İklim Yatırımcıları Füzyon Konusunda Neden Heyecanlılar?

Bu haftanın önemli iklim yatırım haberlerinden biri Amerikalı Commonwealth Fusion Systems’ın 1.8 milyar dolar B Serisi finansmanı topladığı haberiydi. Bazı yatırımcıları sayalım: Tiger Global, Bill Gates (ve Breakthrough Energy), Coatue, DFJ Growth, Google, John Doerr, Marc Benioff (TIME Ventures), Khosla Ventures, Lowercarbon Capital, Soros, Jameel, Temasek, Eni, JIMCO, Equinor Ventures, Hostplus, ve bir düzine daha yatırım fonu, yatırım şirketi veya aile şirketi. Daha bir kaç hafta önce yine Amerikalı füzyon şirketi Helion’un 500 milyon dolar E Serisi yatırımı toplamasını takiben Commonwealth’in topladığı bu miktar göz kamaştırıcı (kelime oyunu?) ve sadece iklim değil bütün teknoloji sektörleri arasında dünyada bu senenin en büyük yatırım turlarından biri oldu.

Peki füzyon iklim konusunda neden bir anda bu kadar önemli bir noktaya geldi? Neden yatırımcılar füzyon konusunda bu kadar heyecanlanmış durumdalar? Bir de zaten füzyon tehlikeli değil mi?

Öncelikle hemen fizyon ile füzyon arasındaki farkı hatırlatalım. Çernobil ve benzeri trajik nükleer kazalardan bildiğimiz ve hali hazırda var olan teknoloji fizyon, uranyum ve plütonyum gibi büyük atomları ayırma teknolojisi. Füzyon ise küçük atomları çok yaklaştırıp çok ısıtarak (örneğin 150 milyon derece santigrat ısı) plazma haline getirip birleştirip enerji üretme teknolojisi. Güneş enerjisinin kaynağını gezegenimizde yaratmaya çalışan füzyon, eğer başarılı olunursa, temiz ve bütün gezegene yetebilecek kapasitede bir yeşil enerji kaynağı olabilir. Ayrıca anlaşılan, fizyon gibi nükleer kaza riski de yok. Nükleer çağın başından beri üzerinde uğraşılan ve henüz biliminsanlarının başaramadığı füzyon (su ana kadar deneylerde içeri konan enerji dışarı üretilen enerjiden hep daha çoktu) belki de ilk defa Commonwealth gibi şirketler tarafından gerçek olmaya doğru yaklaşıyor. Fosil yakıtlarını geride bırakmakta olduğumuz önümüzdeki on yıllarda rüzgar veya solar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yanında füzyonun da bugünlerde gündemde olmasının sebebi bu.

BUNU DA OKU:  350 nedir?

Amerikan üniversitesi MIT’den uzun yılların araştırmaları sonucu çıkan yüksek ısı süper iletken mıknatıs teknolojisiyle henüz 2018’de kurulan Commonwealth şu anda en hızlı ve en ekonomik füzyon enerji teknolojisi gibi görünüyor. Üç kurucusu da MIT’den doktoralı olan şirket, bu yeni mıknatıs teknolojisiyle 150 milyon derecelik ısıya dayanabilecek, eski bilinen tokamak makinelerine göre 50-60 kat daha küçük, daha ekonomik ve hızlı inşa edilebilecek füzyon santralleri sözü veriyor ve dünyamızın karbonsuzlaşma döneminde dünyanın her yerine bu santrallerden yapabilme hayali sunuyor. Yatırımcılar da bu sonsuz kapasiteye sahip, temiz, ölçeklenebilir enerji kaynağı karşısında heyecanlanıyor ve bu miktarları yatırıyorlar.

Ama bu yatırıma rağmen yavaş ilerleyecek bir süreçten bahsediyoruz. Henüz 2020 yılında SPARC adını verdikleri küçük ebatlı füzyon makinelerinin net enerji üretebileceğini ispat ettiler. Bu sene SPARC’ın yerleşeceği ve şirketin merkezi olan binayı inşa etmeye başladılar. Bütün bu operasyonu ekonomik ve ticari yapabilecek mıknatıs teknolojilerini bu sene geliştirip bilim dünyasına sundular. 2025 yılında SPARC ile ticari anlamda net enerji üretimi gerçekleştirmeyi planlıyorlar. Bir yandan da ARC adını verdikleri ilk füzyon santrali üzerinde çalışıyorlar ve 2030’lu yılların başlarında ilk santralin işleve gireceğini düşünüyorlar. Bir tahmine göre, bütün ABD enerji şebekesini füzyon ile kapsamak için 3,000 adet füzyon santral yeterli olacak ve yeni lokasyon bulmaya ve doğa tahribatına gerek yok, var olan elektrik santrallerin yerine inşa edilebilirler (EIA verilerine göre ABD’de şu anda 11,000’den fazla elektrik santrali zaten var ve bunların 3,300 adedi kömür, petrol ve doğal gaz yakıyorlar).

