Plazadan Çiftliğe : 3 yılda permakültür ile gelen değişim
Bir zamanlar hızlı finans sektörünün ve borsanın stresli hayatının içinde bulunan Andrew Martin doğa ile bağını kaybettiğine üzülürken, bir sabah kalkıp Yeni Zelanda’nın Bay of Plenty bölgesinde bir permakültür çiftliği kurma kararı alıyor.
Kurduğu çiftlikte artık her sabah mutluluk dolduğunu hissetiğini söyleyen Martin’in bu pozitif enerjisi aynı zamanda çiftliğine de yansımış. Kompost, gazete kağıtları ve yemek artıkları ile yeniden yarattığı çiftliğinde şimdi yüzlerce meyve ağacı, kabak, ravent, ıspanak ve onlarca bitki yetiştiren Martin aynı zamanda bölgede bulunan Kral kelebekleri içinde özel bitkiler yetiştirmiş.
Permakültür yöntemini kullanarak hiç bir tarım ilacı kullanmayıp, doğayı en az etkleyecek şekilde kendi haline bırakan çiftlik belki komşularına göre daha fazla böcek çekse de aynı zamanda doğayı olduğu şekilde bıraktığı için daha fazla yaban hayatı da çekiyor. Böylelikle doğa kendi dengesini koruduğu için Martin rekoltesinde büyük kayıplara uğramıyor.
İş hayatının kendisini bu seviyeye getirmekte büyük bir rol oynadığını kabul eden Martin, buna rağmen tüketim kültürünün ve materyalistik yaklaşımların bulaşıcı bir seviyeye geldiğini ve insanları hep daha fazla şeye sahip olmaya ittiğini ve sistemin içine kendilerini hapsettiğini belirtiyor.
Martin ailesinin o yüzden ilk yaptıkları şeyin hayatlarını basitleştirmek olmuş. Nasıl bir hayat istediklerini ve bunun için ne kadar çalışmaları gerektiğini kararlaştırdak sonra, ellerinde kalan boş zamanın değerini daha çok anlamışlar. Martin bu boş zamanında yerel yönetimler için sürdürülebilirlik problemleri hakkında danışmanlık hizmeti verip, yeşil yaşam blogları için içerik hazırlıyor.
2007’de izlediği Crude Awakening belgeselinden çok etkilenen Martin, belgeselden sonra sürdürülebilirlik konusunda daha fazla araştırma yapmış ve çözüm olarak permakültürün karşısına çıktığını görmüş. Şu anki politikaların her şeyi birbirinden ayırdığını belirten Martin, permakültür anlayışının ise her şeyi bir araya getirdiğini, birbiriyle ilişkili çözüm yolları sunduğunu, insanları, doğayı ve doğal kaynakları bir araya getirerek holistik bir bakış açısı sağladığını savunuyor.
Beslenmenin insan hayatındaki rolünün önemine dikkat çeken Martin, şehirde yaşayanların çok ufak bir bölgede kendi gıdasını yetiştirmesinin bile çok büyük etkileri olacağını savunuyor. Bir şeyi yetiştirmenin tecrübesini yaşadıktan sonra bireylerinde aynı şekilde büyüdüğünü belirten Martin, bundan sonra insanların farklı alternatifleri araştırıp, bir çıkmazın içinde olmadığımızı, çözümün varolduğunun farkına varacaklarına inanıyor.
Martin ve permakültür çiftliği hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz aşağıdaki videoyu(İngilizce) izleyebilirsiniz.