Plastik sektörü sağlığımızı tehdit ediyor
Şimdilerde plastik bebek şişelerinin ve damacanaların üzerinde yeni bir ibare var: “BPA’sızdır”. BPA, yani bisphenol A, vücuttaki hormanları taklit eden bir endokrin bozucu. Bu endokrin bozucular, gerek yetişkinlerde gerek çocuklarda bilhassa östrojeni mimikleyerek, kardiyovasküler, nörolojik ve hormonal bozukluklara yol açıyorlar.
Yakın zamana kadar çocuk biberonlarından su damacanalarına kadar hayatımızın en içindeki plastiklerde BPA’ya rastlamak mümkündü. Yapılan araştırmalarda BPA’nın vücudumuza sadece gıdamızla ya da kullandıklarımızla değil, havadan ve tozdan da kolayca bulaşabileceği ortaya çıktı. Dahası azıcık BPA’yla bile hormonlar bozulabiliyor, şeker hastalığı, üreme ve nörolojik problemler ortaya çıkabiliyor. Ancak BPA’nın ne feci bir şey olduğu meydana çıkınca, ortaya BPA’sız olan yeni bir plastik türü çıktı.
Tritan olarak bilinen, bu yepyeni harika(!) madde ise trifenil fosfat (Triphenyl phosphate) içeriyor. Amerikalı Eastman şirketi tarafından piyasaya sürülen bu kimyasalın sentetik östrojen olup olmadığını da yine Eastman test ettiriyor ve bir habere göre bunun BPA’dan bile daha zararlı bir östrojenik olabileceğini bildiriyor.
Pek tabii ki bu bulgular hiçbir zaman su yüzüne çıkmıyor. Benzer test sonuçları da halkla paylaşılmıyor.
Yine Tritan üzerine Thomas Osimitz adında bir toksikolojistin yaptığı araştırmada, östrojenik aktiviteye rastlanmıyor. Ama hemen sevinmeyin. Çünkü bu araştırmayı Eastman şirketi, yani Tritan maddesini üreten kurum yaptırmış. Daha da harikası, Osimitz deneylerinde östrojene tepki vermeyen fareler kullanmış. Peki şimdi bu araştırmanın neresine inanalım?
Fakat bilim insanları plastiğin hangi türü ile test yaparsa yapsın, aslında hemen hepsinin sonucu belli.
2011 Mart ayında Environmental Health Perspectives makalesinde görüldüğü üzere 455 ayrı ürün üzerinde yapılan testlere göre, ki bu test edilen ürünlerin birçoğu tritandan yapılıyor, %72’sinde sentetik östrojenler bulunuyor.
2009 yılında iki Alman toksikolojisti sentetik östrojene maruz kaldıklarında daha çok embriyo üreten bir salyangoz cinsi üzerinde PET şişeleri test ediyorlar. Ve PET şişelerin içinde duran salyangozların camda duranlara oranla 2 kat daha fazla embriyo ürettikleri ortaya çıkıyor.
BPA’ye bir alternatif olarak da BPS çıkarılmış. Onun da aklandığı söylenemez. Şimdi ise bir grup bilim insanı, TIPED (Tiered Protocol for Endocrine Disruption) adında bir porotokolle bütün bu yeni kimysalları beş ayrı evrede test edeceklermiş. Bağımsız laboratuvarların test yapacağı bu protokolde tüm bu kimyasalları, isteyen plastik şirketleri test ettirebilecekmiş. TIPED kurucuları bile plastik üreticilerinin buna razı olacaklarına inanamıyorlar.
Öyle ya da böyle, kim ne derse desin, plastik sektörü sağlığımız üzerinden bir oyun oynuyor. Hem de çok çirkin bir oyun. Bana kalırsa plastiğin hiçbir türü iyi değil. Ama aklınıza bu Tritan denilen şey de Türkiye’de var mı sorusu takıldıysa hemen merakınızı gideriyim. Evet, var. Türk Plastik Sanayisi ise gittikçe daha çok plastik tüketilmesinin yararlarından ve bunun ekonomimiz için iyiliklerinden bahsediyor. Plastiğin hammaddesini, doğada yok olmamasını filan geçtim. Peki ya sağlığımız?
Plastik dediğimiz yüksek ısıya maruz kaldığında (ki bu ısı kaynağı güneş ışığı da olabilir) içindeki kimyasallar çözülüyor. Şimdi ne yapacağız diyorsanız, tavsiyemiz camdan ve paslanmaz çelikten vazgeçmemeniz olur.
Kaynaklar:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22343188
http://www.motherjones.com/environment/2014/03/tritan-certichem-eastman-bpa-free-plastic-safe?page=2
http://sbi.oregonstate.edu/education/su09interns/Dornath.pdf
http://www.nature.com/news/toxicology-the-plastics-puzzle-1.15038