Doğal kozmetikler için yerli etiket: EKO
Güvenilir ürünler bulmak bazen zor olabiliyor. Özellikle kozmetik ürünlerinin içinde bulunan bazı maddeler kısa vadede olmasa da uzun vadede cilt rahatsızlıklarına yol açabiliyor.
Günlük hayatımızın bir parçası olan bu ürünlerin sağlığımıza zarar vermeyeceğini anlamak için çözüm etiket okumak. Kozmetik ürünlerin içerisinde bulunan maddeleri incelemek ile beraber ürünün almaya hak kazandığı etiketler de çok önemli.
Türkiye’de genellikle bu etiketleri yabancı ürünlerin üzerinde görsek de, şimdiye kadar yerli kozmetik ürünleri bu etiketleri almaya teşvik edecek bir yapı yoktu. Bu problemi ise Türkiye’nin yerli etiketi EKO çözmeyi planlıyor. Biz de EKO’yu ve Türkiye’de eko-etiket pazarını konuşmak için EKO ekibi ile bir araya geldik.
Yeşilist: Projenizden biraz bahseder misiniz?
EKO: “Kişisel Bakım ve Kozmetik Sektöründe Ulusal Eko Etiket Yaklaşımının Geliştirilmesi ve Bilgi Transfer Platformunun Kurulması” adlı projemiz Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BU-SDCPC) tarafından yürütülüyor. Bu proje aynı zamanda İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Yenilikçi İstanbul Mali Destek Programı tarafından destekleniyor ve İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)’nin proje ortağı olarak yer alıyor.
Bu projemiz, eko etiket yaklaşımı ile kişisel bakım ürünleri için ulusal standart oluşturularak sektörde üretilen katma değeri yükseltmeyi; ekonomik faaliyetlerin bilgi ve teknoloji odaklı yürütülmesini sağlayarak, bölgenin ve ülkenin küresel rekabet düzeyini artırmayı hedefliyor.
Türkiye’de kişisel bakım ürünleri sektöründe, eko etiket yaklaşımını kullanan firmalar eko etiketlerini yabancı kuruluşlardan sağlıyor. Gönüllülük esasına dayanan EKO etiketimiz bu yaklaşımı sayesinde, sistemi tam olarak oturmamış olan eko etiket kavramının Türkiye’ye uygulanmasını ve böylece ürünlerin değerini arttırmayı hedefliyoruz.
Ekoetiketleme konularında ortaya konulan bilginin üretim sürecine entegre edilmesi, ekonomik değer elde etmek ve rekabet avantajı sağlamaya dönük proje paydaşları ve şirketlerde kurumsal kapasite oluşturulacaktır.
Böylece ekoetikete sahip olan kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinin ihracatı artırılarak belirlenen ihracat hedeflerine katkı sağlayacak ve yerel ve uluslararası ağlara katılımı kolaylaşacaktır. Dolayısıyla projemiz yenilik faaliyetlerinin artmasını sağlamakta ve ilgili aktörler arasında süreç yeniliğine örnek olacak şekilde bir ara yüz mekanizması geliştirmeyi hedeflemektedir.
Y: Neden kozmetik ürünlere odaklandınız?
EKO: Kişisel bakım ve kozmetik, her gün hayatımıza dokunan sektör olma özelliği taşıyor. Sabunlardan pamuklara, makyaj malzemelerinden tıraş ürünlerine kadar, kozmetik ürünler, çok geniş bir yelpazeye sahip. Çevresel ve sosyal ürünleri tüketicilerin güvenebileceği bir etiketle ayırmak, tüketiciler için seçim sürecini kolaylaştıracaktır.
Bununla birlikte Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkelerin büyük bir bölümü sürdürülebilirliği temel edinen pazarlara yönelik. Çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik konularına hem tüketiciler hem de de hükümetler düzeyinde giderek artan bir ilginin görüldüğü ve konuyla ilgili yasal düzenlemelerin giderek geliştiği bu dönemde böyle bir eko-etiketin önemi daha da artıyor.
Y: Kozmetik ürünlerin insan ve hayvan sağlığına etkileri konusunda sizce Türk tüketicisi bilinçli mi? Ve neler oluyor?
EKO: Çevre, insan ve hayvan sağlığına duyarlı ürünlere daha fazla ücret ödeme noktasındaki tüketici yorumları 2011 ve 2014 yıllarında Avrupa Komisyonu tarafından yapılan anketler sonucunda belirlenmiş. Türkiye’den de katılım gerçekleşen bu ankette görülüyor ki özellikle genç kesimler bu konuda hassas adımlar atmakta ve daha fazla ücret ödeme konusunda olumlu düşünen tüketici sayısında artış gözlemleniyor.
Y: Eko-kozmetik alanında dünyada önde gelen gelişmeler nelerdir?
EKO: İnsan ve hayvan sağlığı konusunda çevresel etiket yerine aslında etik etiket kavramı karşımıza çıkıyor. İskandinavya’daki Nordic Swan ve Avrupa Birliği Eco-Flower çok kullanılmakla birlikte düşük çevresel etkilere sahip kozmetik ürünleri temsil ederler. Leaping Bunny gibi Cruelty-Free simgeleri de, Avrupa ve Amerika’da etik kozmetik markaları için yaygın olarak kullanılmakta.
