Tatlı çikolatanın acı çevresel etkileri

Çikolata birçoğumuzun hayatından çıkaramayacağı bir yiyecek. Diyet yaptığımız zaman bile ayrıcalık tanıyıp menülerimize az miktarda da olsa yerleştirdiğimiz bir besin.  Özellikle tatlı seven bünyelerin en favori yiyeceklerinin başını çikolata çeker. Belki söylenildiği gibi serotonin hormonu ile olan ilişkisindendir belki de sadece eşsiz lezzetindendir ama çikolata sevmeyen insanlara çok nadir rastlarız.  Ne de olsa çikolata zamanında Mayalar tarafından ‘tanrıların nimeti’ olarak anılmış, Aztekler ise altın yerine koyup alışverişlerinde çikolata kullanmışlar.

Çikolataya olan zaafımız ise en çok büyük çikolata şirketlerinin işine yarıyor. Yokluğunda çikolatanın varlığından söz ettirmeyecek bir şey varsa o da kakaodur tabii ve kakao dünya üzerindeki ülkelere çoğunlukla Batı Afrika’dan ulaşıyor olsa bile bu işten kârlı çıkanlar buranın yerlileri olmuyor. Zira Batı Afrika’daki kakao üreticileri için durum sanıldığı kadar toz pembe değil. Evet, kakao Batı Afrikalı işçiler için sıcak para demek yalnız bu lezzetli tatlının içeriğini oluşturan kakao ağaçlarının yetiştirilmesinde derin problemler de var. Bunlardan biri ormanlık alanların yok edilmesi, bir diğeri ise çocuk işçilerin kakao üreticiliğinde yer alması.

Öncelikle çikolata üretiminin çevreye olan etkilerini yüzeysel olarak inceleyelim ve çikolatanın yüzeysel bir yaşam döngüsü değerlendirmesini yapalım. Çevre yönetiminde ‘yaşam döngüsü değerlendirmesi’ diye bir kavram vardır ve bu kavram çikolata yazısında ayrıntıya girilerek açıklanamayacak kadar kapsamlıdır.  O yüzden kısaca özetleyeceğim. Yaşam döngüsü değerlendirmesinin temiz üretim sistemleri için önemi büyüktür. Değerlendirme yapılacak ürün hakkında bir takım verilere ihtiyacınız vardır. Bu veriler, ürünün tedarikinden bertarafına kadar olan aşamalarda gerçekleşen, enerji tüketimi, havaya verilen emisyon miktarı, su ve toprağa verilen atık bilgileridir. Bu verileri elde etmek içinse ürünün prosese ulaşması, ulaşmadan önce ne şekilde elde edildiği, ürünün işlenmesi, nakliyesi, kullanımı ve bertarafına kadar, tüm aşamaları incelemeniz gerekir. Daha sonra elde edilen verilerin hepsi yaşam döngüsü envanterine dönüştürülür ve bu envanter, tüm sistemin çevresel etkilerini değerlendirmek için kullanılır.  Yaşam döngüsü değerlendirmesi Uluslararası Standardizasyon Organizasyonun (ISO) ISO 14040 standardı rehberliğinde gerçekleştirilir.

BUNU DA OKU:  6 adımda bilinçli yemek yeme

Çikolatanın yaşam döngüsü kakao üretimi, kakao nakliyesi, kakaonun depolanması, kakaonun işlenerek çikolata üretilmesi, çikolatanın alıcılara ulaşması ve tüketilmesi aşamalarını içerir. Çikolatanın yaşam döngüsü değerlendirmesi, çikolata üretiminin çevresel etkilerinin tümünü ortaya koyar.

Çikolatanın temel çevresel etkileri özellikle kakaonun üretimi ve tedarikçilerin satıcılara ulaştırması aşamasında en çok hissedilir.

Çikolatanın yaşam döngüsü değerlendirmesinden başlıca karşımıza çıkan çevre etkilerinden biri nakliye sırasındaki enerji tüketimi ve atmosfere salınan sera gazı emisyonlarıdır. Çikolata nakliyesi ile atmosfere salınan sera gazları muhtemelen çikolata alırken aklınızın ucundan bile geçmez. Ama iklim değişikliği için savaşıyorsanız aklınıza gelmeli. Kesinlikle size çikolata yemeyi bırakın ve artık çikolata almayın demiyorum ancak satın alırken dikkatli olun. Nerede yapıldığı, size ne şekilde ulaştığı önemlidir.

Süslü püslü çikolata ambalajları da çok hoşunuza gidiyor olmalı. Ama bu süslü paketlerin, içinden çikolatayı almanızın ardından,  ambalaj atığı olacaklarını hatırlayın.  Bu paketleri, ambalaj atığı olarak ayırmayı ihmal etmeyin, etrafınızda mevcutsa ambalaj atığı konteynerına atın. Artık ambalaj, kağıt, karton ve plastik gibi geri dönüşümü yapılabilen atıkların evsel atık konteynerlarına gitmesini normal görmeyin ve buna izin vermeyin.

