Hem doğa dostu hem de insan sağlığına zarar vermeyen bir deterjan mümkün mü? Mümkünse de diğerleri kadar iyi temizler mi?

Market raflarında gördüğümüz, her gün kullandığımız deterjanlar bizi ve çevreyi nasıl etkiliyor?
Hem doğa dostu hem de insan sağlığına zarar vermeyen bir deterjan mümkün mü?
Mümkünse, standart deterjanlar kadar iyi temizler mi?
Deterjanın veganı olur mu?

Temizlik ürünlerinin içerisindeki kimyasalların vücudumuza olan etkileri ortaya çıktıkça, neredeyse hergün kullandığımız bu ürünlerin daha çevreci alternatiflerini bulmaya çalışıyoruz. Her ne kadar doğal temizlik ürünlerinin hammaddeleri ile bazı temizlik ürünlerini yapabilsek de, gelişmiş teknoloji ile üretilmiş daha etkili temizlik ürünleri mümkün.

Bu ürünlerin çoğu yurtdışından geldiğinden pahalı, ama  yarım asırdır temizlik sektörün içerisinde olan Sevda Arıkan sayesinde, artık Türkiye’de de yerli ve sertifikalı organik temizlik ürünleri var. Sevda Hanım’a organik ve bitkisel U Green Clean ürünleriyle ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

TIKLAYIN: Evinizde doğal temizliği tercih etmek için 4 neden

111
D.A: Deterjan ve organik kelimelerini bir arada kulağa biraz garip geliyor. Organik içeriğe sahip bir deterjan nasıl yapılır bunların adımları nelerdir?

S.A: Biz nasıl uçmayı kuşlardan öğrenerek geliştirdiysek, aslında temizliği de aynı şekilde doğadan öğrendik. Bilim ve endüstriyelleşmenin bize katkısı bu organik hammaddelerin daha modern bir şekilde temizleyicinin yapısına dahil edilmesi oldu. Bir hammadde doğada çözülmeyen, vücudumuzda biriken bir madde iken, diğer bir madde zaten doğada bulunan ve ona zarar vermeyen bir madde.

Deterjan denen şey aslında İkinci Dünya Savaşı ile ortaya çıkmış. Yağ kıtlığından dolayı petrolden sentetik yağ üretimi Alman mühendisler tarafından geliştirilmiş. Daha çok yeni bir hammadde bu ve bu yeniliğin zararları ortaya çıkınca artık insanlar yeniden doğala, bin yıllar boyunca kullandıkları hammaddeye geri dönüş yapmış oldu. Artık bu yeni teknoloji ile üretilmiş bileşenleri doğal kaynaklardan üretmeye başladık.

Bizim ürünlerimizin içerisinde elde etmesi en zor, en pahalı bitkisel kökenli non iyonik aktif madde bulunuyor. Avrupa Birliği ve Amerikan Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı bir madde bu. Bizim ürettiğimiz ürünlerdeki non-iyonik madde, deniz canlılarına zarar da vermemekte. Diğer standart ürünlerde petrol bazlı aktif maddeler anyonik tür temizleyicilerdir, bunlarla yapılan testler, deniz canlılarında bu ürünlerin birikme oranını %4’lerde bulurken, bizde 10bin’de 2 oranında bulmuş. Bu da bizim ürünlerimizin doğada birikmediğini ve kolayca çözüldüğünü ortaya çıkarıyor.

 

D.A: Peki organik içerikli bitkisel bir deterjan, temizlikte standart deterjanlar kadar etkili olabilir mi?

S.A: Aslında biz bitkisel dediğimiz zaman bazı kişiler bu ürünü aktar ürünü ya da ikincil bir ürün gibi anlayabiliyor. Bu yüzden bitkisel ürünlerin etkisi konusunda bir soru işareti oluyor. Ama bizim ürettiğimiz ürünleri organik ve doğal formül olarak lanse edebiliriz. Çünkü bütün ilaçların %80’inin ana maddesi doğadan geliyor, biliminsanları onu taklit ettiği zaman bunlar sentetik ürünler oluyor. Bu yüzden bitkisel kaynaklardan elde ettiğimiz bileşenler ile sentetik bileşenler arasında etki gücü konusunda bir fark yok. Aktif bileşenin bitkisel olması o ürünün iyi çalışıp çalışmayacağını belirtmez, asıl etkili olan son üründür. 

