Paris İklim Anlaşması: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!

196 ülkenin imzaladığı Paris Anlaşması ile tarih yazıldı, ama asıl soru bunun nasıl bir geleceğin kapısını açacağı. Küresel ısınmanın 2 derece ile sınırlanması gerektiğini belirten anlaşma, aynı zamanda sera gazı salımındaki artışı da en kısa sürede durdurmayı hedefliyor.

Gezegenimiz şimdiden 1 derece ısınmış durumda. O yüzden, bu hedeflere ulaşmaya kesinlikle ihtiyacımız var, çünkü 1 derecelik bir artışın bile, okyanuslara, doğaya ve buzullara yaptığı etkiyi görüyoruz. Hedefleri tutturmak kolay olmayacak, zira şu anki gidişata göre biliminsanları gezegenimizin 4 ile 5 derece arasında ısınabileceğini belirtiyor.

COP 21 Paris Anlaşması’nın en önemli noktalarından biri ise fosil yakıtlarla ilgili verilen mesaj. Hem özel sektörün hem de kamu sektörlerinin beraber çalışması ile, anlaşmada enerji tanımı için sadece “yenilenebilir enerji” kullanılıyor. Bu özel sektörü fosil yakıtlardan uzak, temiz bir büyümeye yönelmeye teşvik eden bir tabir.

23425467879

Zaten son birkaç yıldır sorunlar yaşayan fosil yakıt sektörü, bu mesaj ile beraber “fosil yakıtların devri bitti” gerçeğini yavaş yavaş hissetmeye başlayacak. Çünkü, eğer 2 derece hedefi ciddiye alınırsa, bu var olan fosil yakıtların %80’inin yer altında kalması demek.

Buna rağmen, iklim krizine en fazla sebep olan ülkeler, etkisi en az olan fakat en fazla zarar görecek ada ülkelerine ve yerli halklara yenilenebilir enerji ve düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde finansal yardım yapmakta ve zararlarını karşılamakta hala isteksiz. Tüm bunlara rağmen Paris anlaşması genel olarak bir başarı olarak kutlanıyor.

Aslında bu anlaşma bir başarıdan ziyade, tüm hükümetlerin başlarını kaldırmadan, tüm güçleri ile ulaşması gereken bir hedef. Karbon diline çevirirsek, bu kâr oranı yüksek olsa bile yeni madenler açmamak, doğalgaza geçiş yapmamak, tam tersine güneş panellerine, rüzgar santrallerine tam gaz yönelmek demek.

BUNU DA OKU:  Kim demiş rüzgar türbinleri sevimsiz olacak diye?

Aynı zamanda fosil yakıtlara verilen teşviklerin bitip, yenilenebilir enerjinin tüm kanallarını desteklemek, karbon vergisi koyup, fiyatını arttırıp, herkesin açıkça mesajı almasını sağlamak demek.

Şu anda bu saydıklarımız, çok ama çok yavaş bir şekilde ilerlemekte. Her ne kadar ülkeler belirli taahhütler vermiş olsalar da, anlaşmada yasal boşluklar var. Bu taahhütler, INDC, gönüllülük esasına dayanıyor, yani uygulamamanın bir cezası yok. Aynı zamanda şu anda ülkelerin taahütleri bizi 2 derece değil, biliminsanlarının hesaplarına göre 2.7 ile 3.5 derece arasında bir küresel ısınmaya götürüyor.

23456789

Bize umut verebilecek nokta ise, 2018’de yeniden buluşma kararı alan ülkelerin, INDC hedeflerinde o ana kadar geldikleri noktaları yeniden gözden geçirecek şekilde raporlamaları, hatta hedeflerini daha hırslı hale getirmeleri. Burada umut edilen, iklim değişikliği sorunu büyüdükçe, politik baskı ve iklim değişikliği hareketinin daha da güçlenip daha fazla baskı yapması ve yenilenebilir teknolojinin daha ucuz ve daha ulaşılabilir olması.

