Yakıştı mı Karaburun?

Kendimi bildim bileli her yıl, neredeyse her boş vaktimde Karaburun’dayım. Hadi başta çocuktum, ailem nereye gidiyorsa ben de oradaydım ama yıllar geçti, hayatım İstanbul’a taşındı ben hâlâ her fırsatta Karaburun’dayım.

Neden?

Hava tertemiz, sular masmavi, akşamüstü kekik kokuları içinde yürüyüşler yapıyor, enginar ve nergis tarlalarının arasında yürüyor, zeytin ağaçlarının hışırtısında geziniyorum. Fotoğrafta da görülüyor, yazın göbeği de olsa iş günlerinden birindeysek, deniz neredeyse tamamen bana ait(ti).

Bu duba da nereden çıktı şimdi? Karaburun’un en güzel koylarının ikisini işgal etmiş bu estetikten tamamen uzak mavi plastikten dubalar. Sudaki doğal hayatın bu denli doğal, bozulmamış yaşandığı kıyıları plastikle süslemek niye? O varillerin su yüzeyine verdiği zararı, dubayı sabitlemek için suya atılan beton ve paslı demirden blokları geçtim, bomboş upuzun sahil dururken, duba üzerine şezlong atanlara; o şezlonglar üzerinde çekirdek çitleyip, sigara izmaritlerini, yiyecek ve içecek çöplerini fütursuzca suya atan insanlara ne demeli?

Ah ne gerek vardı be Karaburun? Oldu mu şimdi?

BUNU DA OKU:  Ortadoğu ve Türkiye`de "Paylaşım Ekonomisi" yer bulabilir mi?
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Genel
Reklamlar çocuğumun aklını çeliyor, imdat!

Yardım aranıyor.

Kapat