BUNU DA OKU:  Türkiye'nin ilk kampüslerarası çevre yarışması Students Go Green'i kazanan proje Londra'da

Sertifikasyona uygun bir hammade yaratmak bizim ilk adımımızdı ve sonrasında ise performans konusunda 1 yıla yakın bir süre biz yeni ürün formülasyonları çalıştık. Tüketicilerimizden bize gelen yorumlar, bizim ürünlerimizin de aynı diğer ürünler gibi temizlik yaptığı yönünde.

D:A: Doğal temizlik ürünleri dediğimizde, iki şey bizim için çok önemli: Birincisi Türkiye’de birilerinin organik temizlik ürünleri yaptığını bilmek, ikincisi de bu ürünlerin fiyatı ve ulaşılabilirliği…

S.A: Bazıları marka değeri yüksek olmasından dolayı pahalı, bizim ürünlerimiz çevreci ürünler olmasına rağmen o ürünlerden daha ucuz. Türkiye’deki tek jel üreticisi Uzay Kimya. Diğer bütün ürünler yurt dışından ithal ediliyor. Bunun dövize olan etkisi ise başka bir konu. Biz Uzay Kimya olarak Türkiye’de istihdam yaratıp, yan sanayi ya da yurt dışından ürünleri Türkiye’ye kazandırmaya çalışıyoruz. Rakiplerimiz hep yabancı, ve onların ürünlerinin %80’i yutdışından ithal ediliyor.

D.A: Peki Türkiye’de neden buna yönelik bir yatırım, bu sorunu çözmek isteyen bir girişimci yoktur?

S.A: Kolayına kaçılmasından, yabancı firmaların yoğunluğundan. Dünyanın neresine gitseniz, belirli markalar vardır, Türkiye’de ise büyük firmalar bir elin parmaklarını geçmez. Maalesef bu şekilde üretim yok, onlar da zaten geleneksel ürünleri üretiyorlar. Dolayısı  ile bu ürünlerin bazıları eskiden Türkiye’de üretilirken, artık çoğunluğu Türkiye’ye başka ülkelerden geliyor. Oysa bu tür hem çevre hem de insan dostu ürünlerin Türkiye’de üretilmesi çok önemli. U Green Clean deterjanları ile saçlarınızı bile yıkayabilirsiniz. Bizim ürettiğimiz çamaşır deterjanları neredeyse doğal bir şampuan kalitesinde.

 

112
D.A: Maalesef, deterjanlar gibi şampuanların içerisinde de oldukça fazla sentetik içerik bulunmakta.

S.A: Evet, özellikle petrolden üretilen kimyasallar bulunmakta. Geçtiğimiz günlerde petrol bazlı ürünler konusunda benim de başımdan bir olay geçti. Yaz tatilini yaptığım yerin domatesleri çok güzel olunca bir kaç sandık almak istedim. Satış yapan kişi tahta sandıkları kulllandığı için almak istediğimden daha az domates alabildim. Satış yapan kişiden daha küçük olan plastik sandıkları kullanmasını istediğimde, plastik sandıkların domateslere uzun yollarda zarar verebileceğini belirtti.

Satış yapan kişi çok daha fazla ürün satabileceği yerde, petrol bazlı ürünler kullanmak istemediği için bu satışı yapmak istemedi. Bu kişinin bu tecrübesi yaşayıp kazanılmış bir tecrübe. Gıda ürünleri o yüzden plastik sandıklara konulduğunda arasına bir kağıt koyulur yoksa ürün çürür, ama tahta sandıklarda buna ihtiyaç yok. Maalesef biz petrolden yapılmış sentetik ürünleri şampuanlarımızda, sabunlarımızda kullanıyor, vücüdumuzla temas ettiriyioruz.

Bizim ürünlerimizin İtalya’da Avrupa Birliği standarlarında yapılan deneyler ile hipoalerjik etkileri olmadığı  kanıtlandı. Hassas cilde sahip 20 deneğin 24 saatlik ve 48 saatlik testlerinde, ciltlerine temas edden ve içerisinde ürünlerimizin olduğu örnekler hiç bir yan etkiye yol açmadı. Alerjik olan ürünler bu bireylerin 24 saatte cildini kızartıyor, 48 saatte ise su toplatıyor. Ama bizim ürünlerimizin hiç bir etkisi olmadı. Bu yapılacak en yoğun ve ağır testlerden bir tanesi. Bırakın standart ürünlerde böyle bir testi, bu konuda sertifikasyon olmadığı zaman hiçbir test yapılmıyor.