Mümkünse eğer organik çikolata tercih edin. Bu hem sağlığınız için hem de toprak ve yer altı suları için önemli.

Ayrıca çikolata yapımında kullanılan maddeleri etik ve sürdürülebilir şekilde tedarik eden firmaların çikolatalarını tercih edin.

Çikolatanın nakliyesinden bizlere ulaşana kadar oluşturduğu çevresel etkiler ve bunları azaltmaya yönelik tedbirler yukarıdaki şekilde. Ancak bunlar tüketicinin alabileceği tedbirler. Burada işin önemli bir kısmı çikolata şirketlerine ve tedarikçilerine düşüyor zira kakaonun yetiştirilmesi sırasında da bir takım çevreye zararlı uygulamalar var. Örneğin, günden güne artan çikolata talebi,  çiftçilerin topraktan verebileceğinden daha fazla verim almaya çalışmasına neden olan bir durumdur. Bu nedenle kakao yetiştiricileri, pestisit ya da kimyasal kullanımı gibi organik ve çevre dostu olmayan tarımsal uygulamalara başvuruyor. Bu uygulamalar organik ve çevre dostu olmadığı gibi sürdürülebilir uygulamalar da değildir.

BUNU DA OKU:  Yeşil dosya formatı : WWF

Kakao çiftçileri daima yeni kakao ağaçları ekmek için aynı araziyi kullanmak yerine tropikal ormanları en hafif tabirle ortadan kaldırıyor. Bunun yanı sıra Batı Afrikalı çiftçiler kakao çekirdeklerinin yetiştirilmesinde, hasat ve nakliye edilmesinde çocuk işçileri çalıştırıyorlar.

Bunun yanı sıra kakao tüccarlığı yapan,  Nestle ve Mars gibi çikolata sektöründe lider olan büyük markalara kakao  tedarik eden kuruluşların illegal bir şekilde Fildişi Sahili’nde ormansızlaştırmaya neden olduğunu The Guardian ortaya çıkarmıştı. Verilere göre bu yasa dışı ormansızlaştırma sonucunda 1960 yılından beri yağmur ormanları %80’den daha fazla bir oranla tahrip edildi. The Guardian olayı daha yakından incelemek için Fildişi Sahili’ne seyahat etti ve yapılan ormansızlaştırma sonucunda ağaçsız kalmış, başka bir tabir ile kel bölgeyi kuş bakışı görüntüledi. Bu durumun gerçekliği Mars, Nestle ya da Barry Callebaut gibi sektör liderleri tarafından da reddedilmedi.

Fildişi Sahili ve Ghana Dünya’nın en büyük kakao tedarikçileridir. Bunun yanı sıra en büyük ormansızlaştırma kurbanları olarak da kabul edilebilir. Bu durum tedbir alınmadan devam ederse 2030 yılı itibariyle söz konusu bölgede yağmur ormanı diye bir şey kalmayacak. Buradaki en büyük ironi ise bölge sakinlerinin Mars çikolata alamayacak kadar fakir olması.

Her şey bir yana kakao endüstrisinde mevcut zorluklarla birlikte umut da var. Uzmanlar kakao üretimindeki verimliliği artırabilecek bir takım tekniklerden bahsediyor. Bu tekniklerle kakao ağaçlarının ekilmesi için yapılan ormansızlaştırmayı sonlandırmaya, sonlandırmak mümkün olmazsa da en aza indirmeyi amaçlıyorlar.

WWF kakao üretimini iyileştirmek için dünyanın en büyük çikolata şirketleri ile çalışıyor. Bunlardan biri olan Barry Callebaut ve bu şirket mevcut çikolata miktarının %22’sini küresel olarak işliyor. 2016 yılının kasım ayında şirket 2025 yılı sürdürülebilirlik hedeflerinden biri olan “Daima Çikolata”yı açıkladı. Amaçlar içerisinde, tedarik zincirinde hiç çocuk çalıştırmamak, ormansızlaştırmayı sıfıra indirmek, 2,5 milyonluk arazi kaplayacak şekilde kakao ağacı ekimini mevcut kakao ekimi yapılmış alanlara yapmak, %100 sürdürülebilir içerik kullanmak ve 500.000 üreticiyi yoksulluk sınırı dışına taşımak var.

BUNU DA OKU:  Yeni orman yangınları çağına hazır mıyız?

Kaynaklar:
Cornell University

The Guardian

World Wildlife

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ayşegül Yalvaç

Deniz kirliliği ve çevre teknolojileri konusunda çalışan bir çevre mühendisi. Çevre, bilim, sürdürülebilirlik konularında yazmanın yanı sıra doğa üstü ve fantastik öyküler uydurmayı seviyor. Profesyonel bir hayalperest ve dünyayı değiştirmenin peşinde.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gıda, Gıda Gündemi, İklim Değişikliği, Yeme İçme
!f İstanbul Film Festivali’nin odağına insanın doğa ile ilişkisini alan 10 filmi

17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali'nin programı açıklandı. Festival 15-25 Şubat tarihleri arasında İstanbul'da, 1-4 Mart tarihleri arasında ise Ankara...

Kapat