Türkiye bu sefer perdenin arkasında: ‘Kömür Perdesi’ Avrupa’nın hava kalitesini ikiye bölüyor
Hava kirliliği ölçümü yapan veritabanlarına göre, Doğu Avrupa’da ve Balkanlarda yaşayanlar Batı Avrupa’daki komşularına göre toksik parçacıklar ile kirlenmiş daha kirli bir havayı soluyor. Avrupa İklim Vakfı üyesi ve eski Bulgaristan çevre bakanı Julian Popo’un Twitter hesabından paylaştığı fotoğraf da bunu destekler nitelikte.
Europe is divided by the air we breath in the East and the West. When we talk about the future of Europe we cannot ignore the air quality divide. pic.twitter.com/oYzPKlFbTb
— Julian Popov (@julianpopov) January 28, 2018
Bu verilerin olmaması sonucu çok da değiştirmiyor. Zira Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017’de yayınladığı bir rapor da Avrupa’da bir yılda gerçekleşen hava kirliliği kaynaklı ölümlerin Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinde en yüksek seviyede olduğunu açıklamıştı.
Özellikle Bulgaristan son 10 yıldır Avrupa’nın en kötü hava kirliliği seviyeleri ile boğuşmakta. 2013’te bölgeyi inceleyen bir New York Times raporu Bulgaristan’daki Sovyet zamanından kalma sanayileş yüzünden çevreye yeterli önemin verilmediğini belirtmişti.
Bulgaristan’ın başkenti Sofya şimdilerde son bir yıldaki ikinci hava kirliliği krizini yaşamakta. Sofya belediye başkanı vatandaşlardan bu hafta arabalarını sürmemelerini ve çocuklar ile yaşlıların gerekmedikçe dışarıya çıkmamalarını önerdi.
Bosna Hersek, Makedonya, Macaristan ve Polonya Avrupa’nın havası kirli diğer ülkeleri. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sadece Polonya’daki şehirlerin 33’ü geçtiğimiz yıl Avrupa’nın en kirli 50 şehri listesindeydi. Haritada Türkiye’deki hava kirliliği oranları da genellikle ortalama seviyelerde gözükmekte. Türkiye’nin en kirli noktası Kahramanmaraş ve Malatya çevresi, en temiz noktaları ise Artvin Bayburt ve Kars çevresi ile Ankara ve Konya çevresi olarak belirlenmiş.
Popov Avrupa ülkelerindeki bu farklılığın arkasında hava kirliliğini azaltacak projelerin yetersizliği, odun ve kömür bazlı katı yakıt ile ısınma sistemleri ve genellikle mali yetersizlikler olduğunu savunuyor. Batı Avrupa’daki çoğu ülke kömür bazlı enerji üretim tesislerini kapatmış ya da azaltmak için projeler geliştirmiş durumda, buna rağmen Doğu Avrupa’da kömür hala yaygın bir şekilde kullanılmakta.
Polonya’da kömür diğer enerji kaynaklarının önüne geçmiş durumda, bunun arkasında ise kömürün hala fiyatın en uygun enerji kaynağı olması var. Bu yüzden Bloomberg Business dergisi bu yeni ayrımı, “Kömür Perdesi” olarak tanımlıyor.
Bu tanım, 2. Dünya Savaşı’nın sonu olan 1945 yılından Soğuk Savaş’ın sonu olan 1991 yılına kadar Avrupa’yı iki ayrı bölüme bölen ideolojik çatışma alanlarını ve fiziksel sınırları tanımlayan “Demir Perde”‘ye bir gönderme.
Kömür Perdesi’nin arkasındaki en kötü dönem ise kış ayları. Bu aylarda kullanımı artan odun ve kömür sobalar ile kömür bazlı enerji üretim santralleri soğuk havalarda ısınma sağlamak için tam güç çalışıyor. Özellikle Sofya’da yaşayanlar, şehrin kase şeklinde bir vadinin ortasında olmasından dolayı, kış aylarında vadide biriken kirli havadan daha da çok etkileniyor.
Bununla beraber 2017 Ağustos ayı verilerinden oluşturulmuş üstteki harita, sadece kış aylarında değil yaz aylarında da Kömür Perdesi’nin güçlü bir şekilde varolduğunu gösteriyor.
Tüm bu verilere rağmen, Türkiye gibi Polonya ve Çekya da en kirli kömür türlerinden biri olan taş ve linyit kömürü üretimini artıracaklarını açıkladı. Görünen o ki, Kömür Perdesi uzun bir süre daha toplumların sağlığını ayırmaya devam edecek.