Doğru beslenmeyi öğretmek

İlkokula başlayan çocuğum olduğundan, okul kantinlerinde satılanlarla ilgili konulara özel bir ilgim var. Küçücük bir yazı bile görsem hemen okuyorum. Bilmeliyim neler oluyor. En azından bu devletin çocukların gelişimi ile ilgili neler yapmayı planladığını yakından takip etmenin benim görevim olduğunu biliyorum.

Bayramda yine bir gazetede Michelle Obama’nın kantinlerde satılan yiyeceklerin daha sağlıklı olması için başlatmış olduğu savaşı kazandığını okudum. Yeni yönetmeliğe göre kantinlerde fast-food ve yüksek kalorili yiyecekler satılmayacakmış. Özenti deyin, kıskançlık deyin, ne geçti içimden bilmiyorum ama burada da yasaklansın istedim tüm zararlılar. Bizde yok mu güzel örnekler, elbette var; hatta geçenlerde İzmir’deki bir okulun kantininde sadece meyve ve salatalık gibi şeylerin satıldığını okumuştum ama bunlar yönetmelikle olan şeyler değil tabii. Tüm bunları düşünürken, iki gün önce de okul kantinleriyle ilgili yeni bir haber gözüme ilişti.

Ülkemizde geçen sene başlatılan “Sağlıklı Kantin Projesi”ne göre okul kantinlerinde cips, hamburger ve gazlı şekerli içeceklerin satışı yasaklanmıştı. Bu sene de ilkokullarda çikolata ve abur-cubur gıdaların ebatlarının küçültüleceği, lise kantinlerinde ise gazlı içecek ve cipse kırmızı şerit koyulacağı açıklandı. İşte burada kafam iyice karışıyor. Çocuğunuza korkutarak bunları yemesini engelliyorsanız, o zaman çocuk bunları kantinde bulduğunda belki gizli de olsa yiyecektir. Oysa zaman içinde ona bu tip yiyecek ve içeceklerin zararını anlatarak uyarırsanız o zaman yasak olarak görmektense, kötü bir şey olduğunu algılayacağını hatırlamak gerek. Eğitimin evde başladığına güzel bir örnek bu. Ebatlar küçülünce çocuğunuzun bu paketlerden bir yerine iki tane almasını engelleyemezsiniz ama eve bu tip abur-cuburu sokmayarak ve onlara gerekli bilgiyi vererek önüne geçebilirsiniz. Sadece hatırlatmak istedim, doğru beslenmeyi öğretmek çocuğunuz için yapacağınız en önemli görevlerden biri çünkü hayatı boyunca edindiği alışkanlıklarla devam edecek..

BUNU DA OKU:  Food Film Fest: Hem gözünüze hem midenize hitap eden festival
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Beslenme, Çocuk ve Bebek, Gıda
Kabuklar, kabuklar, kabuklar

Vitamin ve potasyum deposu favori meyvelerinizin kabuklarının da meyvelerden aşağı kalır yanı yok!

Kapat