Geçmiş olsun: Üçüncü Köprü açılıyor

 

Açılışı bugün yapılan Üçüncü Köprü’nün inşasına proje açıklandığından beri karşıyız. Mimar, mühendis, uzman ve STK’ların tüm uyarı ve isyanlarına rağmen, İstanbul’un yeşil alanları talan edilerek, canlıların yaşam hakları hiçe sayılarak hayata geçirilen bu proje, kentte geri dönüşü olmayan hasarlara sebep olacak ve bu olumsuz sonuçlara İstanbullular olarak hep beraber maruz kalacağız. Aşağıda Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin bugün yayınladığı basın açıklamasını bulabilirsiniz.

hava_foto_ic

“Üçüncü köprü bir cinayettir!” (R. T. Erdoğan, İBB Başkanı, 2 Mayıs 1995)

 

R. Tayyip Erdoğan 1995 yılında İBB başkanı iken dönemin başbakanı Tansu Çiller 3. köprü konusunu gündeme getirdiğinde, “üçüncü köprü bir cinayettir” ifadesi ile bu tasarıya karşı çıkmışken bugün gerçekleşen bu “cinayet”in kutlamasını yapmaktadır.

İBB başkanı olarak Tayyip Erdoğan, 2 Mayıs 1995 tarihinde “üçüncü köprü cinayettir” görüşünü şöyle açıklıyordu: “Üçüncü köprü, toplu taşıma aleyhine gelişen bu kısır ve ters döngüyü daha da körükleyecek, özel taşımacılığı teşvik edecek ve İstanbul ulaşımının içine düştüğü çıkmazdan kurtarılmasına hiçbir katkı sağlamayacaktır. Halbuki, üçüncü köprü için sarf edilecek parayı, İstanbul’un raylı sistemine yatırırsak özel otomobillere yeni sürat yolları yapmak yerine duraklarda bekleyen perişan yolculara hizmet götürmüş oluruz.”

Cumhuriyet tarihi boyunca İstanbul’un yapılan tüm planlamalarında kentin kuzeyinin mutlak korunması gereken alan olarak ayrılması öngörülmüştür. “Kentin akciğeri” olarak nitelendirilen ormanlar, kentin içme suyu rezerv alanı olan su kaynakları ve doğal yaşam alanı, özgün eko sistemiyle doğu-batı aksı boyunca Sakarya ile Kırklareli arasında uzanmaktadır.

Bugün açılışı yapılan 3. köprü ve sürmekte olan bağlantı yolları inşaatı, kentin yaşam kaynaklarına büyük darbe vurmuştur.

Boğaziçi ve FSM köprülerinin İstanbul’un yaşam kaynaklarında yarattığı hasarlar çok net olarak ortaya konulduğu için ikinci köprünün hizmete girmesinden sonra göreve gelen İBB başkanları, Nurettin Sözen, Tayyip Erdoğan ve Müfit Gürtuna, kendi dönemlerinde köprüye açıkça karşı çıkmış, bu dönemlerde yapılan çevre düzeni planlarının bilimsel raporlarında da yeni köprüler çok net şekilde reddedilmiştir.

BUNU DA OKU:  İklim Yatırımcıları Füzyon Konusunda Neden Heyecanlılar?

İBB başkanı olarak Kadir Topbaş göreve geldiğinde “1 m2 dahi yeşil alanın yok olmasına izin vermeyeceğim” diyerek ve 3. köprüyü reddeden 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planını 17 Temmuz 2009’da onaylayarak benzer tutumunu net biçimde ortaya koymuştu.

Bu planın bilimsel raporları da köprülü geçişleri kesin bir ifadeyle reddetmektedir. İBB tarafından 1997 yılında İTÜ’ye hazırlatılan ulaşım master planı, 1999 Marmara depremi sonrasında hazırlanan JİCA raporu ve İTÜ, ODTÜ, YTÜ ve Boğaziçi Üniversiteleri tarafından hazırlanan İstanbul Deprem Master Planı, 3. karayolu köprüsünün çözüm olmadığı ve toplu ulaşım sistemlerinin tercih edilmesi, bu çerçevede raylı sistem ve deniz taşımacılığının yaygınlaştırılması gerektiği yönünde önerilerde bulunmuşlardır.

