Ürdün’de 14 bin yıl önceye ait, dünyanın en eski ekmek tarifi bulundu
Ürdün’de tarihi ocaklarda bulunan yanmış kırıntılar, ekmek yapımının tarımın yükselişinden de önceye dayanan en eski örnekleri olarak tanımlandı. Ürdün’ün kuzey doğusundaki Siyah Çöl bölgesinde bulunan kırıntıların karbon 14 metodu ile 14 bin yıl öncesine ait olduğu belirlendi.
Kopenhag Üniversitesi’nde görevli Dr. Tobias Richter, ekmek yapımının genelde tarımla uğraşan ve yerleşik toplumlara ait olduğu şeklinde bir kanı olduğunu, ama Ürdün’de bulunan bu kırıntıların bitki yetiştiriciliğinden yaklaşık 3 bin yıl önceye dayandığını belirtiyor.
Richter ve ekibi, 2012 ile 2015 yılında bulunan bu kırıntıların, ekmeğin avcı ve toplayıcı topluluklar tarafından da pişirildiğini kanıtladığını, bu durumda bu topluluğun yabani tahılları toplayan Natufian kabilesi olduğunu savunuyor.
Kalıntılar arasında aynı zamanda küçük yumrular halinde bölgeye özel bir papirüs bitkisi, baklagiller ve lahanagillerden bitkilerin kalıntıları ve buğday ile arpa olmak üzere ezilmiş yabani tahıllar bulundu.
Uzmanlar bazı kırıntıların içinde başka bitkilerden de parçalar olduğunu belirtiyor. Ekmek için üretilen unun bir “elekten” geçmiş olması büyük bir olasılık olarak kabul edilirken, bölgede fırın şeklinde bir yapının olmaması ekmeğin ya külde ya da sıcak bir taşın üzerinde pişirildiğini ortaya koyuyor.
Ürdün’de bulunan ekmek kırıntıları Çatalhöyük’te bulunan ve 9.100 yıl önceye ait olduğu belirtilen ekmeğin ünvanını elinden almış durumda. Ama uzmanlar genellikle yemek kalıntılarının arkeolojik kazılarda gözardı edildiğini belirtiyor.
Çalışmada yer alan Kopenhag Üniversitesi’nde görevli Amaia Arranz-Otaegui, eski kazı alanlarının incelediğinde 25 bin yıl önceye bile ait ekmek benzeri kalıntıların bulunabileceğini savunuyor.
Natufian alanında bulunan ekmeğin, kullanılan iş gücü dolayısı ile günlük beslenmenin bir parçası olduğu düşünülmüyor. Richter ve ekibi ekmeğin yolculuklar ya da daha büyük bir olasılıkla kutlamalar veya dini törenler için özel yapıldığını düşünüyor.
Eski ve daha büyük ocaklarda ise ceylan kemikleri, bazı su kuşlarının kemikleri, yabani tavşan ve bir düzineden farklı hayvanın da kemikleri bulunmuş. Richter bu gibi örneklerin kalabalık bir grup içerisinde yemeklerin paylaşıldığı bir ziyafetin göstergeleri olarak kabul ediyor.
Uzmanlar maalesef şu an tam bir tarife ulaşmış değiler ama bölgeye ait papirüsgiller ailesine ait bitkilerden yapılan ekmeğin bir örnek oalcağını düşünüyorlar. Bunun tadı ise bizim modern damak zevkimize göre biraz tuzlu olarak tanımlanıyor.
Yorumlar kapatıldı.