İstanbul lüfere hasret kalmasın!

Her yıl ekim ayının 3. cumartesinde kutlamayı arzu ettiğimiz İstanbul’un Lüfer Bayramı, lüferle kısıtlı bir bayram olmasın; uskumrunun, fıstık çamların, erguvanların, memba sularının, çeşmelerin de bayramı olsun. İstanbul’u alsın beraberine… Bu bayram İstanbul’a sahip çıkanların gururu olsun, bu gurur da ortak mirasımızın bereketine teminat olsun.

istanbul-lufere-hasret-kalmasin(1)

İstanbul’un Lüfer Bayramı Programı

19 Ekim 2012, Cuma

“İstanbul ve Balığı”

Kadir Has Üniversitesi

Haliç Toplantı Salonu

Cibalikapı – Haliç

10:00 – 12:00

Türkiye’nin ekonomik gelişimi, yaban hayatın ekonomiye kazandırılıp kazandırılamayacağı, kooperatifleşme gibi konuların ele alınmasını arzu ettiğimiz ve, nasıl oldu da bu noktaya geldik, üzerine izleyicileri bilgilendireceğini umduğumuz bu panelde farklı katmanlardan katılımcılar aracılığı ile balığımızın, balıkçılığımızın geleceği için bugün düzeltmemiz gereken koşullar, yaklaşımlar nedir, tartışacağız.

“Almıyoruz, Satmıyoruz!”

Mutfak Sanatları Akademisi

Meydan Sokak

Beybi Giz Plaza B Blok No:123-136

Ayazağa, Maslak

14:00 – 16:00

Sektörün tanınmış şeferi, işletmecileri lüferdeki yok oluşun durdurulabilmesi, sucul kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması adına destek verdikleri “İstanbul Lüfer’e Hasret Kalmasın” kampanyası boyunca neler tecrübe ettiler, mutfaklarında ne gibi değişikliklere gittiler, satın almalarında ne gibi düzenlemeler gerçekleştirdiler ve nihayetinde bu gayretlerini müşterilerine nasıl anlattılar…

Herkesin ilham alacağı “profesyonel” bir paylaşım!

İstanbul’un “Balıklı Filmler” Festivali, 1. gün

SALT Beyoğlu – İstiklal Caddesi

12:00-18:00

12:00 “Mare Nostrum / Bizim Deniz” (2008)

Yönetmen: Ethem Özgüven

Yapımcı: Ethem Özgüven

Süre: 30’, renkli

“Özde hiçbir şey sanıldığı, göründüğü kadar romantik değildir. Özellikle küçük balıkçı için. Bir sabah kalkar ufka doğru bakarsın. Üşümektesindir. Senin, babanın, babanın babasının, eski Foçalıların ya da Likyalıların binlerce yıldır korudukları bir balık merası büyük bir tekne tarafından perişan edilmiş, misal beş ton balık tutulmuştur oradan bir gecede. Ve bitmiştir orası, ebediyen. Balık bitmiştir. Deniz bitmiştir. Saygı bitmiştir. Sevgi bitmiştir. Komşuluk bitmiştir; Rum komşuların çoğu uzaklara gitmiştir… Yalan ve riya, açgözlülük ve şiddet gelmiştir. Bugün Akdeniz’de ve her yerde yaşadığımız budur… Anadeniz Akdeniz’i öğrenmeyi sürdüreceğiz.”

