Dünya’nın en acayip 5 bitkisi
Yaşamın kendini sürdürebilme yeteneği o kadar güçlü ki, tek kökenden gelen varlıklar zamanla bulundukları yere göre kendini değiştirip yeni bir tür yaratabiliyor. Bunun en önemli örneklerinden biri de bitkiler.
“Modern insan”’dan yaklaşık 1 milyar yıl önce yeşil yosunlardan türeyen bitkiler, dünyanın tüm evrelerinde evrimleşerek, adapte olarak kendilerini korudular. Tabii ki bu süreç gerisinde sayılmayacak kadar çeşit bitki bıraktı. Ama bir kaç bitki var ki, kendilerini gördüğümüzde doğal sürecin büyüsüne kapılmamak mümkün değil.
1.Olağanüstü bir bitki: Welwitschia mirabilis:
İsminde Latince olağanüstü kelimesini barındıran bu bitki, isminin hakkını tam anlamı ile veriyor. Namibya çölündeki bu bitki belki çok “ yakışıklı” olmasa da, sadece 2 tane yaprağı olması ile ünlü. Evet, o resimde sadece 2 yaprak var.
Çok küçük bir gövdeden büyüyen bitki, büyüdükçe büyüyor ve bu ortalama 600 yıl kadar sürüyor. 65 milyon yıllık bu bitki türü, zedeleniyor, kesiliyor, sivil savaşlardan, virüslerden, insanoğlundan ve hatta dinozorları yok eden astreoidden sağ çıkmayı başarıyor. Yavaş yavaş, ilgi istemeden, sessizce ve gösterişsiz şekilde büyüyen bu bitkinin gerçekten olağanüstü olduğuna şüphemiz yok.
2. Lithops: Bitki olduğunu çaktırmayan taş
Güney Afrika’ya özgü bu zeki bitkiler, yağmur olmadığı zaman havadaki nemi toplayabildiğinden, çölde su arayan otoburlardan korunmak için böyle bir taklide başvurmuş. Bu taklitleri o kadar iyi ki, bazen uzmanlar bile onları bulmakta zorluk çekiyor.
Çoğu lithops(alıntaşı bitkisi) sonbahar ve kışın başında papatyaya benzeyen çiçekler açarlar. Bu durum sırlarını ortaya çıkarsa da, bitki olmanın güzelliği de bu çiçekler.
3.Cimpi Cimpi: İnsanı delirten bir güzellik
Dikenli güller, kaktüsler, zehirli sarmaşıklar gibi bir çok bitki kendini korumak için güçlü yöntemlere başvursa da, belki de hiçbiri Dendrocnide moroides ya da cimpi cimpi isimli bitkinin metotlarından öteye geçemedi.
Avustralya ve Endonezya’daki yağmur ormanlarını kendine ev edinen bitki, içi boş, saç kadar ince dikenlerinde, moroidin adlı bir nörotoksin bulunuyor. İsmi çok şeker olan bu bitkinin zehri insanlarda “asit ile yakılırken elektroşok ile işkence edilmek” gibi bir his vererek kurbanlarını delirmeye doğru yönelten bitki, köpek ve at gibi hayvanlarda direkt ölüme yol açıyor.
4. Jeriko’nun sahte gülü: Yeniden Diriliş Bitkisi
Beklemedik yerlerden güzellikler çıkabileceğini sanırım bu liste ile görmüş oldu. Gene bir çöl bitkisi olan Selaginella lepidophylla neredeyse tamamen kurumanın sınırına gelip, küçük bir topa dönüşüyor. Chihuahuan Çölü’nde yetişen bu bitki, havadaki nem geri geldiğinde hayatına olduğu yerden devam ediyor.
5. Dünyanın en büyük çiçeği ceset kokuyor:Rafflesia arnoldii
Doğada ironiyi görmek istesek sanırım bu çiçeğe bakmamız yeterli. Kuzenleri yasemin ya da lavanta gibi tatlı kokular vermeyen bu 7 kiloluk çiçek, açtığı zaman, bu tecrübeyi yaşayanların çürümüş et kokusu ile anlatabildiği bir koku yayıyor.
Aslında parazit bir bitki olan Rafflesia’nın görünürde hiç yaprağı, kökü ya da gövdesi yok. Bütün su ve besin ihtiyacını konuk bitkiden karşılayan bitki, o özel kokusunu çoğalmasını sağlayan polenleri yayan böcekleri çekmek için salıyor.