Ulaşım İstanbul’un en önemli sorunlarından birisidir. Sorunun olduğu yer İstanbul kentidir. Bir kentin bugünkü sorunlarını çözmek, geleceğe yönelik varsayımlarda bulunmak ve bu varsayımlara göre olası gelişmeleri öngörerek bugünden çözümler aramak işi bir planlama işidir. Planlama işi bir bilimdir. İstanbul kentinin bir planı vardır. 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı İBB Meclisince onaylanmış ve 17.07.2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu plan hazırlanırken İBB Başkanı Kadir Topbaş 600’e yakın uzmanın desteği ile hazırlanmakta olan plan çalışmasından sürekli övgü ile bahsetmiş ve bittiğinde bu çalışmayı kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu plan ve plan notları herhangi bir üçüncü köprü öngörmediği gibi üçüncü köprü gibi karayolu ulaşım alternatiflerini reddeden bir yaklaşım sunmuştu.

Söz konusu plan notlarına göre,

Ana Strateji 7. ulaşım kararlarını plan kararları ile uyumlu olarak geliştirmek öncelikle araçların değil insanların ekonomik ve hızlı ulaşımının sağlanması; İstanbul genelinde demiryolu ve denizyolu ağırlıklı, yüksek kapasiteli, kaliteli ulaşım türlerinin entegre edildiği toplu taşıma ağırlıklı bir ulaşım sisteminin kurulması; kuzeye gelişimi tetikleyecek, kentin doğal-tarihi yapısını bozacak ve uzun dönemde ilave ulaşım sorunları oluşturacak ulaşım ve yerleşim kararlarından kaçınılması” ile,“Strateji Alternatif 2: Ulaşım sisteminin mevcut yapıda gelişmesinin devam etmesi ve Ana Yerleşim Kütlesi’nin kuzeye doğru büyümesi halinde, çevresel sürdürülebilirlik tehlikeye girecek ve organizmanın büyük zarar görmesine yol açılacaktır”

BUNU DA OKU:  Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi'nden dev hizmet: Detaylı açıklamalı, fotoğraflı permakültür anlatımı

yaklaşımının yanı sıra, yine aynı raporda,

“Karayolu Ulaşım Sistemi İstanbul’un doğusuyla batısı arasında sürekliliği karayoluyla sağlanmış bir Boğaz geçişinin, İstanbul’un kentsel gelişimi açısından olumsuz sonuçları Fatih Sultan Mehmet Köprüsü geçişi sonrasında ortaya çıkan kentsel gelişme deseni ile deneyimlenmiştir. TEM Otoyolu boyunca kentin doğusu ile batısı arasında uzanan, yağ lekesi şeklinde büyüyerek doğal yapıyı tahrip eden, niteliksiz bir yapı stoku ve Sultanbeyli ve Sarıgazi gibi yerleşmeleri oluşturan süreçlerin tekrarlanmasına neden olacak gelişmelerin önüne geçilmesi hazırlanan plânda esas alınmıştır. Çünkü İstanbul’un doğal eşikleri benzer bir süreci yaşayamayacak derecede hasar gördüğünden, su toplama havza alanlarının ve ormanların daha fazla yok olmasına neden olacak gelişmelerden kaçınılması gerekmektedir” şeklindeki yaklaşım ile üçüncü köprü reddedilmekte, ulaşımın köprü dışında toplu ulaşım araçları ile çözülmesi gerektiği vurgulanmakta ve yine aynı plan, çözüm önerileri getirmektedir.

İBB başkanı olduğu dönemde “üçüncü köprü bir cinayettir” diyen, bugün ise cumhurbaşkanı olarak yeni köprünün açılışını yapan Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve İBB Başkanı Kadir Topbaş, işbaşına geldikleri ilk günden itibaren, artık egemen oldukları rant uğruna dünya mirası İstanbul’a karşı işlenen cinayetin birinci derece sanıkları olarak tarihe geçeceklerdir.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gündem, Kent, Mimari, Topluluklar, Yeşil alanlar
Siz de destek verebilirsiniz: Doğayı hiçe sayan Madde 75 geri çekilsin!

Madde 75 ile birlikte Bakanlar Kurulunun karar vereceği projeler, hiçbir denetimden geçmeyecek

Kapat