Bu yıl yayınlanan 10 etkileyici kitap

Yılın ilk yarısında yayınlanan çevre kitaplarına bir önceki yazımızda yer vermiştik. Bu yazıda ise yılın ikinci yarısında yayınlanan, odağına doğayı alan 10 etkileyici kitabı listeledik.

Saklı Dünya // Merlin Sheldrake

Canlılar dünyasındaki yaşam formlarından biri öyle garip ve muhteşemdir ki bizi yaşamın işleyişi üzerine yeniden düşünmeye zorlar.

Ne bitki ne de hayvanlar. Yerde, havada, vücudumuzda yaşıyorlar. Kimisi mikroskobik boyutlarda, kimisi şimdiye dek kaydedilmiş en büyük organizma. Karasal yaşam, bu canlıların kayaları parçalamasıyla başladı. Ekmek, alkol ve bazı ilaçları bahşederek insanlık tarihini şekillendirdiler. Uzayda yaşayabilecek ya da nükleer radyasyonun ortasında serpilebilecek kadar dayanıklı, davranış manipülasyonuyla bazı hayvanları felakete sürükleyebilecek kadar becerikli, atmosferin içeriğini –ve belki de geleceğimizi– değiştirebilecek kadar kudretliler.

Mantarların hayranlık uyandırıcı ama göz ardı edilmiş dünyasına hoş geldiniz. Merlin Sheldrake, 23 dile çevrilip kısa sürede bir doğabilim klasiğine dönüşen Saklı Dünya’da, neredeyse bütün canlı sistemleri destekleyen mantarların yaşamlarına büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. “Wood Wide Web” denen ağlar sayesinde bitkileri birbirine bağladıklarının keşfedilmesiyle ekosistemleri anlama biçimimizi, beyinleri olmadığı halde problem çözebildiklerinin anlaşılmasıyla da geleneksel “zekâ” tanımlarını değiştiren mantarların, gerek yaşadığımız gezegeni gerekse zihin ve davranışlarımızı anlamanın anahtarı olduğunu gösteriyor. Mantarları daha yakından tanıdıkça pek çok şeyin ancak onlarla anlam kazandığını fark ediyoruz.

Cenup // Carlos Fensoca

Bıraktığımız izler, sildiğimiz izler ve yeniden inşa etmeye çalıştığımız izler üzerine bir anlatı. Modernitenin ezici hızına ve barbarlığına teslim olmayı inatla reddeden kahramanların izini süren ekolojik bir roman Cenup. Günümüzdeki yabancı düşmanlığının kökenlerini kazıp çıkarma peşinde Latin Amerika’nın zorlu coğrafyasında güneye doğru bir yolculuğa çağırıyor okuru: Guatemala’nın harap olmuş topraklarından, Nietzsche’nin kız kardeşinin Paraguay’da kurduğu Yahudi aleyhtarı komün Yeni Almanya’dan geçip Amazonlara varan uzun bir yolculuğa…Sözcüklerin ve imgelerin toplamından inşa edilen bu çok katmanlı roman, kaybın acısı, dillerin ve anıların silinişi, bellek ve yazı ihtiyacı ve küreselleşmenin tehlikelerine dair büyüleyici bir anlatı.

Ekoloji // Kolektif

Ekolojik yıkım ve tahribat gezegenimizin en kritik, öncelikli ve acil sorunu. Kitlesel hayvan ölümleri, türlerin kaybı, biyoçeşitliliğin azalması ve kirlilik her geçen gün hızlanıyor. Yerküreyle ilişkimizi gözden geçirmemiz, iktisat politikalarına, üretim modellerine, tüketim alışkanlıklarımıza acilen müdahale etmemiz gerekiyor. Çünkü gezegenimiz yanıyor.

İşte bu kaygılarla ortaya çıkan Ekoloji: Bir Arada Yaşamın Geleceği ‘geri dönüşü olmayan noktaya bir adım kala’ ekolojik yıkımı çok boyutlu dinamikleriyle ele alıyor, sadece kolektif evimiz olan dünyayla ilişkimize değil; aynı zamanda gaia’nın, canlı ve cansız varlıkların, gezegenin dününe, bugününe ve geleceğine bakıyor. Derlemeye katkıda bulunan yazarlar uzmanlık alanlarının çerçevesinden gerek bireysel ve toplumsal hayatlarımızda gerekse küresel örgütler ve devletler bazında değişmek zorunda oluşumuzun bilimsel ve felsefi gerekçelerini sunuyor, canlı ve cansız tüm varlıklarla yeryüzünün bir bütün olduğunu hatırlamak, hatırlatmak amacını taşıyor.

BUNU DA OKU:  Herkes için Sorumluluk Devrimi

Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu // Stefano Mancuso

Bitkiler yolculuk mu yapar?

Mancuso bu sorudan yola çıkarak kökleri toprağa bağlı bitkilerin kendi türünü korumak için kıtalar arasında nasıl yolculuk yapabildiklerini gözler önüne seriyor.

Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu’nda, hayvanlar tarafından dünyanın dört bir yanına taşınan bitkilere, tecrit edilmiş bölgelerde nasıl büyüyebildiklerine, İkinci Dünya Savaşı’nda atom bombasına maruz kalmış hibakujumoku ağaçlarına, Çernobil faciasına direnen bitkilere, verimsiz adalara nasıl hayat getirdiklerine ve dünyayı dolaşırken çağlar boyunca nasıl seyahat edebileceklerine şahit olacağız.

Fukuoka Üstat // Larry Korn

Doğa kendi halinde kusursuz bir denge içindeyken insanlığın doğaya ilk müdahalesi olan “tarım” faaliyetlerinin başlaması ile bu denge altüst olmuştur. Tarımın keşfiyle toprağı işleyen ve üretime geçen insan, zamanla toprak üzerinde hâkimiyet kurmaya başlar; doğayı kendisine köle yapar. İnsanın doğa üzerindeki etkisi ilk zamanlar şuan ki gibi tehlike arz etmiyordu.  Gün geçtikçe artan nüfus yoğunluğu ile insanın icat ettiği her şey (tarım aletleri, ilaçları, vb.) doğanın tahrip olmasına neden oldu.
 
Bir kez müdahale edince eskisi gibi olmayan her şey gibi doğa da ona karışılmasını, özünün değiştirilmesine tepkisi göstermiştir. Bu tepkiyi duyan ve muhatap alan tek insan belki de doğanın ve tarımın babası diyeceğimiz “Masanobu Fukuoka”dır. Onun felsefesinde, her şey doğanın akışına bırakılmalıdır. Geleneksel tarım uygulamalarının aksine o, deneme yanılma yoluyla, toprağı dinleyerek ve gözlemleyerek hareket etmiştir. Çünkü aniden hiçbir şey değiştirilemez; zamanla, doğanın sesine kulak vererek, doğayla beraber hareket ederek ancak bu değişiminin faydalı olacağını düşünmüştür.
 
İnsan doğaya hâkim olmak yerine, onunla yaşamayı öğrenmelidir. Çünkü doğanın, insanlara ihtiyacı yoktur. Biz olsak da olmasak da “doğa”  kendini yeniler. Doğanın bize ne anlatmak istediğini anladığımız an bizlerde özgürlüğümüze kavuşmuş olacağız.

Gıda Rejimleri ve Tarım Sorunları // Philip McMichael

İçinden geçtiğimiz kapsamlı gıda krizinin bir tarihi var ve bu tarih kapitalizmin gelişimiyle birlikte kendini gıda rejimleri şeklinde ifade ediyor. Küresel bir sistem olarak gelişen kapitalizme içkin olan gıda rejimleri, günümüzde şirketlerin belirleyici olduğu; tarımsal yapının, gıdanın üretim, işleme, dağıtım ve tüketim süreçlerinin devasa bir kompleksi olarak kendini gösteriyor. Şirket gıda rejiminin nasıl ortaya çıktığını, hangi küresel ittifaklardan beslendiğini ve yapılandığını anlamak aynı zamanda kapitalizmin güncelliğini kavramakla eşdeğer. 

BUNU DA OKU:  Sanal kitap fuarı favorilerim

Eleştirel Tarım-Gıda Dizisi’nin ikinci kitabı olan Gıda Rejimleri ve Tarım Sorunları, günümüz küresel kapitalizminin tarihini tarım-gıda sisteminin kapsamlı bir analizi üzerinden aktarıyor. Kapitalist toplumsal yapıyı anlamanın bir yolu olarak önerilen gıda rejimleri analizi, kapitalizmin tarihine ilgi duyan okurların yanında, nasıl bir dünyada yaşadığımızı ve bu dünyanın eşitsizlikleri karşısında ne tür direnişler sergilendiğini anlamak isteyenler için de bir başvuru kitabı olacaktır.

Toprak Ana // Carlo Petrini

Terra Madre “arabanın arka tekeri” olarak nitelendirilen mütevazı ve marjinal bir kesimin kendi önemini anlayıp birlik olma hayalinin sayfalara dökülmüş halidir. Bu insanların önemi hep göz ardı edildi. Bu insanlar zamanın gerisinde kalan, dünyanın geri kalmış bir parçası, hatta “az gelişmiş” olarak görüldü. Küçük çiftçiler ve sürdürülebilir gıda üreticileri neredeyse serseri olarak kabul edildi. Ama bu olumsuz yargı, temelinde ciddi bir hatayı barındırır, üstelik dünya ekonomik ve politik sistemi için ölümcül bir hata olma riskini taşır.
Onlar ömürlerini mücadele içinde geçiren, hiç boş vakti olmayan insanlar. Bulundukları yerden uzaklaşamazlar, hak ettiklerini her zaman kazanamazlar, didinirler, çabalarlar ve doğayla konuşurlar, onu üretken kılarlar, kendi toplumları ve diğerleri için gıda üretirler.
Bu insanlarla farklı ve değerli bir biçimde yeniden ilişki kuran gıda toplulukları kırsal ve kentsel ilişkinin yeniden tanımlanması için iyi birer laboratuvardır. Belki de böylece tekrar “satmak” için değil, “yemek” için gıda üretimine başlanabilir. Hatta yeniden gerçek gıda nicelikten, verimlilikten, homojenlikten, taşınabilir olmaktan daha önemli hale gelebilir.

