Plastiğin gizlendiği 3 ürün

Plastiğin gizlendiği dediğimizde gerçekten de gizlenmesinden bahsediyoruz. PET şişelerden, plastik oyuncaklardan, plastik nesnelerden değil, bildiğimiz her gün kullandığımız ürünlerden bahsediyoruz.

Tuzunuzda plastik olduğunu biliyor muydunuz?

Çukurova Üniversitesi’nden Sedat Gündoğdu  deniz ve göllerdeki mikroplastiklerin sofra tuzu yoluyla tüketicilere ulaşıp ulaşmadığını araştırmış. Deniz tuzunda 16-84 parça/kg, göl tuzunda 8-102 mikroplastik parça/kg ve kaya tuzunda 9-16 parça/kg  sayısına rastlanmış.  Bu araştırma için farklı üretim yerlerinde, 5 ayrı markaya ait 3 ayrı tuz çeşidi incelenmiş. Daha evvel yapılan araştırmalarda hem Karadeniz hem de Akdeniz’de yüksek oranda mikroplastiğe rastlanmıştı. Ancak ilk defa sofra tuzu üzerine yapılan bu araştırma sayesinde mikroplastiğin sofralarımıza nasıl ulaştığına dair bir bilgiye sahip olmuş olduk.

Araştırmaya göre deniz tuzu ve göl tuzunda yüksek oranda mikroplastiğe rastlanırken kaya tuzunda mikroplastik oranı çok daha düşük ki bu da denizlerdeki plastik kirliliğinin boyutlarını gözler önüne seriyor. Deniz tuzunda %25 oranında poliüretana rastlanırken, göl tuzunda %35,35 oranında polietilene rastlanmış. Tüm tuz gruplarında en çok polietilene rastlanmış. Polietilen genelde alışveriş torbaları, şampuan şişeleri ve çocuk oyuncaklarında bulunuyor. Poliüretan ise lastiklerde, elektrik tesisatında kullanılan malzemeler gibi sert plastiklerin kullanıldığı birçok üründe bulunuyor.

Bu konuya dair 2019 yılında Türkiye’deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği adlı raporu da durumun ne kadar çarpıcı olduğunu gözler önüne seriyor.

Poşet çaylardaki poşetler sandığınız kadar masum olmayabilir?

Kanada’lı McGill Üniversitesi’nden bilim insanlarının 2019 yılında yayınladığı bir araştırmaya göre, tek bir plastik çay poşeti sıcak su ile etkileşime girdiğinde suya milyarlarca mikro veya nanoplastik parçacığı bırakıyor.  Environmental Science&Technology sitesinde yayımlanan araştırmaya göre tek bir plastik çay poşeti sıcak su ile etkileşime girdiğinde suya 11.6 milyar mikroplastik ve 3.1 milyar daha küçük nanoplastik parçalar bırakıyor ve parçaların tümü çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük. Nano plastik partikülleri bir insanın saç telinden 750 kat daha küçük olabiliyor. Bunun insanlar üzerindeki etkisi tam olarak net bilinmemekle beraber, insan vücudunda çok yüksek oranda plastik kalıntılarına rastlandığı bir gerçek.

BUNU DA OKU:  Plastik yiyoruz!

Akla ilk gelen soru, içtiğiniz poşet çayda da acaba bu plastikler var mı?  Bunun cevabını bir test yapmadan herhangi bir marka için söylemek çok zor. Dolayısıyla iş bir kere daha insan sağlığını herşeyin önünde tutan, bağımsız araştırma kurum ve biliminsanlarından gelecek raporlara düşüyor.  Tavsiyemiz kendi çayınızı poşetli olarak değil çay yapraklarından demlemeniz. Böylesi hem sizin için hem doğa için daha sağlıklı

Kıyafetlerinizdeki plastikleri unutmayın

Farkında mısınız hemen hemen tüm kıyafetlerin etiketlerinde 100% polyester ibaresi var.  Hem üretmesi ucuz ve kolay, hem kullanımı daha pratik (ütüye ihtiyaç olmayan ve streç eden materyaller) olduğu için birçok marka ürünlerinde polyester tercih ediyor. Dünyada üretilen kıyafetlerin %60’ından çoğu sentetik fiber, akrilik, naylon veya polyesterden üretiliyor. Polyester kıyafetler her yıkandığında akan sulara  plastik fiberler karıştığını biliyor muydunuz? Okyanuslarda bulunan mikroplastiklerin %35’inin sentetik tekstil ürünlerinden geldiğini biliyor muydunuz? Gözle görülemeyecek kadar küçük bu minik plastik parçaları çamaşır makinelerimizden geçerek yolculuklarına akan sulardan deniz ve okyanuslarda devam ediyorlar. İşin ürkütücü tarafı, denizden aldığımız sudan tuz, aynı sulardan balık yiyoruz. Hatta aynı sucul kaynaklar içme suyu kaynaklarımıza da karışıyor. Sucul yaşamdaki diğer canlıların bundan ne kadar negatif etkilendiği ise bambaşka bir makale konusu, ama şimdilik şuraya bu videoyu bırakalım.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Geri Dönüşüm, Gıda Gündemi, Moda
Onarıcı tarımla dünyayı değiştirmek

2012'de onarıcı tarımla yola çıkan Anadolu Meraları yaptıklarını teknolojinin gücüyle daha çok etki yaratacak bir platforma taşıyor. Bunun yanında gıdanın

Kapat