BUNU DA OKU:  Sağlıklı beslenme için bir mutfağın 13 şartı

Bizim başvurduğumuz sertifikasyon en sıkı sisteme sahip. İçinde bu konular ile ilgili bir çok test var ve her yıl daha kapsayıcı bir şekilde genişlemekte. Bu sertifikasyon, kullandığımız hammaddelerin daha ilk kaynağından bize gelene kadar inceliyor, bazı firmalar ile çalışmamıza müsaade etmiyor. Green Clean ürünlerinin içindeki parfüm, geleneksel ürünler gibi sentetik değildir. Eco-Garantie sertifikasyon sisteminin bu parfümün sadece organik hammadde ile üretilmiş doğal yağdan üretilmesine izin veriyor. Çünkü sentetik parfümler geleneksel ürünlerdeki en alerjik içerik

D.A: Geleneksel ürünlerin içerisinde bulunan ve hem doğaya hem de insan sağlığına zarar veren paraben, GDO, fosfat gibi bazı içeriklerin aslında herhangi bir temizleyici özelliği olmadığını biliyoruz. Deterjan içerisinde bulunan ve tehlikeli olan  bu içeriklerin işlevi nedir?

S.A.: Paraben gibi birçok madde ürünlerin fiziksel görüntüsünü yaratmak için eklenir. Satın aldığınız ürünün raf ömrünü uzatır; renk, koku, doku gibi özelliklerini belirler. Şu an raflarda bulunan ürünlerin %98’inde paraben var ve bu bileşen üreme sistemine zarar vermekte.  Bununla beraber deterjanların içerisinde bulunan fosfat, gübrelerin de içerisinde bulunan bir hammadde. Fosfat suya karıştığı zaman oradaki yosunları da büyütüyor. Yosunlar büyüyünce sudaki oksijeni yok ediyor ve oksijen yok olunca da deniz canlıları yaşamaz oluyor.

D.A: Peki siz paraben kullanmadığınızda ürünleriniz çabuk mu bozuluyor?

S.A: Hayır, parabenin alternatifi olan organik çözümler mevcut. Biz de bunları kullanıyoruz.

D.A: O zaman neden sektörün %98’i paraben kullanmakta?

S.A: Çünkü ucuz. Aynı zamanda tüketicide bir bilinç eksikliği var. Bu maddelerin ne kadar tehlikeli olduğunu ancak yasaklandıklarında anlıyoruz.

unnamed

D.A: Market raflarındaki temizlik ürünlerinin çoğunda içerik etiketi bulunmuyor. Bu ürünlerin yapımında ne kullanıldığını bilemiyoruz. Bu durumda ülkenin denetim sistemine güvenmek durumunda kalıyoruz. Türkiye’de temizlik ürünlerinin içerik denetimi sıkı mıdır?

S. A: Türkiye’de maalesef böyle bir denetim yok. Eskiden vardı. O zaman kurulu olan Hıfzısıhha sık sık raflardan ürünler alıp denetleme yapardı ve sonuçlarını birer uyarı ile ilgili firmaya gönderirdi. Bakanlıklarda bulunan bu ekip, son yıllarda lağvedildi. Şu an, ancak bir ürünün sakıncalı olduğu bakanlığa bildirilirse bakanlık buna yönelik bir eyleme geçiyor. Onun dışında bir denetim yok. İlaçlarda bir amaç belirtildiği için bir sorumluluk var, tüm içerikler yazılıyor ama günlük kullandığımız temizlik ürünlerinde böyle bir durum söz konusu değil. Bu devlet politikalarının ve bakanlıkların yetersiz olmasından kaynaklanıyor. Ürünün içerik etiketi olsa bile, herhangi bir şart koşulmadığı için yuvarlak rakamlar yazılıyor. Biz Green Clean ürünlerinde tüm içerikleri yazmak zorundayız, çünkü bir sertifikasyon sorumluluğumuz var.

D.A: Bize biraz kendi hikayenizden bahseder misiniz?