Filmin ardından Ethem Özgüven ile söyleşi

13:00 “Son Kumsal” (2008)

Yönetmen: Rüya Arzu Köksal

Yapımcı: Aydın Kudu

Süre: 56’, renkli

Müzik: Bura Ayrancı-Mustafa Parlak-İbrahim Tarhan

TRT Belgesel Ödülleri, Amatör Kategori 1.’lik Ödülü, 2009

Ankara Film Festivali, Belgesel dalında 3.’lük Ödülü, 2008

Güzel bir yaz günü, Vakfıkebir kasabasının Dutluk plajında neşeyle bağrışan çocuklar, top oynayan, horon tepen gençler, güneşlenenler, yüzenler. Birkaç yüz metre uzakta, onlarca kamyonun sahile boca ettiği kayaları denize dolduran iş makineleri. Koyun diğer ucunda ise otoyolu yine aynı dalgalardan korumak için yapılan dalgakıran inşaatları. Doğal limanların ve balıkçı barınaklarının otoyol yapımı yüzünden yok olmasıyla kendilerine yeni yerler arayan balıkçıların takalarını karayoluyla taşımaları ve trajikomik öyküleri…Karadeniz halkının, yol yapma bahanesiyle denizinden koparılmasının hikayesi.

14:15 “Göksu’da bir balıkçı” (1975)

Yönetmen: Yavuz Sezer

Yapım: Yavuz Sezer (TRT İstanbul TV)

Kamera: Kenan Davutoğlu

Kurgu: Nur Gencel

Ses kayıt: Yavuz Sezer

Ses mix: Nur Gencel

Süre: 23’ 37”, siyah beyaz

BUNU DA OKU:  Lüfer Bayramı'nda buluşalım

İstanbul Anadolu Hisarı / Göksu’da yaşayan balıkçı Ahmet Titiz, mevsim sonu kayığını karaya çeker ve gerekli düzeltmeleri yapar. Hazırlık aşamasında, içinde bulunduğu durum ve şartları anlatır. Bu anlatım, denize çıkıp avlanırken de sürer. Ve 1975 yılındaki balıkçılığımızın durumunu gözler önüne serer.

15:00 “Balık Olmak” (2012)

Yönetmen: Deniz Şengenç

Yapım: Deniz Şengenç

Kameraman : Umut Can Sevindik, Enes Korkmaz

Ses kayıt: Ömer Buğra Özakçakoca

Kurgu: Mahir Güven

Müzik: Hayal Bandosu ( Tiki Tiki Tak)

“Balığın Sadece Kuyruğu Var” belgesel filmi için Ocaklar’a gittiğimizde amacımızca tüketilen deniz yaşamını, onun uğrunda mücadele veren küçük balıkçıların hikayelerini anlatmaktı… Bizler denizle birlikte yaşayan insanlar yerine, balık olmuş insanlarla karşılaştık. Deniz güzel bir mehtap manzarası, dalgalı hırçın bir su birikintisi değildi onlar için. “Balık Olmak” tanışma şansını yakaladığımız güzel insanlardan sadece ikisinin öyküsünden ufak bir kesittir.

15:05 “Son Kumsal” (2008)

yönetmen: Rüya Arzu Köksal

Yapımcı: Aydın Kudu

Süre: 56’, renkli

Müzik: Bura Ayrancı-Mustafa Parlak-İbrahim Tarhan

TRT Belgesel Ödülleri, Amatör Kategori 1.’lik Ödülü, 2009

Ankara Film Festivali, Belgesel dalında 3.’lük Ödülü, 2008

Güzel bir yaz günü, Vakfıkebir kasabasının Dutluk plajında neşeyle bağrışan çocuklar, top oynayan, horon tepen gençler, güneşlenenler, yüzenler. Bir kaç yüz metre uzakta, onlarca kamyonun sahile boca ettiği kayaları denize dolduran iş makineleri. Koyun diğer ucunda ise otoyolu yine aynı dalgalardan korumak için yapılan dalgakıran inşaatları. Doğal limanların ve balıkçı barınaklarının otoyol yapımı yüzünden yok olmasıyla kendilerine yeni yerler arayan balıkçıların takalarını karayoluyla taşımaları ve trajikomik öyküleri…Karadeniz halkının, yol yapma bahanesiyle denizinden koparılmasının hikayesi.