Türkiye 149 kişilik grubu ile zirvenin en kalabalık 27. delegasyonu olarak katıldığı Paris İklim Zirvesi’nde 2020’de 100 milyar dolara ulaşması hedeflenen Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanmayı hedefliyordu, ama sadece bu konuya odaklanmış yetkililerin anlaşmaya elle tutulur bir katkı yapmaması, Türkiye’nin hedeflerinin komite tarafından hırslı bulunmaması, Türkiye ekibinin zirveden hüsranla ayrılmasıyla sonuçlandı.

Bu haliyle bir taraftan kapasite geliştirme ve teknoloji transferi adına Türkiye’yi kapsayan sözleşme, diğer yandan farklılaşma adına bir değişiklik getirmiyor. WWF-Türkiye, Türkiye’nin verdiği ulusal taahhüdü yeniden gözden geçirerek iklim müzakerelerindeki pozisyonunu güçlendirebileceğini belirtiyor.

Önümüzdeki 15 yıl içerisinde rüzgar ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjiyi öne çıkaran bir enerji politikası izlemesinin maliyeti, kömüre dayalı mevcut politikalarla aynı. Böylelikle, 2018’de yapılacak yeni bir anlaşma, Türkiye’ye bu fondan yararlanma imkanı sağlayabilir.

BUNU DA OKU:  Kaş böyle güzel, ellemeyin

876543

Paris anlaşması 2050 ile 2100 arasında bir tarihte, net sıfır karbon salımını hedefliyor. Maalesef, bu karbon salımının olmaması anlamına gelmiyor. Net sıfır salım; havadaki karbonun atmosferden alacak teknolojiler ile karbon salımının eşit bir seviyede tutmak demek.

Teorik olarak bu 2 derece hedefini sağlayabilecek olsa da, anlaşmanın bazı tarafları 2050 yılına kadar karbonsuz bir ekonomiyi hedefliyordu. Çünkü bu, fosil yakıtlardan hızlı bir şekilde kurtulmak demek. Ama maalesef, ekonomisi karbona dayalı ülkeler bu hedefin altına imza atamadı.

Bununla beraber, gelişmekte olan büyük ekonomiler, zengin ülkelerin tüm hedefleri karşıladıktan sonra sıranın kendilerine gelmesi gerektiği tartışmasını bırakmış durumda. Bu küresel bir çözüm anlamında atılmış en büyük adımlardan biri.

Paris sadece bir başlangıç. Bize mantıklı bir diplomasinin nasıl etkili olabileceğini gösteren Paris anlaşması, artık hükümetlerin anlaşmanın detaylarını gerçekleştirmesini bekliyor. Belediyeler, yatırımcılar, işletmeler, özel sektör ve kamu sektörü, 2020 yılında tekrardan düzenlenecek yeni anlaşmaya kadar, bu hedeflerin gerçekleşmesinin sorumluları olarak tutuluyor.

İklim aktivistlerinden ve doğaseverlerden ise, yaşanabilir bir gezegen için sadece bu anlaşmanın yeterli olmayacağını kabul ettirmeye yönelik bir yükü üstelenmeleri beklenmekte.

O yüzden, bu daha başlangıç, mücadeleye devam!

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Görkem Gömeç

Boğaziçi Üniversitesi ve SUNY Binghamton'da Küresel ve Uluslararası İlişkilerden sonra İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde Sürdürülebilirlik üzerine master yaptı. Teknoloji, kitlesel değişim ve akıllı politikalar ile çözümler bulabileceğimize inanıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gündem, İklim Değişikliği, İyi haberler, Kent, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Topluluklar, Yenilenebilir Enerji
Susarak yaşanmaz, susuz hiç yaşanmaz

Su Hakkı imza kampanyasına katılmaya davet ediyor ve 'temiz su her canlının yaşam hakkıdır' diyor!

Kapat