Durban Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Toplantıları’ndan gözlemler-2
TEMA Bilim Kurulu Üyesi ve ÇOMÜ Coğrafya Bölümü (Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı- Klimatoloji ve Meteoroloji) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş Durban’dan bildiriyor:
Durban iklim değişikliği toplantılarının, ötekilerin yanı sıra, en önemli yanlarından birisi, iklim değişikliğine ilişkin bilimsel ve teknik konuların ve yeni bulguların da tartışılmakta oluşudur.Bu kapsamda, iklim değişikliği bilimi ve yeni bulgular konusunda Durban’da iki önemli açıklama yapıldı. Bunlardan birincisi, toplantıların açılış gününde Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Sekreteri Bayan Reneta Christ’in İklim Değişikliğinin Etkileri, Etkilenebilirlik ve Uyum konulu Nairobi Çalışma Programı başlıklı gündem maddesine ilişkin olarak gerçekleştirmiş olduğu konuşmadır.Reneta Christ konuşmasında, IPCC’nin İklim Değişikliğine Uyumun Geliştirilmesi için Ekstrem Olayların ve Afet Risklerinin Yönetimi konulu IPCC Özel Raporu’nun, IPCC’nin 18 Kasım 2011’de Uganda’nın Kampala kentinde gerçekleştirilen toplantısında tamamlandığını açıkladı. Raporun başlıca sonuçları şöyle özetlenebilir:(1) Şiddetli yağışlar 21’nci yüzyılda dünyanın birçok bölgesinde olasılıkla artacaktır.(2) Tüm okyanuslarda beklenmemesine karşın, ortalama tropikal siklon (derin ve çok kuvvetli rüzgar üreten alçak basınç) maksimum rüzgar hızları olasılıkla artacaktır. Ancak, tropikal siklonların küresel oluşma sıklığı olasılıkla ya azalacak ya da değişmeden kalacaktır.(3) Kuraklık olayları, 21’nci yüzyılda bazı bölgelerde ve mevsimlerde şiddetlenebilecek.(4) Ortalama deniz düzeyi yükselmesi yüksek olasılıkla, aşırı kıyısal yüksek su düzeylerinin etkin olduğu alanlardaki yükselme eğilimlerine katkı sağlayacaktır.(5) Sıcak hava dalgalarındaki (3-5 gün ve daha uzun süreli yüksek hava sıcaklığı devreleri), buzulların geri çekilmesindeki ve permafrost (yüksek enlemlerdeki sürekli donmuş topraklar) bozulmasındaki değişikliklerin yüksek bir istatistiksel güven düzeyinde, örneğin yamaç duraysızlıkları, kütle hareketleri ve buzul göllerinin taşması gibi dağlarda gerçekleşen doğal olayları ve afetleri etkileyecektir.Benzer bir açıklama, 30 Kasım 2011 günü gerçekleştirilen BMİDÇS Taraflar Konferansı’nın sabah oturumunda IPCC Başkanı Dr. Rajendra Kumar Pachauri tarafından da yapıldı. Kuşkusuz bu açıklamalar, dünya ölçeğinde hem IPCC bilimcilerinin hem de çeşitli bilim dallarından binlerce bilimcinin gerçekleştirdiği özgün araştırmaların sonuçlarına ve bilimsel değerlendirmelerine dayanmaktadır.Birçok etkisine ve olumsuz sonuçlarına ek olarak, ister küresel isterse bölgesel ölçekte olsun, iklim değişikliği ekstrem (aşırı) hava ve iklim olaylarının sıklığında, şiddetinde, alansal dağılışında, uzunluğunda ve zamanlamasında değişiklikler oluşmasına neden olmaktadır. Örneğin, klimatolojik ve meteorolojik gözlemlerden elde edilen kanıtlara göre, 1950’lerden beri bazı ekstremlerde özellikle günlük ekstremlerde ve sıcak hava dalgalarının sıklığı ve uzunluğunda önemli değişiklikler ortaya çıktığını göstermektedir. Bu tür değişiklikler, Türkiye’de de özellikle 1990’lı yıllarla birlikte donlu günlerin azalması, sıcak günlerin ve gecelerin sayısının, gece en düşük ve gündüz en yüksek hava sıcaklıklarının artması, başka bir deyişle genel olarak sıcak hava dalgalarının sıklığının ve şiddetinin kuvvetlenmesi şeklinde kendisini hissettirmektedir.Öte yandan, aşırı hava ve iklim olaylarının ve afetlerinin doğasındaki ya da yönündeki ve büyüklüğündeki gelecek değişikliklerin modellere dayalı olarak kestirilmesi, aşırı olayın çeşidine, bölge ve mevsimine, gözlem verilerinin niceliğine ve niteliğine ve bunları oluşturan ve yöneten süreçlerin anlaşılma düzeylerine yakından bağlıdır. Bu yüzden de bu kestirimlerin yüksek doğrulukla yapılabilmesi henüz kolay değildir.Ayrıca, hava ve iklim ilişkili aşırı olayların ve afetlerin neden olduğu ekonomik kayıpların, yaygın bir alansal ve yıllararası değişkenlikle birlikte arttığı görülmektedir. Hava, iklim ve jeofiziksel olaylarla bağlantılı ekonomik kayıplar, gelişmiş ülklerde daha yüksek olmasına karşın, ölüm olayları ve GDP’ye oranla açıklanan ekonomik kayıplar gelişmekte olan ülkelerde daha yüksektir. Örneğin,1970-2008 döneminde, doğal afetlerin neden olduğu ölümlerin % 95’den fazlası gelişmekte olan ülkelerde oluştu.Hava ve iklim ekstremlerinin şiddeti, alansal ve zamansal ölçeklerde değişen bakı ve etkiye açık olma düzeyine ve ayrıca ekonomik, sosyal, coğrafi, demografik, kültürel, kurumsal, yönetişimsel ve çevresel etmenlere yakından bağlıdır.”