Plastik kirliliği: Okyanuslar gerçekten insan eliyle temizlenebilir mi?

Hawaii’nin Hilo bölgesinde, bilim insanları ve mühendislerden oluşan bir ekip, The Ocean Cleanup projesinin 2018’de Büyük Pasifik çöp yığınına yaptığı yolculuk sırasında iki parçaya ayrılan 600 metre uzunluğundaki çöp toplama aracını onarıp temizliğe devam etmek için çalışmalarını sürdürüyor.

2017 yılının mayıs ayında başlayan proje, ilk günden beri hem yaşanan birçok problemle gündeme geliyor hem de deniz bilimciler ve çevre grupları tarafından potansiyel olumsuz çevresel etkileri nedeniyle eleştiriliyor. Bununla birlikte, bazı gruplar hâlâ plastik kirliliği üzerinde olumlu bir etkisi olduğu için The Ocean Cleanup’tan umudunu kesmiyor.

Limanlara ve marinalara yerleştirilmiş plastik temizleme cihazları yerleştiren Seabin Projesi’nin kurucu ortağı ve CEO’su, Pete Ceglinski konuya olumlu bir duruş sergileyenlerden biri. Ceglinski, The Ocean Cleanup hareketinin ardındaki isim olan Boyan Slat’ın son altı yılda okyanus plastikleri konusundaki küresel farkındalığı artırdığını söylüyor.

Tazmanya Üniversitesi’nde görev yapan deniz biyoloğu Dr Jennifer Lavers ise bu argümanın aynı zamanda projenin yarattığı yanılsamayı işaret ettiğini düşünüyor: “Bunun gerçekten tehlikeli olduğunu düşünüyorum. İnsanlarda, bu ekiplerin plastik sorununu çözebileceği, yapmamız gereken tek şeyin onlara biraz para vermek olduğu hissi yaratıyor ama bu umut, gerçeklerle örtüşmüyor.”

Plastik kirliliği, dünyanın okyanusları ve deniz yaşamı için yıkıcı bir sorun. BM’ye göre, yılda yaklaşık 8 milyon ton plastik atık denizlere karışıyor. Araştırmacılar okyanusun en derin noktası olan Batı Pasifik Okyanusu’ndaki Mariana Hendeği’nde ve Büyük Avustralya Körfezi’nin dibinde mikro plastik kalıntılarına rastladılar. Guardian Australia, geçen yıl yayınladığı bir makalede bilim adamlarının artık ‘plastiğin gerçekten her yerde’ olduğuna inandıklarını bildirdi.

Bu yüzden de, okyanusu ‘temizlemeye’ çalışma düşüncesine hayalperest bir çaba olarak bakılıyor. Peki, bu projeler gerçekten bir fark yaratabilir mi?

BUNU DA OKU:  Real Madrid ve Juventus'un yeni formaları okyanus plastikleri kullanılarak üretildi

Sorunun cevabı evet, ancak bu yöntemlerle değil.

Daha küçük çaplı teknik çözümler yerel bir alanda bir etki yaratabilir. Sidney’in Darling Limanı’na yakın zamanda iki adet çöp emen Seabins cihazlarından yerleştirildi. Cihaz suyu emip çöpleri ağ bir torbaya hapsettikten sonra temizlenmiş suyu ortama geri bırakıyor.

Ceglinski’nin verdiği bilgilere göre, dünya genelinde 26 ülkede, ABD, Avrupa ve son olarak da  Asya – Pasifik’te 60 limanda ortalama olarak her biri günde 4 kilo yılda ise 1,4 ton deniz çöpü toplayan 450 Seabins bulunuyor.

Mr Trash Wheel olarak bilinen başka bir yerel tesis, ABD’nin kuzey doğu kıyısında, Baltimore’un iç liman bölgesinde çalışmalar yapıyor. Tekerlek döndükçe limandan çöp topluyor ve daha sonra alınması için bir mavnada saklıyor. Lavers, bunun harika bir fikir olduğuna inanıyor: “Bu tip projeler, uygun limanlara sahip büyük şehirlerde uygulanırsa dönüşümsel bir etki yaratılabilir.” Son 15 yıldır okyanus plastiklerini inceleyen Lavers, bunların yerel bir etkiye sahip olabilecek küçük ölçekli temizlik projelerinin güzel örnekleri olduğunu söylüyor.