Füzyon bu kadar ümit verici ve çığır açıcı bir teknoloji olduğu için dünyanın her yerinde yıllardır üzerinde çalışılıyor. Commonwealth’i farklı kılan şu ana kadarki teknolojilerden daha ekonomik bir şekilde santral kurabilme ümidi. Şu ana kadar füzyon konusunda en uzun süreli ve heyecan veren proje Fransa’da gerçekleşen ITER projesiydi. Aynı amaç için ve benzer süper iletken mıknatıs teknolojisiyle çalışan ve son on yıl içinde gelişen ITER, 2025’te kendi tokamak makinesini işleve soktuktan sonra trityum ve döteryum ile çalışan ilk füzyon santralini 2035’te açabilmeyi planlıyor. ITER’in dünya tarihindeki en pahalı ve komplike bilimsel çalışmalardan biri olduğu söyleniyor: Uluslararası Uzay İstasyonu ISS için 100 milyar euro harcanmıştı, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı için 7.5 miyar euro. ITER için ise tahminler 18-22 milyar euro civarlarında. Bu arada ITER’in getiri hedefleyen bir yatırım ekosisteminden değil 1985’te başlayan uluslararası bir işbirliğinden çıktığını not edelim: finansmanın yarısı Avrupa ülkelerinden, diğer yarısı da Çin, Hindistan, Japonya, Kore, Rusya ve ABD’den geliyor. Latince “iter” kelimesinin anlamı yolculuk, doğru yol. Biliminsanları bu ismi seçerken insanlığın iklim krizinden çıkışında doğru yolun füzyon olacağını ima etmişler gibi görünüyor.  

BUNU DA OKU:  Tatilde okumalık 15 yeni ve yeşil kitap

İklim krizi konusunda saat acımasızca ve hızlı ilerlemeye devam ediyor. 2030’a kadar global emisyonları yarı yarıya kesmemiz ve 2050’ye kadar NetSıfır dünyasına geçmiş olmamız gerekiyor. Füzyon geliştirmede lider projeler ITER ve Commonwealth’in hedeflerine bakılınca en iyimser yaklaşımla bile füzyon etki yapmaya epey son dakikada başlayabilecek gibi. Yine de iklim konusunda bilgili yatırımcıları heyecanlandırmış olması ve sonunda ciddi miktarların yatırılması pozitif bir gelişme. Geçenlerde FT’de çıkan bir yazıda söz alan Breakthrough Energy’den Phil Larochelle insanlık tarihinde füzyonun ateşin icadı kadar önemli bir rol oynayabileceğini söylemiş. Sonuçta evrende var olan ve çalıştığını bildiğimiz bir teknolojiden bahsediyoruz – güneşimiz bu teknolojiyle enerji üretiyor ve gözlerimizi kamaştırıyor – ve aslında burada yapmaya çalıştığımız gezegenimizde ekonomik bir şekilde bu zaten evrende var olan teknolojiyi geliştirmek. Bu da genelde çok çalışkan ve çok kararlı insanların yatırımcıları ikna edip göz kamaştırıcı paralar toplamalarıyla olabiliyor.

Füzyon heyecan verici bir gelişme. Hayal bile etmesi güç, sınırsız ve ölçeklenebilir ve doğaya zarar vermeyen bir temiz enerji kaynağından bahsediyoruz. Başarılı olur mu olmaz mı, veya gezegen olarak ihtiyacımız olan zaman zarfında bir değişiklik yapabilecek mi, şu anda hala kestirebilmek zor. Cevaplanmamış da bir çok soru var. Ama benim için bilim dünyasıyla çalışıp yatırım ekosistemini heyecanlandırınca henüz yapamadığımız bir çok şeyi yapabileceğimize inanmak güzel bir his.  

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Yalın Karadoğan

Doğasever, amatӧr doğal hayat gӧzlemcisi, ara-sıra yazar, Londra’da sivil toplum kuruluşu Turkey Mozaik Foundation kurucularından, private equity yatırımcısı.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Banner Right Side, Doğal Kaynaklar, Ekoloji, İklim Değişikliği, Yenilenebilir Enerji
Neden hâlâ yasak değil? Türkiye’de ve dünyada klorpirifos kullanımı

Gıda mühendisi ve yazar Bülent Şık, geçtiğimiz hafta RASFF (Rapid Alert System for Food and Feed) verileriyle, Türkiye'den AB ülkelerine...

Kapat