Türkiye’ye özgü canlılar tehlike altında: Türkiye biyoçeşitlilik yönünden zengin, ama koruma yönünden zayıf

Biyoçeşitlilikte 34 adet tanımlanan belirgin noktalardan; Akdeniz, Iran-Anadolu ve Kafkas biyoçeşitlilik noktalarını içinde barındıran Türkiye, coğrafi ve ekolojik yapısı ile farklı çeşitlilikte canlıların ve türlerin bir arada bulundukları nadir ülkelerden biri. Yalnız Türkiye maalesef biyoçeşitlilik konusunda kendi değerini bilmiyor.

Türkiye biyoçeşitlilik konusunda dünyanın en şanslı ülkelerinden biri olmakla beraber, plansız ve hızlı büyüme yüzünden doğal habitati koruma konusunda da bir geride.

Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde ne kadar zengin bir ülkede yaşadığımızı anlamak için tehditleri ve iyi haberleri sizler için derledik.

1- Türkiye’de 10.000’den fazla bitki, 80.000’den fazla hayvan türü bulunmakta ve bunların bir çoğu endemik, yani bulunduğu bölgenin ekolojik şartları yüzünden sadece belirli bir bölgede yaşayan/yetişen, dünyanın başka yerinde yaşama/yetişme ihtimali olmayan, yöreye özgü hayvan/bitki türleri.

2- Türkiye’nin %7.2si koruma altında. Ancak bu alan ülkemizdeki tehdit altındaki türlere bakıldığında yetersiz kalıyor. Koruma altında olan türlerin bazıları bilimsel veriler göz ardı edilerek “avcılar” arasında yapılan anketle sayıları artmış olarak kabul edilebiliyor.

Kilit biyoçeşitlilik noktaları ve koruma altındaki alanlar birbiri ile örtüşmüyor. Kaynak: Eken et al.

3- Türkiye’de yaban hayati koridoru koruma çalışmalarında güzel şeyler de oluyor. Kuzey Doğa Derneği kurucusu Doç. Dr. Şekercioğlu doğal bitki örtüsünün arttırılması ve korunması gerektiğini savunarak Orman ve Su İşleri Bakanlığından Türkiye’nin ilk yaban hayat koridorunun açılmasını talep etti ve bu proje şimdi hayata geçiyor.

Orman, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüklerinin harekete geçtiğini ve ayıların göç güzergâhındaki Sarıkamış’tan Gürcistan sınırına kadar uzanan 162 kilometrelik alanı ağaçlandıracaklarını anlatan Doç. Dr. Şekercioğlu, böylece 28 bin hektarlık yeni bir muhafaza ormanı ortaya çıkacağını belirtti.

Milyonlarca ağaç dikileceğini kaydeden Doç. Dr. Şekercioğlu, böylece Sarıkamış’tan Şavşat’a göç eden boz ayıların hiç ormandan çıkmadan yıllık göçlerini Sarıkamış’tan Gürcistan sınırına kadar yapacaklarını, daha sonra Sarıkamış’a geri dönüp kış uykusuna yatacaklarını söyledi.

BUNU DA OKU:  The Bark Side

4-Türkiye’de biyoçeşitlilik konusunda şu anda Türkiye’de beğenerek takip ettiğimiz Kuzey Doğa Derneği’nin projeleri biyoçeşitlilik adına geniş bir çerçeveyi kaplamakta. Kuzey Doğa Derneği’nin projelerini buradan inceleyebilirsiniz.

Kuzey Doğa Derneği doğa koruma eğitimleri, bilimsel araştırma, kapasite geliştirme ve doğa turizmi yoluyla yörede gelir getirici faaliyetlerin geliştirilmesi odaklı çalışmalar düzenliyor.

5-Türkiye’de biyoçeşitliliği korumadaki en büyük tehditler 2/B arazilerinin inşaata açılması, ağaçsızlaşma, barajlar var. Çoğu 2/B ormanlık alan veya doğal bitki örtüsüne sahip  ve bu araziler kentleşme ve doğal yaşam alanları ile bir sınır noktası olduğundan bu alanların inşaata açılması doğal yaşamın alanını daha da kısıtlıyor ve canlıları büyük tehdit altında bırakıyor.

Bununla beraber ağaçsızlaşma ve orman yangınları da başka bir tehdit. Özellikle ağaçlık alanların kesilmesi ile inşaa edilen yazlık evler, golf alanları kıyı bölgelerde olduğu için, oldukça fazla çeşitlilik içeren kıyı habitatlarının dengesini bozmakta.

Türkiye’nin kilit biyoçeşitlilik noktaları ve barajlar, sulama kanaları (Eken et al.)

Barajlar ise giderek büyüyen sorunlardan biri. Plansız ve ÇED raporları bilimsel verileri dikkata almayan bu yapılar, Türkiye’de biyoçeşitliliğin önündeki en büyük tehdit olarak görülüyor. En az 410 kilit biyoçeşitlilik bölgesi sulama projeleri ve barajlar yüzünden tehdit altında. Nehirlerin can suyunun değişmesi, barajlar ve sulama kanalları yapılırken açılan yollar ve üretilen hafriyat Türkiye’ye özgü ve başka yerlerde bulunmayan canlıları tehlike altında bırakıyor.

6-Yale Üniversitesi’nin geçtiğimiz yıl yayınladığı Çevre İndeksi’nde Türkiye 99’u sırada yer alıyor. Ancak aynı çalışma, Türkiye’yinin biyoçeşitliliği ve habitatı koruması için yaptığı çalışmaların yetersizliği sonucu 177. sıraya koyunca bu haber ve çalışma, Çevre Bakanlığı’ndan büyük tepki aldı, Yale’in yalanları başlığı altında tepki gösterilmişti.

Ilısu Barajı

Türkiye’nin biyoçeşitliliği ve kendine özgü konumu bizi bu konuda en değerli ülkelerden biri yapıyor. Ancak Türkiye’nin biyoçeşitliliği koruma adına katedilecek yolunun çok uzun olduğu acı bir gerçek.

BUNU DA OKU:  Yeşil Posta: Ülkemizden ve dünyadan haberler

Kaynaklar:

Identifying key biodiversity areas in Turkey: a multi-taxon approach (Güven Eken et.al.; International Journal Of Biodiversity Science, Ecosystem Services & Management Vol. 12 , Iss. 3,2016)

Turkey’s globally important biodiversity in crisis (Şekercioğlu et. al. Biological Conservation Volume 144, Issue 12, December 2011)

Yale Environmental Performance Index (Hsu, A. et al. (2016)

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Hayvanlar, İklim Değişikliği
Hava kirliliği kalitesiz uykuya da sebebiyet veriyor

Uyku sürecinde nefes aldığımız havanın kalitesini inceleyen uzmanlar, havadaki kirliliğin kalitesiz ve kötü uykuya yol açabileceğini belirtiyor.

Kapat