Buz ve Gökyüzü: Bir iklim adaleti öncüsünün hikayesi
2015 yılı bir ilke daha imza attı ve CO2 seviyeleri 400 milyonda bir parça (ppm) seviyesini geçti. NASA’nın Mayıs ayında havadaki CO2 oranlarını açıklaması ile insanlık bir rekor daha kırmış oldu.
Paris İklim Zirvesi’nde de kabul edildiği şekilde insanlığın etkisi gezegeni değiştirmeye devam ediyor. Böylelikle, CO2 seviyesini biliminsanlarının ölçebildiği 400bin yıllık tarihin en yüksek seviyeye çıkarmış oldu. Bu durumun etkilerine buradan göz atabilirsiniz.
Ama biliminsanları nasıl 400bin yıl öncesinin CO2 seviyelerini ölçebiliyor hiç düşündünüz mü? İşte 25 Aralık Cuma günü vizyona girecek Buz ve Gökyüzü (La Glace Et Le Ciel) belgeseli bu buluşun hikayesini anlatıyor.
Ülkemizde de büyük beğeniyle karşılanan İmparator’un Yolculuğu belgeseliyle Oscar Ödülü’ne layık görülen Luc Jacquet, bu sefer Cannes Film Festivali’nde galasını yaptığı Buz ve Gökyüzü belgeseli ile eko-sinema kültürüne yeni bir eser daha veriyor.
Jacquet, Buz ve Gökyüzü ile bu sefer iklimbilimci Cladue Lorius’un hikayesini anlatıyor. Lorius hayatını Antartik’te muazzam derinliklere inip, buz sondajı yapmaya adamış bir biliminsanı. Bu sondajlar üzerinden elde edilen veriler bize iklim değişikliğini, hacmi giderek artan sera gazlarına bağlı olduğunun kesin kanıtı sağladı.
Lorius, Güney Kutbu’nın buzullarında daha derine inerek, buzun içinde sıkımış şekilde bulunan fosilleşmiş kalıntılar üzerinden, yüzbinlerce yıl önceye kadar havanın o anki sıcaklığını ve havadaki karbondioksit miktarını ölçebileceğini keşfetti.
Cladue Lorius’nun araştırmaları, NASA’nın CO2 grafiğinde de görüldüğü üzere son yüzyıldaki CO2 artışının ve sıcaklık değişiminin kol kola ilerlediğini gösteriyor. Şu an 83 yaşında olan Lorius, keşfinin,yavaş ve zahmetli bir şekilde, hakim bir eğilime dönüşmesini görmüş.
Yeşilist olarak bizim de İstanbul Fransa Başkonsolosluğu, İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Mars Production’ın daveti ile Türkiye galasında izlediğimiz Buz ve Gökyüzü’nün oldukça ilgi çeken kişisel bir yanı da var. Yumuşak ve ilgi çekici bir dil ile bir iklimbilimcinin gençliğini ve idealizmini, aynı zamanda keşfini kamuoyuna duyurmak için uğraşını anlattığı bir hikaye bu.
Claude Lorius ile beraber ilk önce 900 metredeki 40.000 yaşındaki buzula sondaj yapıp, sonra Sovyet mühendislerin yardımı ile 3.600 metreden 400.000 bin yıl önceye gittikçe, izleyiciler basitçe anlaşılan ve elle tutulur bulgulara duygusal olarak da bağlanıyor.
Lorius’un karlı dağların ve buzulların üzerindeki 360 derecelik çekimleri, hem filmdeki Fransız romantizmini, hem de karşı konulamaz bir gerçek olan Claude Lorius’un kahraman kişiliğini öne çıkarıyor. Sadece Lorius değil; filmin doğa çekimleri, zaten bu konuda ustalığını İmparator’un Yolculuğu belgeseliyle gösteren Luc Jacquet’in bir başka şaheserlerinden biri.
Belgesel aslında inkar endüstrisi tarafından darbe yiyen iklim adaleti mücadelesine bir çağrı. Hatta Lorius izleyice apaçık bir şekilde meydan okuyor: “Artık biliyorsunuz. Peki şimdi ne yapacaksınız?”
Bizim de zevkle ve etkilenerek izlediğimiz bu belgeseli, tüm okuyucularımıza öneriyoruz. Belgeseli aşağıdaki sinema salonlarında izleyebilirsiniz.