16:30 “Mare Nostrum / Bizim Deniz” (2008)

Yönetmen: Ethem Özgüven

Yapımcı: Ethem Özgüven

Süre: 30’, renkli

“Özde hiçbir şey sanıldığı, göründüğü kadar romantik değildir. Özellikle küçük balıkçı için. Bir sabah kalkar ufka doğru bakarsın. Üşümektesindir. Senin, babanın, babanın babasının, eski Foçalıların ya da Likyalıların binlerce yıldır korudukları bir balık merası büyük bir tekne tarafından perişan edilmiş, misal beş ton balık tutulmuştur oradan bir gecede. Ve bitmiştir orası, ebediyen. Balık bitmiştir. Deniz bitmiştir. Saygı bitmiştir. Sevgi bitmiştir. Komşuluk bitmiştir; Rum komşuların çoğu uzaklara gitmiştir… Yalan ve riya, açgözlülük ve şiddet gelmiştir. Bugün Akdeniz’de ve her yerde yaşadığımız budur… Anadeniz Akdeniz’i öğrenmeyi sürdüreceğiz.”

17:15 “Göksu’da bir balıkçı” (1975)

Yönetmen: Yavuz Sezer

Yapım: Yavuz Sezer (TRT İstanbul TV)

Kamera: Kenan Davutoğlu

Kurgu: Nur Gencel

Ses kayıt: Yavuz Sezer

Süre: 23’ 37”, siyah beyaz

İstanbul Anadolu Hisarı / Göksu’da yaşayan balıkçı Ahmet Titiz, mevsim sonu kayığını karaya çeker ve gerekli düzeltmeleri yapar. Hazırlık aşamasında, içinde bulunduğu durum ve şartları anlatır. Bu anlatım, denize çıkıp avlanırken de sürer. Ve 1975 yılındaki balıkçılığımızın durumunu gözler önüne serer.

20 Ekim 2012, Cumartesi

“İstanbul’un En Baba Lüferi” olta avı yarışması

Şair Nedim Parkı

Fener iskelesi – Haliç

08:00 – 11:30

Amatör ve profesyonel tüm balıkçılara açık bir olta ile balık avı yarışmasıdır. Yarışmanın birincisine “fish finder” (balık bulucu) armağan ediyoruz! İlk 10’a giren amatör ve profesyonel olta avcılarına da çeşitli süprizlerimiz olacak!

BUNU DA OKU:  Sonuçlar iklim değişikliği sergisi

“Anne bak! Lüfer!”

SALT Beyoğlu,

Açık Bahçe

13:30 – 15:30

“Beş yaşındakinin karışı kadardır defne yaprağının boyu, annesinin karışı kadar da sarıkanatınki,” ya da “Artık büyümüş, olgunluğa erişmiş bir lüferi sırtındaki sarı çizgisinden tanırsın,” gibi sözel ifadelerin duvarları bezediği bir ortamda, çocuklarla “lüferin” boylarını, hayatını, göç yollarını ve kültürümüzdeki yerini idrak etmek amacıyla düzenlenen ve 5-15 yaş grubuna yönelik olmakla beraber her yaştan katılımcıya açık, ‘Miss Çilek’ adıyla tanınan İpek Kuşçu’nun yöneteceği bir atölye çalışması…

“i Lüfer!”

Bilgi Üniversitesi

Santral Kampüsü

13:30 – 15:30

iDans ekibinin yöneteceği ve 10-17 yaş arası gençlerimizle birlikte gerçekleştireceğimiz bu atölyede lüferin boyu, şekli, göç yolları ve sürdürülebilirliği üzerine sohbet ederken üç boyutlu halini de makete çevirecek, martısıyla, rüzgarıyla var olan bu balığın sürdürülebilirliğinin koşullarını tartışıyor olacağız.

