balık, doğadan avladığımız son besinimiz, doğa ile son yaban ilişkimiz.

Hadi!
Hakkını verelim! Onu nasıl baştacı ettiğimizi reçetelerimizle kanıtlayalım!

En geleneksel,
en aile yadigarı,
en ekonomik,
en yöresel
küçük balık reçetelerinizi paylaşın, bizimle!

Sizleri istavritin, izmaritin, sardalyanın ve hamsinin onur konuğu olacağı bir yemek yarışmasına katılmaya davet ediyor, aileden, yöreden ne gördüyseniz, en sürdürülebilir olandır diyor, geleneklerinizi kağıda dökün, bizimle paylaşın istiyoruz.

10 Ekim 2013 tarihine kadar yemek tariflerinizi bize ulaştırmış olmalısınız,
bakın, kurallar neler:

1. Amatör ya da profesyonel, bu yarışma herkese açık.
2. Yarışmaya istediğiniz kadar reçete ile katılabilirsiniz, kısıtlama yok.
3. Sadece ve sadece küçük balık kullanacaksınız, yani izmarit, istavrit, sardalya ya da hamsi.
4. Ama reçeteniz ana yemek de olur, atıştırmalık da. Orada hiç sınır yok.
5. Yollayacağınız reçetenin uygulanmış halinin en az bir fotoğrafını yollamalısınız.
6. Reçetenizde yerel ürün kullanmayı tercih etmelisiniz, yani bölgenizin tereyağı meşhursa, onu kullanın, margarin değil.
6. Reçeteniz aile yadigarı ise hikayesini yazmayı sakın ihmal etmeyin.
7. Reçeteniz sizin kendi yarattığınız bir reçeteyse ne zaman, neden, kimin için gibi bilgileri ekleyin.
8. Reçetenizin her bütçeye uyup uymayacağı bu yarışmanın en önemli sorusu, maliyetini hesaplayın, başvurunuza ekleyin.
9. Tarifinize bir isim verin.
10. Adınızı, adresinizi ve size ulaşabileceğimiz bir telefon numarası eklemeyi unutmayın.

BUNU DA OKU:  Buzulların altında yaşam izleri
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Gıda, Gıda Gündemi, Hayvanlar
Kentsel tarım alanları yok edilirken: Gümüşdere

Vasıfsız ilan edilip atık su arıtma tesisi haline getirilmesine karar verilen Gümüşdere’deki tarım arazileri hakkında Beyhan Uzunçarşılı ile konuştuk.

Kapat