Ancak, bu küçük ölçekli projelerin yarattığı etkinin okyanuslardaki temizliğe veya küresel plastik krizine uyarlanamayacağı konusunda da uyarıyor: “Bu fikri kafamızdan silmemiz gerekli. Gerçekten ihtiyacımız olan şey politika değişikliği ve davranış değişikliği ki bunlar henüz yeni tomurcuklanmış durumlar. Son 12 ila 18 ay içinde tablo hızla değişti, atılan adımlar gerçekten cesaret verici. Tek kullanımlık plastikler ve mikro plastikler üzerinde muazzam yasaklar konacağını açıklayan AB’ye sahibiz, ki bu ihtiyacımız olan cesur, anlamlı değişiklik.”

Hobart Belediye Meclisi kısa süre önce 2020 yılına kadar tek kullanımlık plastiklerin yasaklanacağını açıkladı. Launceston Belediye Meclisi de aynı kararı uygulama sözü verdi. Güney Avustralya hükümeti, tek kullanımlık plastik problemini nasıl çözeceklerini tartışıyor ve bu yılın başlarında da konuyla ilgili kamuoyunun fikrine başvurulan bir anket yayınladı.

BUNU DA OKU:  Feng shui'de kapıların önemi

Avustralya Çevre ve Enerji Bakanlığı kısa süre önce mikroboncukların (bir mm’den küçük plastik parçaları) kozmetik ve temizlik ürünlerinde kullanımının engellenmesi için çalışan gönüllü projeler hakkında bir değerlendirme yaptı ve gidişatın iyi yönde olduğu sonucuna varıldı. Deniz enkazının Avustralya kıyı ve okyanuslarındaki omurgalı yaban hayatı üzerindeki etkilerine yönelik ‘’Tehdit Azaltma Planı’’ da güncellendi. Ülkenin dev süpermarketlerinden Woolworths ve Coles ülke çapında tek kullanımlık plastik poşetleri yasaklarken, McDonald’s Avustralya’daki mağazalarında plastik pipet kullanmayacağını taahhüt etti.

Ceglinski’ye göre:  “The Ocean Clean Up, Seabins ve Baltimore Water Wheel gibi temizlik projeleri plastik sorunuyla ilgili farkındalığı artırıyor ancak asıl amaç, plastiklerin okyanuslara girişini en başından durdurmak olmalı. Bu amaca Seabin’i güçlü bir iletişim aracı olarak kullanarak ulaşılabilir.” 

“İnsanlar ‘Okyanuslara dilediğimiz kadar plastik karışması sorun değil, Seabin nasıl olsa topluyor.’ gibi bir fikre kapılmamalı. Bu yüzden projeyi eğitsel bakış açısıyla eleştiriyoruz. Dönüp dolaşıp varacağımız sonuç eğitim.”

Bu nedenle, Seabins gibi limanlarda sessizce temizlik yapan projeler kadar bireysel ve kolektif olarak yapılan temizlik çalışmaları da etki yaratıyor. Rakamları bir araya getirdiğinizde -en azından Avustralya’da- plajlarda yapılan çöp toplama çalışmalarının potansiyel etkisi çok fazladır. Lavers, Avustralya’da düzenli olarak sahil temizliğine katılan yaklaşık 50.000 gönüllü olduğunu söylüyor.

“Plajdan çıkarılan tek bir plastik şişe bile, bu şişenin okyanusa geri dönerek onbinlerce mikro ve nano plastik parçacığa dönüşmesinin önüne geçiyor. Bu yüzden henüz parçalanmamışken sahilden daha büyük parçalar halinde toplamak çok önemli. Çünkü bir kez deniz ortamında küçük parçalar haline geldiklerinde, en azından şimdiki teknolojiyle, onları geri alma umudumuz ya çok az ya da hiç yok.”