PROFESYONEL BALIKÇI FORUMU PANELİ

“Boğaz’ın Efendileri”

Kadir Has Üniversitesi

405 Salonu

B blok 4. kat

Cibalikapı – Haliç

13:00 – 16:00

2011 yılında İstanbul’un son 50 yılına denizden tanıklık etmiş emektarları bir araya getirmiştik. Bu yıl, İstanbul’u bugün, denizden yaşayanları bir araya getiriyor, denizlerimizde bir balık sorunu var mı, varsa aşırı avcılık ne kadar etkili bu sorunun oluşmasında, çevre faktörleri ne kadar sorumlu konuşmayı amaçlıyoruz.

178236213876

21 Ekim 2012, Pazar

İstanbul’un “Balıklı Filmler” Festivali, 2. gün

SALT Beyoğlu – İstiklal Caddesi

12:00-18:00

12:00 “Boğaziçi Balıkları” (2012)

Yönetmen: Burak Dal ve Bahriye Kabadayı

Yapımcı: Tarçın Film

Görüntü yönetmeni: Koray Kesik

Kurgu ve grafik animasyon: Burak Dal

Süre: 75′, renkli

Bugün ‘Seninki kaç santim?’, ‘Küçük balık yoksa büyük balık da yok’, ‘İstanbul lüfere hasret kalmasın’, ‘Yemiyorsak sebebi var’ gibi kampanyalar yapılmasını gerektirecek noktaya nasıl geldik?” “Boğaziçi Balıkları” belgeselinin serüveni bu soruların yanıtlarını merak etmekle başlamıştı. Karekin Deveciyan’ın yüz yıl önce yazdığı kitaptaki onlarca balık nereye gitmişti? Ki kaybolan sadece balıklar da değildi. Denizle iç içe bir şehrin kültürü yok olmuştu. Belgesel film, mazide kalanlara duyulan özlemi hatırlatırken nostaljinin romantizminde kaybolmamayı ve bugünün mücadelesine bağlanmayı hedefledi. “Kaybedilenleri elbette hatırlamalıyız, ama bu hatırlayış elimizde kalana sarılmamızı sağlamalı,” inancıyla pek çok balıkçıyla görüşmeler yapıldı, anılar- fotoğraflar toplandı. Sadece balıkçılardan değil konuyla ilgili yazarlardan, amatörlerden, akademisyenlerden ve sivil toplum örgütlerinden de görüş alındı. Aşırı avcılıktan kirliliğe, Boğaz’ın özelliğinden küresel nedenlere pek çok konu zaman zaman anlatımı kolaylaştıran grafik animasyonlarla yansıtıldı. “Boğaziçi Balıkları” bir şehrin ve insanlarının değişimini denizden bakarak yansıtmaya çalışan bir belgesel film.

Filmin ardından Burak Dal ile söyleşi

14:15 “Son Kumsal” (2008)

yönetmen: Rüya Arzu Köksal

yapımcı: Aydın Kudu

süre: 56’, renkli

Müzik: Bura Ayrancı-Mustafa Parlak-İbrahim Tarhan

TRT Belgesel Ödülleri, Amatör Kategori 1.’lik Ödülü, 2009

Ankara Film Festivali, Belgesel dalında 3.’lük Ödülü, 2008

BUNU DA OKU:  Bu yeşil saha dünyayı değiştirebilir mi?

Güzel bir yaz günü, Vakfıkebir kasabasının Dutluk plajında neşeyle bağrışan çocuklar, top oynayan, horon tepen gençler, güneşlenenler, yüzenler. Bir kaç yüz metre uzakta, onlarca kamyonun sahile boca ettiği kayaları denize dolduran iş makineleri. Koyun diğer ucunda ise otoyolu yine aynı dalgalardan korumak için yapılan dalgakıran inşaatları. Doğal limanların ve balıkçı barınaklarının otoyol yapımı yüzünden yok olmasıyla kendilerine yeni yerler arayan balıkçıların takalarını karayoluyla taşımaları ve trajikomik öyküleri…Karadeniz halkının, yol yapma bahanesiyle denizinden koparılmasının hikayesi.

