Zamanın mekana dönüştüğü 3 gizli müze
Müzeler Haftanız Kutlu olsun! Her yılın 18-24 haftası kutlanan Müzeler Haftası, bu hafta da bize 19 Mayıs tatili ile gelerek İstanbul’un gizli kalmış ama her yönü ile büyüleyici müzelerini tanıma şansı verdi. Siz de isterseniz kendiniz ile ya da aileniz ve arkadaşlarınız ile bu müzeleri ziyaret edebilir, içeriklerini takdir edebilirsiniz.
Atatürk Ağaç Müzesi:
Her ne kadar müze diyince aklınıza tarihi eserler geliyorsa da, daha ziyaret etmeyenler ya da bir daha ziyaret etmek isteyenler için İstanbul Bahçeköy‘de, Belgrad Ormanları‘nın içine 345 hektarlık alana konuşlanan bir ağaç müzemiz var.
1949 yılında kurulan Atatürk Arboretumu; İstanbul Üniversitesi Ormancılık Fakültesi tarafından bilimsel çalışmalar için kullanılıyor ama aynı zamanda ziyarete de açık. Diğeri Yalova’daki Hayrettin Karaca Arboretumu olmak üzere Türkiye’de sadece iki tane bulunan ağaç müzeleri, bir açık hava müzesinden farklı değil.
İçerideki tüm bitkilerin türleri üzerinde yazdığından ağaç ve bitki bilginizi geliştirmeye birebir bu müze Atatürk Arboretumu. Yalnız sadece ağaçları değil, bu alanı kendine ev edinmiş bir kaç küçük dostumuzu da görebilirsiniz. Ördekler, kazlar, su kaplumbağaları, balıklar, kuşlar, kurbağalar, köpekler, hatta parkın en uzak noktasında bir yerde özgür ortamlarında yaşayan karacalar size ziyaretiniz sırasında eşlik edebilir.
Atatürk Arboretumu fotoğraf meraklıları için de bulunmaz bir mücevher. Her mevsim ayrı bir renk paleti sunan ağaç müzesi, özellikle bu aylarda ziyaretçilerine unutulmaz anlar sunuyor. Yalnız siz ziyaret etmeden uyaralım; Atatürk Arboretumu’nda çok özel bitki türleri bulunmakta ve bahsettiğimiz üzere bu bitki türleri bilimsel araştırma ve gözlem amacı ile kullanılmakta. Sizlerden ricamız ziyaretiniz de bu bitkilere zarar verecek davranış ve hareketlerden kaçınmanız.
Atatürk Arboretumuna iki şekilde gidebilirsiniz:
Araç İle:
Sarıyer yönünde Büyükdere Caddesi istikametinde Hacıosman’a gelindiğinizde tabelaları takip edip, bahçeköy yoluna saparak ilerleyiniz. Bahçeköy’e geldikten sonra, İstanbul Üniversitesi spor salonunun karşısındaki Kemerburgaz Yolu’nun sol tarafından dönerek 400-500 m ilerledikten sonra solda arboretumu görebilirsiniz. Ayrıntılı yol bilgisi için aşağıdaki krokimizi inceleyebilirsiniz.
Toplum ulaşım araçları ile:
Sarıyer yönünde Büyükdere Caddesi’nden Belgrad Ormanı’na doğru giderken sol tarafta giriş kapısı görebilirsiniz. Bunun için de Hacıosman’da metrodan indikten sonra her 15-20 dk. bir kalkan 42HM numaralı Bahçeköy otobüslerine binebilirsiniz. Bizce en iyi yöntem bu çünkü Hacıosman’a metro ile ulaşmak çok daha kolay. 20 dakikalık yolculuktan sonra Bahçeköy’de inip, Kemerburgaz Yolu’nda 450 m kadar yürümeniz lazım.
İstanbul Deniz Müzesi:
Beşiktaş gibi merkezi bir yerde olmasına rağmen uzun süredir restorasyonda olması, koleksiyon çeşitliliği açısından dünyanın sayılı müzelerinden biri olan İstanbul Deniz Müzesini neredeyse gizlenmiş bir değer haline getirdi.