Avustralya’da, Tangaroa Blue, düzenli plaj temizliği organize eden en büyük ana oluşumlardan biri. Clean Up Australia, Seaside Scavenge ve Sea Shepherd gibi çevre koruma grupları da bölgesel temizlik organizasyonları düzenliyor. Ocean Conservancy ise küresel plaj temizleme organizasyonları yapıyor.

BUNU DA OKU:  Masamızdaki balığın başına gelenler

Tangaroa Blue Foundation’ın kurucusu ve genel müdürü Heidi Taylor, temizliklerin plastik tüketimini azaltma ile paralel olarak yürütülmesi gerektiğini düşünüyor. “Tek yaptığımız temizlik olmamalı. Kaynak azaltma yoluyla çevreye atılan çöp ve plastiğin durmasını sağlamalıyız.”

Plaj temizliklerinden toplanan veriler, Tangaroa Blue gibi gruplara, sanayiyi ve plastik üreticilerini plastik sorunundaki rollerinden sorumlu tutma imkânı sağlıyor. Taylor; “Temizlik yaparken aynı zamanda kanıt topluyoruz. Gönüllüler sadece çöpleri toplayıp saymıyorlar, aynı zamanda markaları ve barkodları da kaydediyorlar. Böylece plastiğin geldiği yeri hedef alacak veriler de elde etmiş oluyoruz.”

Taylor, tek kullanımlık plastik poşet yasağı yürürlüğe girdikten sonra plaj temizleme verilerinde bir değişiklik olduğunu fark etmiş. “Sadece daha kalın plastikten üretilmiş alışveriş çantaları görüyoruz ve şimdi nereden geldiklerini biliyoruz çünkü markalılar, oysa yasaktan önce bulduğumuz tüm poşetler griydi.”

4 Mart’ta, Avustralya Deniz Çöpü Girişimi (AMDI), 13 milyondan fazla veri noktasını işaretledi. Bu noktaların her biri, bir gönüllü tarafından kaydedilen detayları ile Avustralya sahilinden toplanan bir deniz çöpü öğesini temsil ediyor.

Lavers, AMDI verilerini, gemilerden plastik ve diğer atıkların atılmasını engelleyen Uluslararası Gemilerin Yarattığı Kirliliği Önleme Sözleşmesi’nin (MARPOL) 2013’teki onayından bu yana etkili olup olmadığını belirlemek için kullanıyor: “Bu soruyu sormak sadece Tangaroa Blue ve diğer AMDI katılımcıları sayesinde mümkün. Plaj temizliğini küresel plastik kirlilik sorununa küçük, anlamsız bir katkı olarak kabul etmemiz mümkün değil.”

Kaynak:
The Guardian

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Sinem Uğurdağ

Istanbul’da başlayan hayat yolculuğum farklı kıtalarda yaşadığım uzun soluklu deneyimlerle birlikte tüm heyecanıyla devam ediyor. Yoga, kamp, fotoğraf, müzik festivalleri ve yemek yapmak vazgeçemediğim ve nerede olursam olayım hayatıma renk katan ilgi alanlarım. Bunların yanı sıra, doğayla ilişkimi her geçen gün daha da güçlendiriyorum; farklı coğrafyaları gözlemledikçe dünyamızın tabiatına hayranlığım artıyor. Herkesin önce kendi bedenine sonra etrafındaki canlılara karşı sorumlu olduğuna ve bunun bilincinde olan her bireyin farkındalık yaratması gerektiğine inanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Geri Dönüşüm, Hayat, Kent, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Teknoloji, Topluluklar, Yeşil alanlar
Yalın üretim sistemi nedir, günlük yaşama nasıl uyarlanabilir?

Endüstride uygulamaya konulduğunda başarılı ve verimli süreçlerle sonuçlanan yalın üretim sistemi ilkelerini günlük yaşamımıza uygulayarak; zaman yönetimi, minimalizm, sıfır atık...

Kapat