Feminizm Ekoloji Toplumsal Direniş // Kolektif

Türkiye ve dünya önemli bir değişim döneminden geçiyor. Doğal olarak böyle bir dönem pek çok alandaki tartışmaların yeniden ele alınmasına yol açıyor. Günümüzün en önde gelen tartışma başlıklarını kapsayan Feminizm, Ekoloji, Toplumsal Direniş akademik faaliyetlerini, daha yaşanabilir, özgür ve adil bir dünya ve ülke yaratma mücadelesiyle birleştiren Şemsa Özar’a öğrencileri, yol arkadaşları ve meslektaşları tarafından armağan olarak hazırlandı. Bu kitapta, kapitalizme, erkek egemenliğine, ana akım iktisat yaklaşımına ve tüm bunların elbirliği ile yol açtığı iklim krizine ilişkin eleştirel analizlere ve daha iyi bir dünya idealiyle oluşturulan alternatif yaklaşımlara mücadele pratikleri ve örgütlenme deneyimleriyle ilgili ufuk açıcı örnekler eşlik ediyor. Her biri kendi alanında yetkin yazarlarca kaleme alınan metinler ve söyleşiler, dünyanın ve ülkenin güncel meselelerine ilişkin entelektüel tartışmaları yansıtmakla yetinmiyor; entelektüel faaliyeti, hayatı dönüştürmeye yönelik pratikle bütünlüğü içinde ele alıyor.

BUNU DA OKU:  Sokak seni çağırıyor

Feminizm, Ekoloji, Toplumsal Direniş kitabında Aylin Vartanyan Dilaver, Ayşe Damla Pinçe, Begüm Özkaynak, Ceren Özselçuk, Ebru Kongar, Emel Memiş, Feryal Saygılıgil, Gülay Günlük-Şenesen, Gülay Toksöz, Handan Çağlayan, İlke Ercan, Serap Güre, Murat Koyuncu, Mustafa Şahin, Nurcan Baysal, Tülin Arman, Yahya Mete Madra, Zeynep Gambetti, Zeynep Kadirbeyoğlu ve Kaner Atakan Türker çalışmalarıyla yer almaktadırlar.

Söndür Ateşi // Jonathan Neale

Jonathan Neale bilim, teknoloji ve politikayı, fikirler ve gerçekçi tasarılar ile harmanlayıp herkesin anlayabileceği şekilde sunma konusunda sıradışı yeteneklere sahip bir yazar. Bu hünerini, Birleşik Krallık’taki sendikacılar, aktivistler ve siyasetçileri bir araya getiren Bir Milyon İklim İşi kampanyasında da sergilemişti. Şimdi de Söndür Ateşi adlı son kitabıyla tüm dünyaya sunuyor.
Barbara Harriss-White, Oxford Üniversitesi Geliştirme Çalışmaları Profesörü
 
Neale, iklim adaleti aktivistleri için çok güçlü bir argüman ve sıkça başvurulabilecek bir kılavuz sunuyor. Akıl yürütme şekli, fikirleri ve motivasyonunun etkileyici gücü bir araya gelince kusursuz bir çerçeve çıkıyor ortaya. Pek çoğumuz için, yıllarca başucumuzda durmasını isteyeceğimiz bir kitap olacak.
Rehad Desai, Miners Shot Down’ın yönetmeni

Yeni İklim Savaşı // Michael E. Mann

“Michael Mann, küresel ısınmanın karmaşık dinamiklerini ustaca açıklıyor ve çevreyi kirletenlerin iklim krizini çözmek için gerekli olan politikaları ve çözümleri engellemek üzere yürüttükleri sofistike, koordineli kampanyayı açıkça gösteriyor. En önemlisi, harekete geçmeleri için okurlara ilham veren, ileriye dönük, hem gerçekçi hem de iyimser bir yol teklif ediyor.”
—Eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore

“Bu kitap, okuru cephe hattının arkasına, fosil yakıt endüstrisinin ve onların çıkarlarını paylaşanların on yıllardır sürdürdüğü bilgi savaşına götürüyor. Michael Mann, bilimsel gerekçe uğruna yürüttüğü mücadeledeki liderliğiyle, kendi perspektifinden, iklim değişikliğini körükleyen sistemik sorunların üzerine gitmek için hepimize bir umut ve yol haritası veriyor.”
Leonardo Di Caprio, aktör ve çevreci


Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Banner Right Side, Ekoloji, Genel, Hayat, Sanat, Sanat ve Tasarım
Yeşil Posta: Ülkemizden ve dünyadan haberler

#1 ABD’nin Los Angeles ve San Diego’da şehirlerinde, tek kullanımlık kahve bardaklarında ve yiyecek kaplarında kullanılan köpüklü plastik olan polistirenin

Kapat