Yakın zamanlarda ise, yaklaşık 140 ülkeden güzellik sektörü delegelerini bir araya getiren Sürdürülebilir Kozmetik Zirvesi’nin Avrupa ayağı gerçekleşti. Zirve süresince konular sürdürülebilirlik parametreleri, etik etiketler, yeşil maddeler ve dijital pazarlama üzerinde yoğunlaştı.
Sadece ürün içeriğinde iyileşmeye gidilmesi değil, organik etkin maddeler yetiştirilmesi, etik hammadde sağlanması, çevresel ambalaj-paket tasarlanması ve atık yönetimi de eko-kozmetik alanında dünyada aktif olarak geliştirilmekte olan konular. Başlığı sürdürülebilir ve yeşil kozmetikler olan bu zirvelerin devamı Mayıs ayında New York’ta, Eylül ayında Sao Paulo’da, Kasım ayında Hong Kong’da ve Paris’te gerçekleştirilecek.
Y: Neden sürdürülebilir kozmetikler için yeni bir ekoetikete gerek var? Olan ekoetiketler yetersiz mi?
EKO: Aslında bu projemiz, var olan etiketlerin yetersizliğinden değil, ulusal yani Türkiye temelli bir ekoetiketin bulunmamasından dolayı projelendirilmiştir.
Örnek verecek olursak, bir firma herhangi bir ürünü için ekoetiket almak isterse yurtdışına başvurmakta ve o bölgedeki kriterleri uygulamaya mecbur kalmakta. Oysa ürünlerin çevre dostu olmasının değerlendirilmesi ülkelerin ulusal eylem planları ve stratejik hedefleri çerçevesinde yapılmalı.
Y: Bir eko-etiket geliştirmede nelere dikkat edilir?
EKO: Ekoetiketler, mal ve hizmetlerin ulusal ve uluslararası ticaretinin büyük bir hızla başlamasıyla paralel olarak gelişen bir güvenlik ve kontrol ihtiyacıyla birlikte ortaya çıkmıştır.
Ürün ve hizmetlerin belirli standart ve niteliklerde olduğunu garanti alan bu yaklaşım, ürünlerin nerede, ne zaman, hangi koşullarda üretildiğini; ürünün kullanım performansı ve hatta kullanım sonrası bertarafını veya yeniden kullanımını da içine alan tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel ve sosyal ayak izi bilgisini paylaşmaktadır.
Ürünle ilgili ekoetiket kriterleri geliştirilirken, dikkate alınacak hayat çevrimi aşamaları hammadde edinme, imalat, dağıtım, kullanım ve bertaraf olarak sıralanabilir. Bu kapsamda her aşamanın envanteri toparlanarak bir yazılım yardımı ile çevresel ayak izi oluşturulacak, sıcak nokta analizleri ile ürünün ekoetikete ulaşmasında iyileştirme önerileri getirilecektir. Daha önce de belirtildiği üzere, ülkelerin ulusal eylem planları ve stratejik hedefleri çerçevesinde yasal düzenlemeler ve ilgili yönetmelikler ile paralel olarak kriterler geliştirilecektir.
Y: Türkiye’de ekoetiketler açısından nerdeyiz?
EKO: İhracatın çevre ve sürdürülebilir büyümeye karşı yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu kapsamda Türkiye ihracatının %50’si sürdürülebilirliği temel almış gelişmiş pazarlara yapılmaktadır. 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı Çevre ana başlığında bulunan stratejik hedef “İhracat Yapısının Çevre ve Sürdürülebilir Büyümeye İlişkin Yükümlülüklere Uyumlandırılması” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu planda bulunan 46 numaralı eylem ise “İhracatçıların çevre standartlarına uyumu artırılacak ve eko-etiketleme konusunda bilgilendirilmesi sağlanacaktır.” şeklinde belirtilmiştir. 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı’nın bu maddesindeki “Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ülkelerde eko etiketleme gibi çevre standartlarına uyumlu ürünler pazara girişte önemli rekabet avantajı sağlamaktadır.
Bu sebeple AB ve diğer gelişmiş ülke mevzuatlarında sıklıkla yer almaya başlayan eko-etiketleme konusunda firmaların bilinçlendirilmesine yönelik eğitimlerin düzenlenmesi amaçlanmaktadır.” açıklamasından yola çıkılarak eko etiketleme konusunda ilgili üreticileri, perakendecileri, ilgili kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve nihai tüketiciyi bir araya getirecek olan bilgi transfer platformunun kurulması sağlanacaktır. Ayrıca eko etiket metodolojisinin kişisel bakım ürünlerine uygulanmasının başlanması ile Türkiye’nin Avrupa Birliği pazar payında daha baskın olması beklenmektedir.
Y: Bakanlığın ekoetiket çalışmasına hazırlıkta nasıl süreçler oluyor?
EKO: T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde Çevre Yönetim Sistemi ve Çevre Etiketi Şube Müdürlüğü kurulmuştur. Bu kapsamda uyum çalışmalarının tamamlanarak 2018 yılı başına kadar çevreye duyarlı ürün ve hizmetlerin çevresel duyarlılığını gösteren “Çevresel Etiket” ile etiketlenmesi hedeflenmektedir.
EKO hakkında daha fazla bilgi almak için http://ekoetiketplatformu.boun.edu.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz.