Vejetaryenim çünkü küresel ısınmadan korkuyorum

Bugün önemli bir kararın arefesinde olduğumu hissediyorum. Et tüketiminin verdiği zararlara ortak olmamaya karar verme noktasından bahsediyorum. Vejetaryen olmak üzereyim ve evet buradan da ilan ederek, sorumluluğumun altında ezilmeden bunu yapmaya kararlıyım. Vejetaryen olmaya karar verme sebebim ise şöyle: Dünyanın en sıcak 10 yaz mevsimine bakarsak bunların hepsi son 14 yılda gerçekleşmiş. Küresel ısınma gerçeği her geçen gün kuvvetlenerek kapımıza yaklaşıyor ve sorumlusu da biz insanlarız.

Leonardo Di Caprio’nun “11th Hour” filmi veya Al Gore’un “Inconvinient Truth” belgeseli insanları uayndırmakta belki önemli roller oynadılar ancak unuttukları çok önemli bir nokta vardı. Evet sera gazı salımını düşürmek gerektiği elbette doğru çünkü dünyamızın sağlığı tehlikede. Arabalar, otobüsler, uçaklar karbon salınımı konusunda çok etkili olabilirler ancak sera gazı gazı salımında başı çeken unsurun ne olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? %18’lik bir payla büyük baş hayvan çiftlikleri bu rekoru elinde tutuyor. Dünyada ulaşım sektörünün sebep olduğu sera gazı miktarı ise sadece %13’lük bir mikatrı elinde tutuyor. Şaşırtıcı değil mi? Peki nasıl oluyor da hayvancılık, taşıma ve ulaşım sektörünün önüne geçebiliyor?

Bunu anlayabilmek için önce dananın sindirim sistemine bir göz atmamız gerekiyor. Son derece karmaşık olan sindirim sistemlerinde bulunan bakteri, oksijensiz yaşayan mantar ve protozoa gibi mikroorganizmalardan dolayı her geviş getirdiklerinde, dışkıladıklarında veya gaz çıkardıklarında metan gazı üretmekteler. Metan ise karbondioksitten 21 kat daha etkili. Ortalama bir dananın günde 500-700 litre arası metan gazı üretiyor ve bu da 4×4 bir aracın gün boyu 50 km süratle giderek üreteceği karbon gazına eşit oluyor. Ayrıca sindirim sisteminin ötesinde, sebep oldukları %18lik sera gazı salımının hesaplanmasında rol oynayan yem üretimi de mevcut.

Güney Amerika’da özellikle Brezilya’nın Amazon bölümlerinde yağmur ormanlarının yakılıp onların yerine soya tarlaları ekildiğini ve bu soyanın hayvan yemi olarak kullanıldığını biliyor olsaydınız acaba haftalık et tüketiminizi bir parça olsun azaltmaz mıydınız? Bu gerçeği gören bir çok kişi son zamanlarda vejetaryen hatta vegan olmaya başladı. Brezilya’da 1960’lardan bu yana soya üretimi 76 katı büyümüş. Bu araziler çok hassas bölgeler olmasının yanında yapılan kıyım sırasında biyoçeşitliliğe de zarar verilerek küresel ısınmanın hızlanması tetikleniyor.

BUNU DA OKU:  Magnezyum eksikliğine karşı 9 bitkisel gıda

Dünya üzerindeki her insanın bugün bilmesi gereken en önemli gerçek küresel ısınmanın geri dönülemeyecek bir noktasında bulunduğumuz ve üzerimize düşen tüm sorumlulukların ne olduğunu bilerek yaşamamız gerektiği. Yarın üzerinde yaşayabileceğimiz bir dünyamız kalmayabilir! İnsanlık zenginleştikçe ne yazık ki daha fazla hayvansal gıda tüketmekte. Örneğin Çin et tüketiminde en üst sırada ve ülke her 10 yılda bir bu tüketimi ikiye katlamakta. Çin’de tavuk ve domuz üretimi de yine aynı hızla büyüyor. Bu tür hayvanlar her ne kadar metan gazı üretmeseler de hayvan yemi tüketimi açısından çevresel tehdit oluşturmakta.

Küresel ısınma konusundan bağımsız olarak hayvanlara yapılan işkenceler de ayrı bir etik konu. Örneğin domuz yavruları doğduktan bir süre sonra anestezi vermeden hadım ediliyorlar ve kesimhaneye gidene dek betonların arasında gün ışığı görmeden yaşıyorlar. Diğer hayvanların da onlardan aşağı işkence gördüklerini söyleyemem. Bu dünya üzerinde bugün 1 milyar kişi obeziteden şikayetçi, oysa bu gece yine aynı dünya üzerinde 1 milyar kişi yataklarına aç yatacaklar. Buradaki problemi görebiliyor musunuz? Şöyle ifade edeyim, dünya çapındaki buğday üretiminin yarısı kesim hayvanlarını beslemek amacıyla kullanılıyor. Yani bizler hep daha fazlasını isteyerek, temiz hava ve temiz suya hakkı olan insanların ellerinden bu haklarını almış oluyoruz. Çevreye, dünyaya dost bir insan olabilmek için seçimler önümüzde ve bu seçimleri doğru yapmak hepimizin kendi sorumluluğunda. Sizin kararınız ne?

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gıda, Gıda Gündemi, İklim Değişikliği
Dostlar Hasankeyf’te buluşuyor…

26-29 Mayıs 2012`de Hasankeyf’te buluşuyoruz.

Kapat