Markaların sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaları için 5 öneri

Çevresel ayak izlerini azaltmak isteyen moda markalarının uyguladığı yöntemler değişkenlik gösteriyor. Bazıları daha geniş bir yelpazede sürdürülebilir çizgiler başlatırken, diğerleri daha sürdürülebilir ürünler için koleksiyonlar oluşturuyor veya sınırlı sayıda üründe kullanılmak üzere sürdürülebilir malzemeler geliştiriyor. Ancak bu çabalar değerli olsalar da, gerçek bir etki yaratmak isteyen markalar için en iyi başlangıç ​​yeri olmayabilir.

Ayakkabı Grubu Distribütörleri ve Amerika Perakendecileri (FDRA) ticaret grubu tarafından gerçekleştirilen 23 Temmuz tarihli bir panelde yapılan tartışma, sürdürülebilirlik için çözüm arayan şirketler için net ve sağduyulu bir rehber sundu. Öneriler, özellikle hazır bulunan işletmelerin hangi markaları satın alacaklarına ya da almayacaklarına karar vermeleri ve dönüşümleri etrafında oluşturuldu.

Markanın merkezi ile başlamak

Markaların gösterişli yeni bir ürün piyasaya sürerek sürdürülebilirlik konusundaki odaklarını yayınlamaları cazip gelebilir, ancak bu direnmeye değer bir cazibedir. Teva Genel Müdürü Anders Bergstrom, “İkonik bir ürüne sahip bir markaysanız, oradan başlayın. İnsanların seni en çok tanıdığı şeyi düzelt.” şeklinde önerisini paylaşıyor.

Bergstrom’un önerisi, temel bir üründe sürdürülebilirliğin doğru olmasının, yeni bir sürdürülebilir hat eklemekten daha büyük bir olumlu etkiye sahip olabileceği yönünde. Markalar hala yenilikçi çözümler ve yeni fikirler üzerinde çalışabilir, ancak markanın dayanak noktalarının ardındaki malzeme ve işlemlerin olabildiğince iyi olmasını sağlama pahasına olmadıklarını belirtiyor.

Bu rehberliği görmezden gelen şirketler imaj sorunlarına çarpma riskini taşıyor. Sürdürülebilirliklerini markasının temelinin bir parçası yapmadılarsa, Bergstrom, tüm sürdürülebilirlik çanları ve ıslıklarla yeni ürünler yayınlamaya başladıklarında, temel ürünlerini istemeden de olsa değersizleştirebileceklerini ifade ediyor. Temel olarak, yeni şeyler ne kadar sürdürülebilir görünüyorsa, eski şeylerin de o kadar az sürdürülebilir görüneceğini söylüyor.

Uzun ömür sürdürülebilirliktir

Etiketler, daha sürdürülebilir hale getirmek için bir ürünü yeniden icat etmeleri gerektiğini düşünebilir, ancak bu gerçeği yansıtmıyor. Çevre danışmanlığı SGS’nin küresel bir servis yöneticisi olan Xavier Vital’e göre “Dayanıklılık, markaların çok sık görmezden geldiği bir şey. Aynı ürüne sahip olabileceğiniz, sürdürülebilirliği kaliteye bağlamanız ve bu ürünü daha uzun süre dayandırmanız aslında yeterli.”

BUNU DA OKU:  Çocuklarda artan astım ve alerjilerin sorumlusu kim?

Bir ürün ne kadar uzun süre dayanırsa, tüketici yenisini almadan ve eskisini atmadan o kadar sürdürülmüş oluyor. Net sonuç daha az kaynak kullanımı ve daha az atık üretilmesidir. Elbette, tüketiciler ürünü, bu denklemin çalışması için giyilene kadar kullanmaya istekli olmalı ve ki bu aslında zorlayıcı bir durum.

Yine de, markaların kontrol edebilecekleri üzerinde odaklanmaları gerekir ve bir ürünün ömrünü artırmak başarılabilir bir başlangıçtır. Vital, “Yeni teknolojiye para yatırmaksızın yapılabilecek en hızlı çözüm ve güzel bir başlangıç olabilir. Dayanıklılığın, bir ürünün çevresel ayak izini çok hızlı bir şekilde azaltmanın çok iyi bir yolu olduğu kabul edilmeli.”