Filmin ardından Arzu Köksal ile söyleşi

16:00 “Göksu’da bir balıkçı” (1975)

Yönetmen: Yavuz Sezer

Yapım: Yavuz Sezer (TRT İstanbul TV)

Kamera: Kenan Davutoğlu

Kurgu: Nur Gencel

Ses kayıt: Yavuz Sezer

Ses mix: Nur Gencel

Süre: 23’ 37”, siyah beyaz

İstanbul Anadolu Hisarı / Göksu’da yaşayan balıkçı Ahmet Titiz, mevsim sonu kayığını karaya çeker ve gerekli düzeltmeleri yapar. Hazırlık aşamasında, içinde bulunduğu durum ve şartları anlatır. Bu anlatım, denize çıkıp avlanırken de sürer. Ve 1975 yılındaki balıkçılığımızın durumunu gözler önüne serer.

16:30 “Boğaziçi Balıkları” (2012)

Yönetmen: Burak Dal ve Bahriye Kabadayı

Yapımcı: Tarçın Film

Görüntü yönetmeni: Koray Kesik

Kurgu ve grafik animasyon: Burak Dal

Süre: 75′, renkli

Bugün ‘Seninki kaç santim?’, ‘Küçük balık yoksa büyük balık da yok’, ‘İstanbul lüfere hasret kalmasın’, ‘Yemiyorsak sebebi var’ gibi kampanyalar yapılmasını gerektirecek noktaya nasıl geldik?” “Boğaziçi Balıkları” belgeselinin serüveni bu soruların yanıtlarını merak etmekle başlamıştı. Karekin Deveciyan’ın yüz yıl önce yazdığı kitaptaki onlarca balık nereye gitmişti? Ki kaybolan sadece balıklar da değildi. Denizle iç içe bir şehrin kültürü yok olmuştu. Belgesel film, mazide kalanlara duyulan özlemi hatırlatırken nostaljinin romantizminde kaybolmamayı ve bugünün mücadelesine bağlanmayı hedefledi. “Kaybedilenleri elbette hatırlamalıyız, ama bu hatırlayış elimizde kalana sarılmamızı sağlamalı,” inancıyla pek çok balıkçıyla görüşmeler yapıldı, anılar- fotoğraflar toplandı. Sadece balıkçılardan değil konuyla ilgili yazarlardan, amatörlerden, akademisyenlerden ve sivil toplum örgütlerinden de görüş alındı. Aşırı avcılıktan kirliliğe, Boğaz’ın özelliğinden küresel nedenlere pek çok konu zaman zaman anlatımı kolaylaştıran grafik animasyonlarla yansıtıldı. “Boğaziçi Balıkları” bir şehrin ve insanlarının değişimini denizden bakarak yansıtmaya çalışan bir belgesel film.

17:50 “Balık Olmak” (2012)

Yönetmen: Deniz Şengenç

Yapım: Deniz Şengenç

Kameraman : Umut Can Sevindik, Enes Korkmaz

Ses kayıt: Ömer Buğra Özakçakoca

Kurgu: Mahir Güven

Müzik: Hayal Bandosu ( Tiki Tiki Tak)

“Balığın Sadece Kuyruğu Var” belgesel filmi için Ocaklar’a gittiğimizde amacımızca tüketilen deniz yaşamını, onun uğrunda mücadele veren küçük balıkçıların hikayelerini anlatmaktı… Bizler denizle birlikte yaşayan insanlar yerine, balık olmuş insanlarla karşılaştık. Deniz güzel bir mehtap manzarası, dalgalı hırçın bir su birikintisi değildi onlar için. “Balık Olmak” tanışma şansını yakaladığımız güzel insanlardan sadece ikisinin öyküsünden ufak bir kesittir.”

Filmin ardından Deniz Şengenç ile söyleşi

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gıda, Gıda Gündemi, Kent, Topluluklar
Şehrin ilk Tasarım Bienal’i kapıda!

1. İstanbul Tasarım Bienali, 13 Ekim-12 Aralık 2012 tarihleri arasında İstanbullularla buluşacak.

Kapat