4 Ekim 2013’te yeniden açılan müze aslında 118 yaşında ve yaklaşık 20 bin esere ev sahipliği yapıyor. İçinde İnebahtı Savaşı’nda Haçlıların eline geçen ve Papa tarafından 51 yıl önce Türkiye’ye iade edilen 444 yıllık Osmanlı sancağı, Fatih Sultan Mehmed’i gemileri karadan yürütmeye mecbur bırakan Bizans zinciri, Kurtuluş Savaşı’nda Karadeniz’den mühimmat taşıyan İnebolu Kayığı gibi eserler bulunan müze keşfedilmeyi bekliyor.
Restorasyondan sonra daha modern sergileme teknikleri kullanan müze, yaklaşık 10 bin metrekare alana sahip.İstanbul’a, denizciliğe ve donanmaya ilişkin tablolar da bulunan İstanbul Deniz Müzesinin denize bakan cephesi büyük ölçüde cam olduğundan, İstanbul’un boğazı da bu tablolardan biri gibi görünüyor.
İstanbul Deniz Müzesi Beşiktaş’ta olduğundan ulaşımı çok kolay, yerini daha detaylı görmek için aşağıdaki haritaya bakabilirsiniz.
Masumiyet Müzesi
Başlığımıza dikkat ettiyseniz onun Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı kitabından bir alıntı olduğunu farketmiş olabilirsiniz. Gerçekten de Masumiyet Müzesi zamanın mekana dönüştüğü bir yer, “tarihi” kavramının eserlerden daha çok tecrübeler ile yansılıtığı bir müze, Masumiyet Müzesi.
Bizim en çok dikkatimizi çeken, kitabın kahramanı Füsun’un içtiği 4213 sigaranın etkileyici yerleştirmesi. Kemal yani Orhan Pamuk Fusün’un içtiği her bir sigara izmaritini, tarihlerini sıralayarak ve günün hissettirdiklerini tek tek yazarak duvara dizmiş. Çoğu obje Kemal’in, kendisine sevgilisi Füsun’u hatırlattığı için biriktirdiği eşyalardan oluşuyor. Objelerle ruhu olan bir mekan yaratılmış, zaman dondurulmuş sanki.
Orhan Pamuk’un son romanı “Masumiyet Müzesi” 70’lerin Türkiyesine ve İstanbul’una ironik bir gönderme tadında. Sergilenen eserler 1950 – 2000 arası İstanbul hayatından toplanan eşyalar. Böylelikle Masumiyet Müzesi aynı zamanda hem bir yakın tarih hem de bir şehir kültürü müzesi olma şansını yakalıyor. Yanlış planlamalara karşı ruhunu kaybetmemeye çalışan İstanbul’un da bir müzesi olarak görebiliriz bu müzeyi.
Masumiyet Müzesinin aslında arkasında güzel bir topluluğu var hatta müzeleri internete taşımayı kendine görev edinmiş Google Kültür Ensitütüsü de yakın zamanlarda müzeyi tamamen internete taşıdı. Müze içinde bir gezinti için burayı tıklayabilirsiniz.
Müze eski bir bina olan Brukner Apartmanı’nda, Firuzağa Mahallesi’nde Çukurcuma’nın eskicileri, antikacıları ve ıvır zıvır satıcılarının tam ortasında. Aşağıdaki haritada daha ayrıntılı görebilirsiniz.
Yazının başınında da bahsettiğimiz gibi 18-24 Mayıs Haftası, Müzeler Haftası. Özellikle bugün,Avrupa Konseyi, UNESCO ve ICOM’un himayelerinde, bu yıl Avrupa’da 11.si, Türkiye’de ise 10.su kutlanacak olan “Avrupa Müzeler Gecesi” etkinliği gerçekleştiriliyor
Etkinlik kapsamında 18 Mayıs 2015 Pazartesi günü Türkiye’den 30 müze, normal kapanış saatlerinden itibaren ziyaret edilebilecek ve saat 23.00’e kadar hiçbir ücret alınmayacak.
İstanbul’da, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul Ayasofya Müzesi ve İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesini gece saatlerinde görme şansını sadece bu akşam yakalayabilirsiniz.
Hepinize iyi gezmeler!