Değeri maliyetten daha fazla düşün

Bir pazar araştırması şirketi olan NPD Group’ta ayakkabı ve aksesuarların genel müdürü ve endüstri analisti Beth Goldstein markaların, ürünlerinin sürdürülebilir sürümünün, müşterilere daha fazla maliyet göstermeyeceğinden endişeleneceklerini belirtiyor. Daha önemlisi değerdir, yani bir tüketicinin parasının karşılığını ne elde ettiği ve sürdürülebilirlik aslında onu geliştirmek için harika bir yol olarak gösteriyor.

“İşlev eklenirken çok yönlülüğe daha fazla para ödemek isteyen tüketiciler görüyoruz. Sürdürülebilir malzemelerden çıkanların çoğu daha iyi ürün” şeklinde ifadelendiriyor Bu ürünlerin birçoğu nem emmek, soğutmak, daha uzun süre dayanmak veya daha rahat olmak gibi faydalar sağlıyor. Daha iyi bir ürün sunabilen markalar, müşterileri bir ürünün parasının karşılığını aldığına ikna edebilir ve tabii ki sürdürülebilirlik faydalarından da bahsedebilirler. Goldstein, NPD’lerin anketlerinde yer alan tüketicilerin sürdürülebilirlik için biraz daha fazla para vermeye hazır olduklarını belirttiğini ve diğer araştırmaların da bu bulguyu desteklediğini paylaşıyor.

Her şeyi ölçmek

Bir ürünün çevresel ayak izini nasıl azaltacağını belirlemenin tek yolu, ayak izinin ne olduğunu veya Vital’in dediği gibi iyileştirmek için önce durumu ölçümlendirmeniz gerekiyor.

BUNU DA OKU:  Varoluşa teşekkür

Bir marka bunu yaptıktan sonra, nerede daha iyi yapması gerektiğini belirleyebilir ve bu zayıf noktalar, markanın enerji ve su gibi kaynakları ve paradan tasarruf etmek için düzeltebileceği yetersizlikleri içerebilir.

En iyi yaptığınız işe odaklanın

Bergstrom, “Sürdürülebilirliğin nedenini daha da ilerletmek için hepimiz bir endüstri olarak yapabileceğimiz en büyük şey gereksiz üretimleri durdurmak. Dünyada gereksiz ya da açıkçası markanızın parçası olmayan çok fazla ürün var.”

Bergstrom’un amacı, markaların kategoride belirli bir yetkinliği olmasa veya bunlarla bağlantılı olsa bile, diğer markaların başarılı olduğunu gördüğü ürünleri yaparak para kovalama eğiliminde olmalarıydı. Sonuçta, muhtemelen bir çöplükte veya tahrip olacak şekilde sarılacak çok sayıda kötü tasarım ortaya çıktı.

Bergstrom, Teva’nın rakip Birkenstock’u daha iyi bir Birkenstock yapmaya çalışarak asla yenmeyeceğini bildiğini söyledi. Sadece daha iyi bir Teva yaparak başaracağı ile mesajını  noktaladı.

Kaynak:
QZ

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Sinem Uğurdağ

Istanbul’da başlayan hayat yolculuğum farklı kıtalarda yaşadığım uzun soluklu deneyimlerle birlikte tüm heyecanıyla devam ediyor. Yoga, kamp, fotoğraf, müzik festivalleri ve yemek yapmak vazgeçemediğim ve nerede olursam olayım hayatıma renk katan ilgi alanlarım. Bunların yanı sıra, doğayla ilişkimi her geçen gün daha da güçlendiriyorum; farklı coğrafyaları gözlemledikçe dünyamızın tabiatına hayranlığım artıyor. Herkesin önce kendi bedenine sonra etrafındaki canlılara karşı sorumlu olduğuna ve bunun bilincinde olan her bireyin farkındalık yaratması gerektiğine inanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Hayat, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Moda
Tatilde okumalık 15 yeni ve yeşil kitap

Ekoloji, doğa dostu yaşam, kent kültürü, temiz ve adil gıda, hayvanlar gibi yeşil konulara odaklanan kitapları okumayı sevenler için tatil...

Kapat