Felaket geçen iki yılın ardından Fukuşima
Bundan tam iki yıl önce, 11 Mart 2011 gecesi Japonya 9 şiddetinde bir depremle sarsıldığında tarihin en büyük nükleer felaketlerinden birinin yaşanacağı tahmin edilmiyordu.
8 şiddetinde depreme yuygun olarak inşa edilen Fukuşima nükleer santrali, deprem sonrasında gelen tsunamiyi teknik olarak kaldıramayınca üç gün içerisinde santraldeki üç reaktör infilak etti, onlarca kişi doğrudan çok yüksek oranda radyasyona maruz kaldı ve ardından radyasyon seviyesinin tüm halkın sağlığını ciddi tehdit edecek noktaya ulaşmasıylabölge, orada yaşayan yüz binlerce insanla birlikte boşaltıldı.
Bu denli büyük bir felaketi iki yıldır her gün yaşamak zorunda bırakılan bölge halkı barınak ve çadırlarda yaşamaya devam ediyorlar. Evlerine ne zaman ve ne şartlarda dönebileceklerine dair hiçbir kesin bilgi yok ve aradan geçen iki koca yılın ardından elimizde kalan radyasyonla yıkanmış dev bir toprak yığını ile korku dolu bir halk.
Felaket geçen iki yılın ardından Fukuşima‘da yara sarma çalışmaları devam ediyor. Yarın öbür gün gelecek bölgenin tamamen temizlendiği, herkesin güvenle evlerine döneceği (o da belki) açıklanacak fakat bu denli yoğun radyasyona maruz kalan toprak ve insanlar, hastalıklar, doğal olmayan çevresel sonuçlar, radyasyona bağlı hastalık ve kanser vakalarının önüne geçilemeyecek. Bu kabusu birebir yaşayan binlerce insanın hafızaları silinip yerine yeni anılar koyulamayacak. Fukuşima da Çernobil gibi, Meksika Körfezi gibi, insanın daha fazlasını elde etmek çevreye ve doğaya uyguladığı tüm gereksiz, etik dışı ve yapay müdaheleler gibi bir felaket olarak aklımızın bir köşesinde hep kalacak.
Doğanın işleyişine müdahelenin her seferinde bir öncekinden daha kötü sonuçlar doğurduğu, geldiğimiz bu noktada; Fukuşima da hiç istemememize rağmen aklımıza kazımak zorunda olduğumuz ve bizzat bizim bize yaptığımız bir diğer kötü niyetli eylem. Unutmayalım.