İçtiğinizin çorba olduğundan emin misiniz?

Soğuk günlerin, depresyonun ve yakalanmış olabileceğiniz gribin ilacı çorbalardır. Sınırsız bir çorba sevgim var. Her şeyin çorbasını denemek istiyorum.

Bazıları için çorba demek marketten kolayca isimlerine bakıp canlarının çektiği cinsi almak kadar kolay olabilir. Özellikle konserve kutularındaki çorbaların içinde ne var, gerçekten çok merak ediyorum. İşlem görmüş bu çorbaların çoğundaki kimyasallar, böcek ilaçları, garip gıda katkıları gibi içeriklerin doğru yazmadığına veya eksik yazdığına eminim. Mesela BPA…. Kasa fişlerinde, bazı plastiklerde kullanılan bu kimyasal aynı zamanda konserve kutuların iç kısımlarında da epoksi kaplama olarak kullanılıyor. Çorbanıza sızıp obeziteye, göğüs ve prostat kanserine ve genç kızlarda davranış bozukluğuna ve agresyona neden olan sentetik, östrojenimsi bir madde bu. Journal of the American Medical Association’da yayınlanan bir araştırmanın sonucuna göre her gün bir konserve çorba içerek tehlikeli miktarda hormon taklidi yapan kimyasala maruz kalıyoruz. Önemli sorunlardan bir diğeri ise bu çorbaların içeriğindeki sodyum.

Lahanal_Msr_orbas_0000x0000_0

Tuz sadece vücutta su tutmakla kalmaz, aynı zamanda kalp krizi ve felce de neden olur. Tuz miktarı ile ilgili etiketlerde 800-900 mg yazar ve bu günlük ihtiyacınızın nerede ise tamamına yakındır. Yine konserve kutuların üzerinde bazen iki porsiyon olduğunu yazdığı halde tek porsiyon besin değerlerini yazdığından siz aslında bu değerlerin iki katına maruz kalıyor oluyorsunuz farkında olmadan.

Peki ya tat vericiler için ne demeli? Örneğin MSG, yani monosodyum glutamat, çorbanıza müthiş tatlardan başka şeyler de katıyor olabilir. Baş ağrısı genelde bunun en çok hissedilen etkisidir. Yapılan deneylerde MSG’nin beyin için bir zehir olduğu ve damarları genişleterek beyindeki sinir hücrelerini etkilediğinden migrene sebep olduğu anlaşılmış. MSG, baş ağrısı ile beraber boyunda ve ensede de basınç hissine, karın ağrısına ve parmaklarda uyuşmaya sebep oluyor. MSG sizi etkiliyorsa yine glutamat içeren “doğal tatlandırıcılar” ve “hidrolize sebze protein” gibi içeriklere de dikkat etmelisiniz.

BUNU DA OKU:  Ne yediğimizi biliyor muyuz?

No-MSG2

Tabii ki böcek ilaçları ve GDO’yu da unutmamalıyız. Gıda endüstrisi genişledikçe gıdalarımızın sadece üzerinde değil içinde de kimyasalların biriktiğinden emin olabilirsiniz. Son 20 yıldır çiftçiler mısırdan soyaya kadar GDO’lu tohumlarla ekim yapıyorlar. Mısır ve soya da bu konserve çorbaların başlıca muhteviyatları. Ayrıca Wisconsin Üniversitesi Çevre Kirliliği ve Zooloji Profesörü olan Warren Porter da düşük miktarda ancak sürekli olarak böcek ilaçlarına maruz kalmanın kalp ve dolaşım problemlerine ve diyabete neden olduğunu söylüyor. Bunlar da yetmiyormuş gibi genetik değişiklik sürecinde bitkiler üzerinde aslında bir çeşit kısırlık işlemi yapılmasının insanlarda hızla çoğalan gıda alerjilerine sebep olduğunu da belirtiyor. Evde kendi çorbanızı kendiniz yaparak tüm bu olası kimyasallardan uzak kalmış oluyorsunuz. Ayrıca çorbanızı dondurabileceğinizi de unutmayın lütfen. Yemek yapamadığınız zamanlarda evinizde her zaman bir çorbanız olduğunu bilmek bence büyük bir lüks. Bir de mutlaka tavuk suyunuzu et suyunuzu kendiniz hazırlamalısınız. Tavuk kemiklerini ve derilerini ve bir saat boyunca düdüklü tencerede haşlayıp kolay bir tavuk suyu hazırlayabilirsiniz. Unutmayın, evde yapılmışı gibisi yoktur.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Yeme İçme
Aralık ayı sebze ve meyveleri

Ayın mevye, sebze ve balıkları.

Kapat