S.A: Ben İstanbul Teknik Üniversitesi’nden 1968 yılında mezun oldum. Mezun olur olmaz da bir firmada Türkiye’ye yeni gelen deterjanların üretiminden ve tesislerinin kurulumundan sorumlu olarak çalışmaya başladım. 40 yaşında kadar çalıştıktan sonra kadınlara tanınan haklardan faydalanarak erken emekli oldum. Ama ben şampuan, kolonya ve deterjan konularındaki bildiklerimi kullanmak istedim. O zamanlar Türkiye’de bulaşık makinesi bulunan çok fazla ev yoktu, olanlar da yurt dışından bavullar ile bulaşık deterjanı getirmekteydi. Bunu gördükten sonra ben hem bulaşık deterjanı hem de o zaman yabancı filmlerde gördüğümüz mobilya cilasını küçük bir atölyede üretme kararı aldım.

BUNU DA OKU:  Uzmanlar iklim krizinin önüne geçmek için ete vergi getirilmesinin gerekli olduğunu belirtiyor

Uzay ve Giz markaları ile 30 seneyi aşkındır kendi ürünlerimizi ve Türkiye’de olmayan yeni ürünleri üreterek çalışmaktayız. Çamaşır beyazlatma, yer cilası, halı şampuanı gibi portföyümüzde bulunan ürünlerin %80’inini Türkiye’de ilk üreten biz olduk.     

Pazarlama müdürü Ebru Hanım doğum yaptıktan sonra Türkiye’de bebekler için zararlı kimyasallar içermeyen ürünlerin olmadığından bahsedince, biz de o konuda üretim yapmaya başladık; biberon temizleyici, oyuncak temizliyici, bebekler için çamaşır deterjanı gibi bitkisel ve alerjik olmayan ürünler bu fikirden ortaya çıktı.

Biz her sene yeni bir ürün yaparak ayakta kaldık. En son TURMEPA ile beraber doğada çözünen, denizi kirletmeyen bir ürün formüle ettikten sonra artık dünya trendinin de yavaş yavaş gittiği organik temizlik ürünleri konusunda bir adım atmaya karar verdik. Böylece U Green Clean ürünleri doğmuş oldu.
Green Clean ürünleri Türkiye’nin tek sertifikalı yerli organik temizlik ürünü ve bir benzeri daha yok.

113
D.A: Sektöre yıllarını vermiş kadın bir girişimci ve lider olarak bu serüvende ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

S.A: Cam tavan denilen şey, hakikaten doğru. Profesyonel çalışırken de kadının hiç bir hata yapma şansı olmadığını gördüm. Ben TOBB’un kurduğu Kadın Girişimcileri Kurulu’nda icra komitesindeyim. Sanayi Odası’nda da meclis üyesiyim, orada da kadınlar adına çalışmalar yapıyoruz. En son toplantımızda aile şirketlerinde erkek çocuklarının bu şirketleri doğal hakkı gibi gördüğünü ama bazen kendisinden daha becerikli kadınların göz ardı edildiği konusunda bir konuşma yaptım. Çok evvelden kadınlarında eşit bir şekilde yetiştirilerek, erkeklerin doğal bir hakkı olduğu gibi bir fikrin akıllardan çıkarılması lazım.

Perakende pazarında satın alınacak ürüne ekonomik gücü olsa da olmasa da karar veren ve satın almayı yapan büyük bir çoğunlukla kadınlar. Bizim şirkette ben dahil üretimde ağırlıklı olarak kadın yöneticilerin çalışıyor ve karar veriyor olması pazarda bize büyük avantaj kazandırıyor. Karar veren ve son tüketici olan kadınların  hayal ettiği, kullanmayı arzu ettiği ürünü onunla empati kurarak yaratıp pazara sürebiliyoruz.

Bir kaç yıl önce yapılan bir konuşmada futurist konuları ele alan bir konuşmacı gelecek kadınların ve ezilmiş sınıfların olacak ve bu sınıflar haklarını arayacak demişti. Bakın şu anda onların kavgası var dünyada.  Dolayısı ile 2 kızım ve 3 kız torunum için kadın haklarını konuları ele almayım da kim alsın?
* Bu yazı U Green Clean‘in katkılarıyla hazırlanmıştır.

    

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Çocuk ve Bebek, Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Ev ve Bahçe, Hayat, Hayvanlar, Sağlık
Donald Trump’ın iklim değişikliği hakkında attığı 8 tweet

Donald Trump'ın iklim değişikliği hakkındaki görüşü şu:İklim değişikliği diye bir şey yoktur.

Kapat