Dünya 5 Haziran’da Çevre Gününü kutluyor. Keşke biz de…

Biz ülkemizin doğasına, tüm canlıların yaşam hakkına sahip çıkan her yaştan, her düşünceden sivil toplum gönüllüleriyiz. Günlerdir Taksim Gezi Parkı’nda sembol haline gelen nöbetimizle, ülkemizin doğasına ardı ardına ve acımasızca indirilen darbelere karşı tek yürek olduk, hepimiz için direniyoruz, direnmeye de devam edeceğiz.

Bizler bu yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü ‘kutlanacak’ bir şey olmadığı için kutlamıyoruz. Ama bu pes ettiğimiz, yorulduğumuz anlamına gelmiyor. Aksine hiç olmadığı kadar başımız dik ve umutluyuz. Sivil toplum kuruluşları olarak; ilk kez halkımızı yaşama sahip çıkmak için sokaklara, meydanlara çıkarmak için çaba sarf etmedik. Duyarlı herkes, ağaçları korumak için kendiliğinden Taksim Gezi Parkı’nda toplandı, ağaçların başında çadırları yakılmasına, biber gazı ve tazyikli suya maruz kalmasına rağmen gece gündüz nöbet tuttu. Gelemeyenler sosyal medya aracılığı ile mesajlarımızı, yaşananları dünyaya yaydı. Ve yine ilk kez ekoloji temelli bir sivil toplum hareketi toplumun her kesiminden insanı bir araya getirdi.

Taksim Gezi Parkı Direnişimiz, sadece ağaçların korunması için değil suyumuzu esaret altına alan HES’ler, güneşimiz ve rüzgârımız varken dünyanın vazgeçtiği nükleer santrallerin inşasındaki ısrar, İstanbul’un geriye kalan son ormanlarını yok edecek, su havzasını kirletecek 3. Köprü, ülkemizin en verimli tarım toprakları Trakya’yı ne hale getireceğini düşünmek bile istemediğimiz Kanal İstanbul Projesi, maden ve taşocaklarından sonra ormanlarda petrol aranmasına izin verilmesi, Tabiat Kanunu ile tüm korunan alanları savunmasız bırakacak ‘yasal’ düzenlemeler, özetle ve maalesef saymakla bitmeyecek çoklukta insanın yarattığı ‘doğal olmayan’ felaketlere karşı. Taksim Gezi Parkı Direnişimiz, bu yatırım kararlarından dolayı doğayla bir bütün yaşam süren insanları, yaban hayvanlarını yerlerinden etmesine, çözüm arayanların suçlanmasına ve çözüm yollarının tıkanmasına karşı. Taksim Gezi Parkı Direnişimiz, hayvan haklarının korunmamasına karşı. Bugün, birkaç ağacın korunmasına indirgenerek tartışılan Gezi Parkı’nda olanlarla ilgili olarak doğru okunması gereken mesajlardan biri de yıllardır süregelen ve hayatımızı derinden ekleyen bu tür dayatmalardır.

BUNU DA OKU:  Caddebostan'da bu akşam çevre konuşulacak

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın çok yakın bir zamanda TBMM’de görüşülerek onaylanacak olması yüzünden endişelerimiz sonsuz. 2010 yılından itibaren verdiğimiz mücadelenin ve önerilerimizin dikkate alınmamasından ötürü üzgünüz. Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma(ma) Kanunu yüzünden ülkemizdeki orman alanları, sulak alanlar, kıyılar ve bütün diğer doğal alanlar geri dönüşü olmayacak tahribatlara karşı savunmasız kalacak.

Dünya 5 Haziran’da Çevre Gününü kutluyor. Keşke bizler de…

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Genel, Gündem, Kent, Mimari, Topluluklar, Yeşil alanlar
Bir zamanlar Gezi Parkı

Parkı mercek altına aldık.

Kapat