10 Ekim 2010’un ardindan
Dün 10 Ekim 2010’du. Sabahtan Slow Food/ Fikir Sahibi Damaklar’in GDO’suz Pikniği’ne, aksamüzeri Taksim’deki Eylemce Yürüyüşü’ne katıldım. Patırtılı bir gündü. Genel anlamda 10/10/10’a dair izlenimlerimi paylaşmadan edemeyeceğim.
İlk Önce Piknik
Pazar sabahı, herkesin İstanbul’da sağnak yağış beklediği bir güne, güneşle uyandım. Maçka Parkı’nın yolunu tuttum. Sabahın tazeliğinde, ıslak çimlerde ve pırıl pırıl bir günde Fikir Sahibi Damaklar’ın GDO’suz pikniği başladı. Herkes evinden adil, saf, temiz adlettiği malzemelerle yapılmış kekler, börekler, ekmekler getirdi. Detaylara hakimiyetiyle beni hep şaşırtan, sevgili Mehtap her gıdanın üzerine içeriğini gösteren küçük güzel etiketler hazırlayıp koydu. Böylece, gerçekten ne yediğimizi bilerek yedik. Gelemeyenler, ne lezzetler kaçırdı anlatamam. Ama herşeyden önemlisi, GDO’suz gıdayı, iklim değişikliğini konuştuk. Bir araya geldik ve küresel bir etkinliğin parçası olduk. Sonrasında bu pikniğe katılanlar akşamüzeri yürüyüşe de katıldılar.
Kaçırdıklarım
Meğer herkes 10/10/10’u beklemiş etkinlik yapmak için haberim yokmuş. Aynı gün bir de Avon’un düzenlediği Meme Kanseri yürüyüşü vardı. Çok istememe rağmen akşamüzeri olan yürüyüşü kaçırmamak için Meme Kanseri yürüyüşünü kaçırmak zorunda kaldım. Yetkililerden seneye yürüyüşler organize ederken, aynı günü tercih etmemelerini rica edeceğim.
Galatasaray’dan Taksim’e Yürüyüş
Saat 3’te Galatasaray Meydanı’nda toplandık ve yürümeye başladık. Çoluk çocuk, genç yaşlı dememiş, gelmişti. Geçen gün 350 ne diye yazmıştım. Sizler biliyorsunuz konuyu. Ama yürürken pek çok kişi yolda bizleri çevirip nedir 350, niye yürüyorsunuz diye sordu. İlk önceleri niye biz de güneş panelli veya rüzgar güllü, yenilenebilir enerjiyi destekleyip hükümete sesimizi duyuracak bir eylem yapmadık diye hayıflanmıştım. Fakat baktım, bu bile birşeyler insanlara düşündürttü. İtiraf ediyorum benim istediğim kadar yüksek sesli değildi belki ama yine de o kalabalıkta olmak ve birilerinin ilgisini çekmek çok güzeldi. Sonrasında 350.org sayfasından öğrendiğim kadarıyla 7000 kişiymişiz. Daha da güzeli, dünyanin 180’i aşkın ülkesinde, 7000’e yakın etkinlikten ikisine katılmış olmak, insanda gezegenin bir parçası olduğu ve yalnız olmadığı hissini yaratıyor. 350.org sayfasında bakarsanız, dünyanın diğer noktalarından fotoğraflar bulabilirsiniz. Iklim değişikliğiyle mücadele aslında politikalar üstü bir hareket. Ve hepimiz çözümün bir parçası olmalıyız.
Son Olarak
Dedim ya herkes 10/10/10’u beklemiş. Hastaneler sezaryenle o gün doğum yapmak isteyen annelerle dolmuş taşmış. Nüfus artışı, iklim değişikliği elzem boyutlara ulaşırsa çok ciddi problem yaratacak derken, millet biz Istiklal’de yürürken ya da piknikteyken sapır sapır doğursun. Yanlış anlamayın, kimsenin evlat sahibi olmasına birşey demiyorum. Ama kabul etmeliyiz, durumda bir ironi var. Yine de ümitliyim. Birşeyler değişiyor, değişecek. Yeter ki biz, halk olarak ne istediğimizi bilelim ve doğru seçimler yapalım.