GDO’da etiketi kotardık galiba
Sabah sabah cep telefonuma, “GDO’lu Ürünler Yönetmeliği” diye bir mesaj gelince şaşırdım.
Daha yeni GDO’lu gıdalar konusunda, “İnanılmaz bir panik var,” diye yazmıştım. Yeni yönetmeliği okuyunca, biraz yüzüm güldü. GDO’lu ürünler bir yere gitmiyor. Ancak yeni yönetmeliğe göre bu ürünlere 26 Eylül’e kadar uyarıcı etiket koyma zorunluluğu getirilmiş. “Miş,” diyorum, neticede bu tip yönetmeliklerin itinayla incelenmesi ve hükmünün bir uzmanca verilmesi gerekiyor. Gönül Türkiye’ye hiç GDO’lu ürünler girmesin istiyor, ama ticaret ve çıkar gönül mönül dinlemiyor. Fakat hiç yoktan ben bunu da pozitif bir adım olarak görüyorum. Tabii, canım ülkemde birçok kural, yasa, yönetmelik var, yok değil; değil ancak asıl sorun uygulamada. Teoriler var, pratikte ulusça sınıfta kalıyoruz. Ama diğer çevre konularında olduğu gibi, GDO’lar için de alttan gelen, hızı durdurulamaz bir itici güç var. Şahsen, bu yeni çıkan yönetmelikte asıl alkışı halkın hak ettiğine inanıyorum.
Aylar süren mücadeleden, imzalardan, yazma çizme, toplantılardan sonra Tarım Bakanlığı halktan gelen baskıya dayanamadı ve doğru bir adım attı, diye düşünüyorum. Demek ki, sandığımızdan daha da güçlüyüz ve tüketici olarak bu hakları daha da inançla savunmalıyız. Madem etiketlerde artık yazılacak, burada Slow Food Fikir Sahibi Damaklar lideri sevgili Defne Koryürek‘in yürüttüğü sayısız başarılı kampanyadan biri olan, “Etiket Hafiyeleri” kampanyasını bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Ben de bu kampanyada naçizane gönüllü olmuştum.
Etiketi okurken dikkat edilmesi gereken gıda maddelerini içeren bir broşür ve minik bir büyütecin dağıtıldığı kampanyanın sloganı kendini çok iyi anlatıyor: “Al eline büyüteci, etiket hafiyeliği yap! Gerçek gıdayı ara ve paranı sadece gerçek olana yatır.” En azından etikete yazacaklarsa, bundan sonrasında iş başa düşüyor. Etiketi okuyup doğru olanı seçmeye.